5 dakika önce yazdım. dedim bir aşk hikayesi yazayım.. Yavaş yavaş yazıyorum.. bakalım ileride neler olacak..


… alıp dışarı çıktı. tam kapıyı kapatacaktı ki karşısında Alper’i gördü. Alper mahallenin en yakışıklı çocuğuydu. Hoş, kendisi de dünya güzeli diye söz edilirdi mahallede.. İkisi için mahalleli evlenseler keşke diye söyler dururlardı. Alper gülümsedi, “gelir misin işin yoksa aşağıdaki lunaparka” deyiverdi genç kıza.. Melisa utandı, çünkü uzun zamandır Alper’i takip edip duruyor, fakat ilk adımın Alper’den gelmesini bekliyordu. Zira genç kız Alper’in karşısına geçip “senden hoşlanıyorum” diyemezdi. Halbuki Teyzesi Hanımefendi evli olduğu kocasına, kocasının ona teklif etmesini beklemeden evlilik teklif etmişti.. Melisa Alper’e bakıp ” işe gidiyorum ” dedi üzgün vaziyette. Alper’in gülümsemesi bir anda kesilmiş “Pekala” deyivermişti. Melisa bir iki adım yürüdükten sonra geriye dönüp Alper’e baktı ve “yarın gideriz ama değil mi?” diye sorunca Alper tekrar gülümsemeye başlamış ” tabii çok sevinirim ” demişti..

Melisa uzaklaşırken Alper sevinçten ne yapacağını şaşırır halde yürümeye başlamıştı. Az ilerde tüm bu konuşmaları duyan Bakkal Asım Efendi , Alper’e “Alper oğlum, geliver hele” dedi. Alper sesi duymamıştı, Asım Efendi tekrar seslendi “Alper oğlum duymuyor musun, geliver hele”. Alper , Asım Efendi’ye bakarak “Buyur Asım Amca” dedi. “Gel oğlum, birer kahve içelim karşılıklı” deyiverdi. Alper sevinçliydi. Melisa’ya olan duygularını , onunla konuşma isteğini bir tek Asım Efendi’ye anlatmış , sadece onunla paylaşıyordu bu zamana kadar. Ama artık Melisa’ya yarın Lunapark’ta her şeyi söyleyecek, mutluluğunu,sevgisini,sevincini paylaşacaktı.

Bakkal Asım Bey hemen karşı taraftaki Kahveci Salim Usta'ya bağırarak "iki kahve getiriver Salim Usta" dedi. Hemen yanındaki tabureyi Alper'e verip oturmasını söyledi. Alper sevinçle olan biteni Asım Efendiye anlatmaya başladı. Melisa ile aralarında iki dakikalık bir konuşma olmuştu fakat bu Alper için anlatılamaz bir duyguydu.

Asım Efendi, Alper olan biteni anlattıkça seviniyor, Alper'in gözlerindeki ışığı fark ediyordu. Alper Melisa'yı seviyordu.. Genç delikanlının anlattıklarına bakılırsa Melisa'da ondan hoşlanıyordu diye iç geçirdi Asım Efendi. Zira Melisa Alper'i sevmiyor olsa ulaşılmaz bir aşktı Alper için, üzüntüydü, hüzündü.. Asım Efendi şimdiye kadar hiç evlenmemişti. Keşke Alper gibi sevdiği de onu sevseydi. Fakat işler hiç öyle gitmemişti Asım Efendi için. Köyün en güzel kızına aşık olmuştu Asım Efendi. Adı Zehra'ydı. Her gün onun için bir şeyler yapıyor, sırf onun gözüne girebilmek için türlü türlü kılıklara giriyordu.

Asım Efendi'nin Babası Davut Bey , çocukluğunda köye gelen Devlet Tiyatrosunun gösterisini izlemiş "tiyatrocu, oyuncu olacağım" diye söyleyip babası izin vermediği için evden kaçmıştı. Yıllar sonra köyüne geldiğinde o artık Tiyatro'lar da görev yapan,gösterilere çıkan, herkes tarafından beğenilen bir oyuncuydu. Köye gelirken onlarca kıyafette getirmiş, arada köylülere gösteriler de yapıyordu. İşte Asım Efendi Babasının bu kıyafetlerini giyiyor Zehra'nın karşısına farklı tiplemelerle çıkıyordu. Zehra bu durumdan memnundu. Günün çoğu zamanını birlikte geçiriyorlardı. Kah gülüyor, kah ağlıyorlardı. Asım Efendi Babasından öğrendiği sözlerle , fıkralar ve ağlamaklı tiplemeleri Zehra'ya oynuyor birlikte güzel vakit geçiriyorlardı. Gel zaman git zaman Asım Efendi Zehra'ya ondan hoşlandığını, onunla evlenmek istediğini söylemişti. Zehra hiç düşünmeden onu reddetmişti. Çünkü onun bu tiplemeleri yüzünden sözünü tutmayan, sürekli tipten tipe giren birisi olduğunu ona güvenilmeyeceğini söyledi.

Asım Efendi tüm bu yaptıklarının onun gözüne girebilmek için olduğunu anlattıysa da bir türlü inandıramadı.. Ondan sonra da zaten madem Zehra olmuyor kimse girmeyecek bu kalbe deyip hem köyü terk etmiş hem de başkasıyla evlenmemişti.

... ( devam edecek.. )