wmaraci reklam

MİT ve Polis Özel Harekat'ın Koruduğu Kazı: Tarsus Kazısı

Mersin Tarsus kazısını herkes mutlaka bir şekilde duymuştur. Şu ana kadar duymayan ve detayları öğrenmek isteyenler için bu yazıyı hazırladım. Aslında bu esrarengiz kazının gizemi, 2012 yılında trafik şube polis memuru Mithat Erdal’ın emniyet tarafından gizlice görevlendirilerek bir define çetesine sızmasıyla başlıyor. Şehit polis memuru Mithat Erdal, eşi Sibel Erdal’a Tarsus Yeşil Mahalle’deki bir evin altında çok değerli şamdanlar ve sikkeler bulduklarını söylemiş. Ardından bölgede kazı yapan 7 kişi apar topar tutuklanmış. Asıl gizem de bu olaylardan sonra başlıyor. Tutuklananlardan birisi olan Süleyman Karadağlı, bölgedeki zengin ailelerden olan Karadağlı ailesine mensup birisi. Ayrıca ortaya çıkan bilgiye göre Süleyman Karadağlı, gizemli kazı yapılan evi yıllardır satın almak için uğraşıyormuş. Orada kazı başlayınca kazıyı yapan ekiple de sıkı bağ kuran Süleyman Karadağlı, orada çalışan ekiplere her gün kurban kesmiş.

Polis memuru Mithat Erdal'ın öldürülmesinden sonra gizli operasyon, devlet tarafından kazı yapılan eve ve etrafındaki 3 eve el koymasıyla artık kamuoyuna açıklanan bir operasyona dönüşmüş. Peki bu kazının arkasında ne var? Yıllardır çözülemeyen bu kazının sırrı ne? Gelin beraber bir göz gezdirelim.

Prof. Dr. Murat Durukan: "Mersin Tarsus kazısı, sıradan bir arkeolojik kazı değil."

Devletin en üst güvenlik birimleri olan MİT ve Polis Özel Harekat tarafından, 1 yıl boyunca 150 metrekarelik alanda yer alan 4 evde yürütülen bu kazı adeta devlet sırrına döndü. 7 gün 24 saat uzun namlulu silahlarla güvenlik güçlerinin koruduğu, hareket sensörleri ve güvenli kameraları ile izlenen kazı alanı ile alakalı hiçbir soruşturma dahi açılamadı. Bölgede sıkı güvenlik önlemlerinin alınmasının yanı sıra, kazıda çalışan kişilerle de alakalı hiçbir bilgi paylaşılmadı. Bu durumla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Murat Durukan, bu kazının bir arkeolojik kazı olmadığını, arkeolojik kazı olsaydı bölgedeki müze ve üniversitenin haberinin olması gerektiğini söylemiş. Murat Durukan’a göre ne müzelerin ne de üniversitelerin kazıyla alakalı hiçbir bilgisi yok. Yani kazılar bir nevi resmi olmayan şekilde yapılmış. Peki bu esrarengiz kazı, resmi bir arkeolojik kazı değilse, ne tür bir kazı? Yaklaşık 1 yıl süren bu kazının ne olduğu henüz tam olarak bilinmiyor. Fakat kazının arkasında birçok gizem mevcut.

İstanbul’dan Edirne’ye Yolculuk...
İlginizi Çekebilir!

İstanbul’dan Edirne’ye Yolculuk...

Tarihi güzelliği ve doğasıyla beraber, Marmara bölgesinin en güzel şehirlerinden bir tanesi olan Edirne, dumanından ve trafiğinden sıkılanlar için hem huzurlu hem de kültür dolu bir tatil imkanı sunmaktadır. Büyük İskender’den Bi...

Mersin Tarsus Kazısı İle Alakalı Soruşturmayı MİT Engellemiş

Polis memuru Mithat Erdal’ın şehit edilmesiyle alakalı savcılığın hazırladığı iddianameye kazı ile alakalı detaylı bilgiler eklenmek istese de söylenene göre MİT kazı ile alakalı bu dosyaların eklenmesine izin vermemiş. Kazıların bir tür MİT tarafından yürütülen operasyon olmasından dolayı savcılık kazı ile alakalı bilgileri iddianameye ekleyememiş. Fakat farklı hazırlanan iddianamede kazıya yer veriliyor.

Savcı, Hakim ve Emniyet Müdürü FETÖ'den İçerideler

Şehit polis memuru Mithat Erdal’ın eşi Sibel Erdal, yaptığı açıklamalarda kazıların yapıldığı sokakta ama farklı bir noktada yapılan kazılarda eşinin kral mezarı bulduğunu ve bu durumun sandığından da büyük olduğu için amirlerine ilettiğini söyledi. Fakat o zamanki görevli olan ve Mithat Erdal’ı ilk ajan olarak define çetesinin içine yerleştiren eski Emniyet Müdürü Yaşar Aksoy, bu durumu raporlamamış. Bu da Mithat Erdal’ın dikkatini çektiği için durumu Ankara'ya bizzat iletmek istemiş. Ama bu durumu Ankara’ya ileteceğini söyledikten kısa süre sonra başından vurularak şehit edildi. İşin garibi ise Yaşar Aksoy, bu dosyaya bakan hakim ve iddianameyi hazırlayan savcı, 2016 yılında Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen FETÖ operasyonunda tutuklanarak cezaevine gönderildiler.

Yetkililer: "Çatı kiremiti, kandil parçası ve amphora parçaları bulunmuş, değersiz diye kazılar durdurulmuştur."

13 Kasım 2016'da başlayıp 3 Kasım 2017'de sessiz sedasız sonlanan kazının esrarengizliği TBMM’ye kadar yansımış, bazı siyasetçilerin dikkatini çekmişti. Artık bu esrarengizliğe açıklık getirmek isteyen yetkililer ise yaptığı açıklama ile kazılardan kandil parçaları, amphora parçaları gibi değersiz parçaların çıktığını ve bölgenin değersiz kazı alanı olmasına karar verilince de kazıların bitirildiğini söylediler. Güvenliğin bu kadar sıkı olmasının sebebi ise bölgedeki define avcılarıymış. Bulunan parçalar bölgedeki müzelere gönderilmiş ve kazılar için açılan çukurlar da tamamen kapatılmış.

Bu kadar güvenlik önlemlerinin alındığı ve perde arkasında olayların yaşandığı bu kazı için yapılan açıklamalar ne kadar tatmin edici tartışılır. Fakat şahsi fikrim şu ki o kazı sırasında yaşanan ve bulunan tüm eserler devletin sırrı olarak tamamen ortadan kaldırılmış olabilir.

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍 4.2 / 5 (5 değerlendirme)

5 kişi bu içerik hakkında tepkilerini gösterdi. Sen de tepkini göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al