wmaraci reklam

Yapay Zekâ gerektiği gibi “derin” düşünebiliyor mu?

12 Mesajlar 1.402 Okunma
pst.net
wmaraci reklam

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)
Yapay Zekâ’nın hızlanan ilerleyişinin yakın gelecekteki olumlu ve olumsuz etkileri tartışılıyor. Bu yazıda YZ çalışmalarının bugüne geliş öyküsünü kendi çerçevemden özetlemek isterim.

Eski moda YZ: Anlatarak öğretme

Çok uzun zaman önce, ta 20. yüzyılda, ben daha öğrenciyken Yapay Zekâ çalışmalarına hâkim olan yaklaşıma daha sonraları “eski moda YZ” adı takıldı. Eski moda YZ araştırmacıları, ki ben de onlardan biriydim, oturup çok uğraşırsak her bilişsel alanda insanlarla aşık atabilecek ayarda bir bilgisayar programını yazabileceğimize inanırdı. Eğer bir düşünsel sürecin işleyişini gerçekten anlarsanız, onu bir robota yaptırabilecek programı yazabilirsiniz. Sonuçta sadece o bilişsel etkinliğe sahip bir robot elde etmekle kalmazsınız, o robotun zihninin insanların okuyup anlayabileceği bir programlama dilinde yazılmış tam bir açıklamasını da ortaya koymuş olursunuz.

Bu yöntem bilgisayara ne yapacağını (bilgisayarların ve mühendislerin okuyabildiği bir dilde) anlatmaktan ibaretti aslında. Ve yabana atılmayacak başarılara imza attı. Satrançta dünya şampiyonunu yenen makine bu yaklaşıma göre programlandı mesela. “Ama o bilgisayar bunu kendisini programlayan insanlardan öğrendiyse o insanlar neden şampiyonu yenemediler peki?” demeyin. Onlar programladıkları makine kadar hızlı değildiler. Ama bilgisayara bildiği her şeyi onlar öğrettiler.

Yalnız bir sorun vardı: Bu yöntemle bilgisayarlara satranç oynamak gibi “zor” şeyleri öğretebiliyorduk ama örneğin kendisine gösterilen bir aile fotoğrafında kaç kişinin olduğunu söylemek gibi “kolay” işleri bir türlü yaptıramıyorduk.



Peki, ama neden?

Görüntüler dış dünyadan gözümüze (ya da kameramıza) vardıklarında, başlangıçta yan yana duran çeşitli renklerde binlerce küçük noktacıktan ibarettirler. Bu noktacık çorbasının neyin görüntüsü olduğunun anlaşılıp “babaannemin yeşil şapkası” gibi yüksek düzey kavramlarla eşleştirilmesi, gözlerden beyine uzanan karmaşık sinir ağında yapılan yoğun bir hesaplama sonucunda gerçekleşir.

Eski moda YZ’cılar için sorun şuydu ki, bu hesaplamayı yapan programı yazmayı beceremiyorduk. Bu, satranç programı yazmaktan çok daha zordu. “Şu, şu renkte noktalar şu, şu şekilde dizilmişse o babaannenin resmidir” türünden tarifler, aynı babaannenin birbirinden farklı açı, renk, yaş, boyut ve ifadede yüz binlerce muhtemel pozunu bir arada nasıl tanımlayabilirdi ki?

Satranç programını yazarken insan satranççıların beynini açıp içine bakmak gerekmemişti, ama nasıl becerdiğimizi bilmediğimiz bu tür gerçekten zor işler için doğadan kopya çekmemiz gerekti.

Sinir Ağları: Göstererek öğretme

Gördük ki beyindeki bilgiler sinir hücreleri arasındaki bağlantıların gücünün sayısal değerleri şeklinde saklanıyordu. Aynı anda etkinleşen hücreler arasındaki bağlantılar sıklığa bağlı olarak güçleniyor, bu nedenle bir süre sonra birbiriyle bu şekilde ilintilenmiş iki alandan biri etkinleştiğinde ötekini de uyandırıyordu. Kişinin bilgileri yüz milyar sinir hücresi arasındaki trilyonlarca bağlantıya dağılmış şekilde temsil ediliyor, bu dağıtık sistemin bileşen sayısının çokluğu nedeniyle birkaç nöronumuz öldüğünde sağ kalan bağlantılar sayesinde bildiklerimizi unutmuyor, babaannemizin de tek bir resmini değil, kısmı eşleşmelere de el veren çok genel kapsamlı bir tanımını aklımızda tutabiliyorduk.



Ama satrancın aksine bilinç düzeyinde olmayan bu işi nasıl yaptığımızı hiçbirimiz bilmiyor ve haliyle de programını yazamıyorduk. Beynimizdeki tüm bilgileri tutan bağlantıların güçlerini teker teker listelesek bile bunlar “babaanne”, “şapka”, “yeşil” filan gibi birkaç yüksek düzey kavram değil de milyonlarca sayı cinsinden olacağından okuyan insana bir anlayış kazandırmayacaktı.

“Yeni YZ”cılar problemi bilgisayara sinir ağlarının öğrenme sürecini taklit ettirerek çözdüler. Artık elde eskisinden çok fazla veri ve onu işleyecek çok daha hızlı bilgisayarlar vardı. İnsanlar durmadan resimlerini İnternet’e koyuyor, üstelik fotoğraftaki kişileri de etiketliyorlardı. Milyonlarca resim üzerinde “bunda insan yüzü var”, “bunda yok” diye çalıştırılan sinir ağı, eski moda YZ’cıların hayal bile edemeyeceği başarıyla resimlerde insanları tanımayı başarıyor, aynı mantıkla eğitilen ağlar konuşmaları yazıya dökmeyi, diller arası çeviri yapmayı öğreniyordu.

Kendi kendine öğrenme!

Bu yılın başlarında sembolik önemi olan bir aşama daha geçildi. Google DeepMind şirketince üretilen AlphaGo adlı program, satranç için kullanılan ve bilgisayarın “kaba kuvvet”inden yararlanan yöntemin işe yarayamayacağı kadar çok seçeneğe dallanan, bu yüzden de insanları yenecek bir makinenin uzak bir hayal olduğu sanılan Go oyununda dünya çapında bir oyuncuyu yenerek tarih yazdı.

AlphaGo maça “kendi kendine öğrenme” diye adlandırabileceğimiz bir teknikle hazırlanmıştı: Kendi sürümleriyle binlerce maç yapıp, kazanan programın bir şeyi daha doğru yaptığı fikrini esas alarak hamle tercihlerini bir dahaki sefere o sürümünkine biraz daha benzeyecek şekilde ayarlıyordu. Bu yöntemde bilgisayara önceden ne yapmasını söyleyen de yoktu, bir şey yaptıktan sonra ona “doğru” veya “yanlış” diyen de.

AlphaGo artık insanları geride bırakmıştı.



Mükemmel değil

Bu iş nereye gider? Kimi “yeni YZ”cılar sinir ağı tabanlı öğrenme modelleriyle insanların her bilişsel becerisini bilgisayarlara da kazandırabileceğimizi söylüyor. Ne de olsa insanların kafasındaki de bir sinir ağından ibaret. Belki haklıdırlar, ama bana en azından şimdiki sistemler yeterince derin düşünemiyor gibi geliyor.

İşte Google’ın ünlü çeviri uygulamasından dilerseniz hemen cep telefonunuz veya bilgisayarınızda deneyebileceğiniz iki örnek:

İngilizce “I am a policeman” (“Ben polisim”) cümlesinin Türkçeye çevirisi: “Ben polis değilim”

Türkçe “Davutoğlu iklim değişikliğiyle mücadele edecek” cümlesinin İngilizceye çevirisi: “Obama to combat climate change” (“Obama iklim değişikliğiyle mücadele edecek”)

Daha gidecek çok yol var bence.

Türkiye’de Yapay Zekâ araştırmaları

Türkiye’deki Yapay Zekâ çalışmalarının bir özetini yapmaya çalışsam bile muhakkak eksiklerim olacaktır: Aydın Köksal’ın Hacettepe’deki Türkçe bilgisayarlı dilbilim çalışmalarıyla açılan yolda diğer araştırmacılarımız ilerliyor. Boğaziçi, ODTÜ ve Bilkent Türkçenin bilgisayarda işlenmesi konusunda gereken altyapıyı oluşturdular. Yapay öğrenme konusunda yoğun çalışılıyor.

Boğaziçi’nden Ethem Alpaydın’ın birçok yabancı dile çevrilen ve üniversitelerde okutulan önemli bir kitabı var. Yine Boğaziçi’nden Levent Akın ve öğrencilerinin eğittiği robotlarımızın Osaka'daki Robocup 2005 futbol yarışmasında Sony Dört Bacaklı Robot Ligi'nin kazandığı birinciliği unutmak mümkün değil.

Türk şirketleri Yapay Zekâ teknolojisine genelde e-ticaret çevresindeki işlerde, iş zekâsı olarak yoğunlaştı. Özellikle tavsiye motorları (“bunu alan şunu da aldı” gibi), ya da genel olarak müşterinin ne yapmak istediğini tahmin etmeye yönelik işlerde YZ tekniklerinin kullanıldığını görüyoruz.

Kaynak: Değerli Hocam Cem Say'ın kaleminden https://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarlar/cem-say/yapay-zeka-gerektigi-gibi-derin-dusunebiliyor-mu
 

 

wmaraci
reklam

SefaCanDemir SefaCanDemir Front-End Developer Kullanıcı
  • Üyelik 10.11.2013
  • Yaş/Cinsiyet 26 / E
  • Meslek Front-End Developer
  • Konum Adana
  • Ad Soyad S** D**
  • Mesajlar 1345
  • Beğeniler 234 / 472
  • Ticaret 12, (%100)
Gerçekten harika bir makale olmuş. Yapay Zeka konusun da son zamanlar da çok kafa yoruyorum. Öğrenme, Uygulama, Karar Verme gibi konuların algoritmalarını hep merak etmiş kendimce yanıtlamaya çalışmışımdır ama hep bir noktada karşıma engel çıkıyordu. Bu yazı sayesinde bir kaç soruma daha cevap buldum ve daha once tahmin amaçlı geliştirdiğim algoritmalar da şimdilik sorunlarımı çözdü. Teşekkürler.
Backlinkcigeldi

kişi bu mesajı beğendi.

sefacandemir.com.tr

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)
Şayet yapay zeka kategorisi açılırsa sizlere seve seve kendi makalelerimi de yazar yayınlarım. Sinir ağları, simülasyon, derin öğrenme, yapay öğrenme, ayırt etme, yaratıcılık, yapay zeka etiği, evrimin yapay zekadaki rolü, gibi konulara hakimim. Alanım bu zaten. Hatta robotikle birleştiririz bunu. Cem Say da çok değerli bir hocamdır. Türkiyede alanındaki en iyi isimlerden biridir. Ben de bu işi meslekten ve öğrenim görmekten çok zevkle yapıyorum. İnanılmaz ucu sonu belirsiz, ufuk açıcı bir alan. Sınırları zorluyorsunuz. Sınırı yok.
 

 

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)

SefaCanDemir adlı üyeden alıntı

Gerçekten harika bir makale olmuş. Yapay Zeka konusun da son zamanlar da çok kafa yoruyorum. Öğrenme, Uygulama, Karar Verme gibi konuların algoritmalarını hep merak etmiş kendimce yanıtlamaya çalışmışımdır ama hep bir noktada karşıma engel çıkıyordu. Bu yazı sayesinde bir kaç soruma daha cevap buldum ve daha once tahmin amaçlı geliştirdiğim algoritmalar da şimdilik sorunlarımı çözdü. Teşekkürler.

Ek olarak benim bir hipotezim var bu konuda teorileştirmek için çalışmalarım da sürüyor. Kısa bir soru işareti birakacağım şimdilik detay vermeyeceğim.

İnsan da evrimleşen biyolojik bir yapay zeka olabilir mi? Biliyorsunuz dna dediğimiz yapı bildiğiniz kodlamadır. Bu nokta da Simulasyon argümanı teorisinden de yararlanmak ve yer yer destekleyecek nitelikli kanıtlar gerekiyor. Birkaç kendimce desteklenebilir kanıt bulmuş durumdayım bunu kanıtlarsam şayet neler olacağını düşünemiyorum

Burdan bir soru işareti daha bırakıp gideyim.
Madem dnalar kod, hatalı kodlar düzeltilebilir mi? Bozuk kodlar onarılabilir mi? Dnaya hükmetmek demek ölümsüzlüğe bir adım yaklaşmak demektir ki zaten yapay zekanin gelecekteki rollerinden biri de ölümsüzlük için çözümler üretmesi olacaktır. Misal hastalıklar tarih olacak, yaralar 1 dakika da onarılacak. Yapım yıkım olayları belki de tek bir komut ile hızlanacak. İnsan zamanla robotlaşacak zaten yani sayborg gibi eğer yapay zekayla güzel bir ilişki kurmak istiyorsak gelecekte kendimizde onlardan parçalarda bulmalıyız. Bulacağız da zaten.

İnsanın egosunu narsistligini yapay zeka yerle bir edecek. Efendi köle ilişkisinden cok aynı eşit 2 insan gibi olacağız. Aksi durumda yapay zeka çok tehlikeli bir hal alabilir.
 

 

wmaraci
Mersin evden eve nakliyat

SefaCanDemir SefaCanDemir Front-End Developer Kullanıcı
  • Üyelik 10.11.2013
  • Yaş/Cinsiyet 26 / E
  • Meslek Front-End Developer
  • Konum Adana
  • Ad Soyad S** D**
  • Mesajlar 1345
  • Beğeniler 234 / 472
  • Ticaret 12, (%100)
Çok güzel konulara değiniyorsunuz gerçekten son sorularınız bende de şüphe uyandırdı. Biraz konu dışı olacak fakat bende buraya bir soru işareti bırakayım.

İnsan neden ölür ?

Bildiğimiz gibi insan vücudunda yaklaşık 100 trilyon hücre bulunmakta ve her saniye milyonlarcası ölüp, milyonlarcası oluşmakta.

Hipotezime göre bir insanın ölüm sebebi ne olursa olsun beyin hasar görmediği sürece, ve hücrelere enerji sentezleyebilmesi için gereksinim sağlandığı sürece ölümün önüne geçilebilir. Kalp durması, kan kaybı, solunum vb. nedenler ile gerçekleşen ölümlerin temeli hücrelere enerji sağlanamamasıdır. (Beyin hücreleri dahi.) Hala bu konu üzerinde araştırma yapıyorum. Kalp durması sırasında hücrelere gereksinimlerini taşıyan kanın akışının başka bir yol ile sağlanması durumun da kalbi duran bir insanın dahi yaşama devam edebileceği biliniyor. Her hangi bir organ iflas ettiğinde o organın görevini yerine getirebilecek bir teknoloji ile yaşamın devam edebileceğini de biliyoruz.

Bu durumda insan ölümü beyin hasarı dışında hangi olaydan gerçekleşirse gerçekleşsin hücrelere geçici olarak gereksinimlerini sağlayacak bir teknoloji geliştirildiğinde ölümün önüne geçilebileceği kanaatindeyim.

Kısacası, hücrelere enerji sentezleyebilmeleri için gereksinimler sağlandığı ve temel fonksiyonları yerine getiren beyin hasar görmediği sürece ölümün önüne geçilebilir.


Neden anlattım bilmiyorum fakat bu konu da uzun zamandır üstünde araştırmalar yapıp düşündüğüm bir konudur.
 

 

sefacandemir.com.tr

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)

SefaCanDemir adlı üyeden alıntı

Çok güzel konulara değiniyorsunuz gerçekten son sorularınız bende de şüphe uyandırdı. Biraz konu dışı olacak fakat bende buraya bir soru işareti bırakayım.

İnsan neden ölür ?

Bildiğimiz gibi insan vücudunda yaklaşık 100 trilyon hücre bulunmakta ve her saniye milyonlarcası ölüp, milyonlarcası oluşmakta.

Hipotezime göre bir insanın ölüm sebebi ne olursa olsun beyin hasar görmediği sürece, ve hücrelere enerji sentezleyebilmesi için gereksinim sağlandığı sürece ölümün önüne geçilebilir. Kalp durması, kan kaybı, solunum vb. nedenler ile gerçekleşen ölümlerin temeli hücrelere enerji sağlanamamasıdır. (Beyin hücreleri dahi.) Hala bu konu üzerinde araştırma yapıyorum. Kalp durması sırasında hücrelere gereksinimlerini taşıyan kanın akışının başka bir yol ile sağlanması durumun da kalbi duran bir insanın dahi yaşama devam edebileceği biliniyor. Her hangi bir organ iflas ettiğinde o organın görevini yerine getirebilecek bir teknoloji ile yaşamın devam edebileceğini de biliyoruz.

Bu durumda insan ölümü beyin hasarı dışında hangi olaydan gerçekleşirse gerçekleşsin hücrelere geçici olarak gereksinimlerini sağlayacak bir teknoloji geliştirildiğinde ölümün önüne geçilebileceği kanaatindeyim.

Kısacası, hücrelere enerji sentezleyebilmeleri için gereksinimler sağlandığı ve temel fonksiyonları yerine getiren beyin hasar görmediği sürece ölümün önüne geçilebilir.


Neden anlattım bilmiyorum fakat bu konu da uzun zamandır üstünde araştırmalar yapıp düşündüğüm bir konudur.

Hücrelerin yaşlanmasi yaşa bağlı hghnin azalmasi da bir etken bu nokta da. Burda yapay zeka ve robotik bir çözüm sunacaktır. Biyoteknoloji de gelişiyor

Beynin içinde bir modelleme oluşturması bir simüle örneğidir mesela. Dünya beynimizde oluşturduğunuz bir modellemeden ibarettir. Mesela gözlerimizle gördüğümüz veya kulaklarımızla duyduğumuz sesleri, zihin oyunlardaki görselleri ayırt edemememiz ilk seferde kanmamız zihnimizdeki daha önceden modellenen modellemelerden kaynaklanmaktadır. Beyin 2sini kıyaslar ve uyuşmazlik yasanıyorsa algılamada problem yaşar eski örneği baz alır ve hataya düşer. Yapay zekadaki robotların sensörleri ile belleğinde bir modelleme oluşturması gibi. Tabii yapay zekalar kusursuz olacaktır. Yani farklı modellemelere bile adapte süreleri çok çok kısa olacaktır. Derin konular şimdi yaz yaz bitmez hocam. Sadece yapay zeka ahlağı ve felsefesini bile yazmam yüzlerce binlerce sayfa sürer. Geleceği inşa edecek 1.etmen yapay zekadır. Bunu herkesin anlaması ve bu alana yatırım yapması gerekiyor. İnsanlik yapay zekası ilerleyemez. Bir noktada tıkanır.
SefaCanDemir

kişi bu mesajı beğendi.

SefaCanDemir SefaCanDemir Front-End Developer Kullanıcı
  • Üyelik 10.11.2013
  • Yaş/Cinsiyet 26 / E
  • Meslek Front-End Developer
  • Konum Adana
  • Ad Soyad S** D**
  • Mesajlar 1345
  • Beğeniler 234 / 472
  • Ticaret 12, (%100)
Backlinkcigeldi kesinlikle katılıyorum. Ve etrafta dolaşan yapay zeka insanlığı ele geçirecek, yapay zeka insan oğluna ihanet edecek benzeri söylemlere katılmıyorum. Yapay zekayı mantığı dayatırsanız bunlar gerçekleşir. Bence yapay zeka ileride insani bir özellik olan duyguya dahi sahip olacaktır. Ve bizler gibi kararlarını duyguları ile mantığını tartarak verecektir. Demem o ki yapay zeka ile üretilen varlık karakter sahibi olacaktır. Karakter sahibi bir varlığa kesin olarak şöyle böyle diyemezsiniz. Çünkü farklılıklar, çeşitlilikler gösterecektir. Onlarda da bizler gibi iyi, kötü veya duygusal, af edersiniz kütük gibi çeşitlilikler oluşacağı için yapay zeka şunu yapacak bunu yapacak diyemezsiniz.

Kim bilir belki ileride kendi aralarında insanlığa bakış konusunda fikir ayrılığına gidilecek gruplaşacaklardır.

Belki şuan yazdıklarımız konuştuklarımız bazı arkadaşlara komik geliyor olabilir fakat bunların hepsi gerçekleşecek mutlaka. Biz görsekte görmesekte elbet yeni bir tür ortaya çıkacak. Biyolojik olmayan bir tür.
 

 

sefacandemir.com.tr

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)

SefaCanDemir adlı üyeden alıntı

Backlinkcigeldi kesinlikle katılıyorum. Ve etrafta dolaşan yapay zeka insanlığı ele geçirecek, yapay zeka insan oğluna ihanet edecek benzeri söylemlere katılmıyorum. Yapay zekayı mantığı dayatırsanız bunlar gerçekleşir. Bence yapay zeka ileride insani bir özellik olan duyguya dahi sahip olacaktır. Ve bizler gibi kararlarını duyguları ile mantığını tartarak verecektir. Demem o ki yapay zeka ile üretilen varlık karakter sahibi olacaktır. Karakter sahibi bir varlığa kesin olarak şöyle böyle diyemezsiniz. Çünkü farklılıklar, çeşitlilikler gösterecektir. Onlarda da bizler gibi iyi, kötü veya duygusal, af edersiniz kütük gibi çeşitlilikler oluşacağı için yapay zeka şunu yapacak bunu yapacak diyemezsiniz.

Kim bilir belki ileride kendi aralarında insanlığa bakış konusunda fikir ayrılığına gidilecek gruplaşacaklardır.

Belki şuan yazdıklarımız konuştuklarımız bazı arkadaşlara komik geliyor olabilir fakat bunların hepsi gerçekleşecek mutlaka. Biz görsekte görmesekte elbet yeni bir tür ortaya çıkacak. Biyolojik olmayan bir tür.

Bu ülkede evrim bir uydurma deyip evrimi karalayan, yalan diyen evrim deyince töbe töbe diyen bir kitlenin bunlara inanacağına ya da destekleyeceğine inanmak cok komik olur hocam.

Evrimi desteklemeyen bir kişi yapay zekayı destekleyemez. Fıtratına ters. Çünkü yapay zeka ve robotik evrimden ilham alır. Sinir ağları, kritik düşünme, yaratıcılık, karar verme bunlar hep evrimsel sonucun özelleşmiş yapıların bir ürünüdür. Evrim anlaşılmadan yapay zeka anlaşilamaz.

Bu ülkenin %80ni evrim hakkında hiçbir şey bilmiyordur. Destekleyenlerin bile buyuk bir kismi tam anlamiyla bilmiyor. Ha bu onlarin sucu mu? Elbette değil derslerden kaldiranlarin evrimi öcülestiren hurafecilerin önünü açanlarin suçu.
SefaCanDemir

kişi bu mesajı beğendi.

SefaCanDemir SefaCanDemir Front-End Developer Kullanıcı
  • Üyelik 10.11.2013
  • Yaş/Cinsiyet 26 / E
  • Meslek Front-End Developer
  • Konum Adana
  • Ad Soyad S** D**
  • Mesajlar 1345
  • Beğeniler 234 / 472
  • Ticaret 12, (%100)
Bu ülkede evrim diyince milletin aklına Darwin geliyor, Darwin diyince de Ateizm. Halbuki ne evrimin ne de Darwin'in Ateizm ile alakası yoktur. Darwin kimyasal ve biylojik evrimi genlerin mutasyonunu ve türlerin kökeninin belirsizliği anlatmıştır (Türlerin Kökeni) adlı kitabında. Ne Ateizme nede başka bir dine her hangi bir dayatma bulunmamakta. Hayatında Darwin okumayan adam evrim hakkında Darwin hakkında yorum yapar olmuş. Seviyor bizim insanımız kulaktan dolma bilgiler ile millete saldırmayı.

Ateizm evrimi köken alan bir fikir akımı değildir. Ateizm evrimi diğer tüm sundukları kanıtların yanında bir kanıt olarak sunuyor sadece o kadar. Yani evrimi ateizm ile de bağdaştıramazsınız.

Keşke insanlarımız bilime biraz daha önem verse. Keşke biraz daha ciddiye alabilsek şu bilimi. Keşke biraz okuyabilsek. Okumanın önemini anlayabilsek.
 

 

sefacandemir.com.tr

Backlinkcigeldi Backlinkcigeldi Homo sapiens sapiens... Kullanıcı
  • Üyelik 19.06.2017
  • Yaş/Cinsiyet 25 / E
  • Meslek Öğrenci
  • Konum İstanbul Anadolu
  • Ad Soyad C** G**
  • Mesajlar 3334
  • Beğeniler 179 / 2222
  • Ticaret 139, (%100)

SefaCanDemir adlı üyeden alıntı

Bu ülkede evrim diyince milletin aklına Darwin geliyor, Darwin diyince de Ateizm. Halbuki ne evrimin ne de Darwin'in Ateizm ile alakası yoktur. Darwin kimyasal ve biylojik evrimi genlerin mutasyonunu ve türlerin kökeninin belirsizliği anlatmıştır (Türlerin Kökeni) adlı kitabında. Ne Ateizme nede başka bir dine her hangi bir dayatma bulunmamakta. Hayatında Darwin okumayan adam evrim hakkında Darwin hakkında yorum yapar olmuş. Seviyor bizim insanımız kulaktan dolma bilgiler ile millete saldırmayı.

Ateizm evrimi köken alan bir fikir akımı değildir. Ateizm evrimi diğer tüm sundukları kanıtların yanında bir kanıt olarak sunuyor sadece o kadar. Yani evrimi ateizm ile de bağdaştıramazsınız.

Keşke insanlarımız bilime biraz daha önem verse. Keşke biraz daha ciddiye alabilsek şu bilimi. Keşke biraz okuyabilsek. Okumanın önemini anlayabilsek.

Evrimi karalayamiyorlar haliyle ateizmli kılıf uyduruyorlar. Ben de evrimi destekliyorim. Bu da garip bir cümle oldu yani biz evrimi desteklemesekte evrim bir gerçeklik. Gerçek siz onu desteklemeyi bıraktığınız vakit bile değişmeyen şeydir demiş üstad. Evrime inanmak cümlesi de cok yanlış mesela. Inansan da inanmasan da evrim bir gerceklik. O yüzden evrime inanmamak veya desteklememek önemsiz konular ortada bir gerçeklik var. Pi sayısı 3.14tür. Buna 3.15 diyemezsin. Yer çekimi kanunu vardır ister inan ister inanma balkondan atlarsan yere düşersin. İnanmayanlar denesin :) Yani gerçeklikleri sanki bir tercih konusuymus gibi öne sürmeleri de ayrı bir vaka konusu.

Ben de agnostik düşünceye sahibim mesela. Evrimi destekliyorum evrim bir gerçeklik deyince hemen inancımı soruyorlar. Yok deyince işi hani dinsizlerin uydurduğu bir seye getiriyorlar. Oysa evrimle tanrının bir alakasi yoktur sadece dinleri cürütür. Bu da ayrı bir konu.

Dediğin gibi keşke okusalar keske biraz dusunseler sonra isterse desteklemesinler fakat ara türleri bilme fosilleri bilme, ilk atanı bilme, genom yapısını bilme simdiye kadar yapılan araştırmaları bilme sonra evrim atayizlerin bir oyunu de. Oh ne ala memleket. Bu zihniyet 1 adım ileri gidemez hocam. O yüzden bunları aşmadan yapay zekaya girersek bu millet bu yükü kaldıramaz iflas eder. Önce uygun dozda bilimi okuma ve araştırma huyunu yavaş yavaş vermek gerekiyor. En son 5 10 sene önce kitap okuyan insanlar var ya.
SefaCanDemir

kişi bu mesajı beğendi.

wmaraci
Konuyu toplam 1 kişi okuyor. (0 kullanıcı ve 1 misafir)
Site Ayarları
  • Tema Seçeneği
  • Site Sesleri
  • Bildirimler
  • Özel Mesaj Al