Facebook, İnsan Hakları Politikası Direktörü pozisyonu için iş ilanı açarak bu ilanın reklamlarını yayınladı. Bu alanda işe alınacak olan kişinin şirketin merkezi olan Menlo Park yerleşkesinde ya da Washington DC’de çalışması düşünülüyor.

İnsan hakları politikası direktörü’nün sorumlulukları arasında “çatışmanın önlenmesi” ve “barış inşası” gibi maddeler yer alıyor. İş ilanının reklamında Facebook çeşitli ürünlerinin etişimi ve etkisinin büyümeye devam ettiğini belirterek çeşitliliğe sahip bu küresel topluluğun üyeleri olan bireylerin ve insanların haklarına olan sorumluluğun da arttığını ifade ediyor.

Adayda olması beklenen özellikler arasında gelişmekte olan ülkelerde ve dünyanın her yerinden hükümet ve sivil toplum kuruluşlarıyla çalışmış olmak da yer alıyor. Aynı zamanda ilanda uluslar arası ekiplere destek vermek için küresel seyahatlere çıkılması gerektiği de belirtilmiş durumda.

Son yıllarda şirketin yanlış yönlendiren haberlere ve nefret söylemlerine istemeden de olsa ev sahipliği yapması, marka imajını zedeledi. Bununla beraber şirket, ciddi eleştirilerle de karşı karşıya kaldı. Bu anlamda sosyal ağ devinin platformunda gerçekleşen olaylar karşısında daha fazla sorumluluk alması bekleniyordu.

Özellikle Kanada, ABD ve Avrupa’da büyüme konusunda ciddi bir duraklama dönemine giren Facebook, Internet.org projesiyle gelişmekte olan ülkelerde büyümeyi hedefliyor. Ancak şirketin bu alanda attığı her bir büyüme adımı dijital okuryazarlığı olmayan devasa bir kitleyi de platforma dahil etmiş oluyor. Bu da genellikle moderayon tarafında yeni problemler doğmasına sebep oluyor.

Gelişmekte olan ülkelere yaptığı yatırımların bir kısmını yerel eğitim programlarına ve moderasyona aktaran Facebook, yine de ciddi sorunlarla karşılaşabiliyor. Örneğin, Myanmar‘da Facebook’un araçları kullanılarak nefret ve etnik temizlik konularının konuşulması ya da otoriter hükümete yönelik eleştirilerin yaygınlaşması bir süre sonra Birleşmiş Milletlerin, Müslüman azınlığa yönelik etnik şiddet içerikleri için şirketi suçlamasına yol açtı.

Facebook Filipinler’de ise Başkan Rodrigo Duterte’nin seçiminde önemli bir rol oynadı. Başkan Duterte’nin şu anda insan hakları bakımından ülkeyi kötü bir noktaya taşıdığını belirtmekte de fayda var. Facebook’un kullanıcı tabanı ve sahip olduğu uygulamalar arttıkça etki alanındaki sorumluluklar da artış gösteriyor. Örneğin WhatsApp’taki kullanıcıları yanlış yönlendiren haberler Hindistan’da çete şiddetine ve bir kaç kişinin ölümüne yol açtı.

Bu yılın başında sıkça yer verdiğimiz 2016 ABD başkanlık seçimlerinin Rus ajanlar tarafından Facebook üzerinden manipülasyonu ise bu tarz problemlerin sadece gelişmekte olan ülkelerde yaşanmadığını gösteriyor.

Görünen o ki; Facebook bu konuda yetkili kişilerle çalışarak tüm bu krizleri daha iyi yönetmeyi amaçlıyor. Bu kararda, yakın zamanda Facebook’ta göreve başlayan Facebook’un yeni CMO’su Antonio Lucio’nun da etkisi olabilir. Zira Lucio’nun felsefesi, yıllara göğüs geren markalar inşa etmek. Bu anlamda Lucio, markaların yıllara göğüs gerebilmesi için dürüstlükle hareket etmesi ve amaçlarını yerine getirmek için kendilerini yeniden inşa etmesi gerektiğini düşünüyor. Belki de Facebook bu iş ilanı ile kendini yeniden inşa etmenin yeni yollarını arıyor olabilir.

Kaynak