Yılbaşına yaklaştığımız şu günlerde belki de Noel Babanın hikayesini merak etmişsinizdir. Neden geyiklerle gezer, neden evlere bacadan girer? Neden çocuklara hediye dağıtır? Hiç ölmez mi? Baba olduğuna göre karısı, çocukları nerede? Tüm sezon nerede oturur? Gibi sorular mutlaka kafanızı kurcalamıştır.

İşte size Noel Babanın hikayesi;

Vikingler zamanında Olaf adında ergen bir Vikingli yaşarmış. Olaf diğer Vikingli abileriyle gemiyle sefere çıkarmış. O zamanlar Vikingler gemilerle uzun yolculuklara çıkarmış. Kah Amerika’yı keşfetmeye kah İngiltere’yi işgal etmeye uğraşırlarmış. Olaf’ın son yolculuğu epey uzun sürmüş. Geri döndüğünde 18 yaşında bir delikanlıymış. Artık evlenme zamanı gelen Olaf etrafına bakınırken komşu kızı Maja’yı (Maya diye okunur) görünce hararetinden ayağının altındaki karlar erimeye başlamış. Maja’ya tutulmamak elde değilmiş. Annesine Maja’yı babasından isteyelim demiş. Annesi Maja’nın çok talibi olduğunu, kızın gönlünü yapmadıktan sonra görücü usulüyle, bilmem ne kadar bilezik takmayla bu işin olmayacağını söylemiş.

Olaf Maja’ya kafayı takmış. Maja güzel bir kız olmakla birlikte zeka fakiri biriymiş. Bu da Olaf’ın minik olan şansını bir nebzede olsa artırıyormuş.

Maja’nın annesi kızının evleneceği kişinin yarışma yoluyla belirleneceği duyurmuş. Duyuru üzerine neredeyse İsveç’in tüm delikanlıları sıraya girmiş. Hatta evli olanlar karılarını boşamışlar sıraya yazılmak için.

Maja’nın yukarılardan da talibi varmış. Zamanın İskandinav tanrısı Thor elinde çekiçle adaylığını ilan etmiş. Tanrılar konseyi bu durumu yadırgasa da Thor “Bin senelik tanrıyım böyle hatun görmedim” diyerek öteki tanrıları kaale almamış. Tanrılar konseyi “Öyle hatun matun argo konuşmayalım” diye kendisini uyarsa da dikkate almamış.

Tanrılar konseyi Thor’a nota vermiş:

-Yarışmaya katılıp da kaybedersen tanrılığını elinden alır kazanana veririz.

Thor umursamamış, ne de olsa elinde çekici varmış.

-Kodum mu oturturum! Kim bana yan bakacak!

Diyerek iddiasını belirtmiş.

Yarışma şeklini gelin adayı Maja belirleyecekmiş. O da “bana en güzel lafı eden kazanır” demiş.

Adayların her biri bir laf edip Maja’yı ikna etmeye çalışıyormuş ama bir türlü kızı memnun edemiyorlarmış. Yunanlı Homeros bile şansını denemiş ama olmamış. Her gelen seve seve aşkı için canını feda edeceğini söylüyormuş. O sırada Thor sahneye çıkmış ve sözünü söylemiş:

-Ben senin için ölümsüzlüğü bile bırakırım!

Maja etkilenir gibi olmuş. Ama Olaf’ın pes etmeye niyeti yokmuş. Diğerlerinden farklı bir laf ederse kızın aklını çelebileceğini düşünmüş:

- Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben senin için yaşamayı göze almışım !

Gerizekalı Maja düşünmüş düşünmüş Olaf’ın ne demek istediğini bir türlü anlamamış. Zaten Olaf bile ne demek istediğini bilmiyormuş.

Fakat Olaf’ın sözü Maja’yı etkilemiş.

Turnayı gözünden vuran Olaf kızı kapmış, avanak Thor da ölümsüzlüğü Olaf’a kaptırmış.

Maja ile evlenen Olaf ise bir türlü isteğine kavuşamıyormuş. Ne zaman Maja’ya yaklaşsa Maja ellerin soğuk diyormuş.

-Ama burası İsveç ellerimi nasıl ısıtabilirim ki? Nötrücüna el kremini icat edene kadar biraz anlayışlı olsan tatlım.

Ama gerizekalı Maja ille de ellerin sıcak olacak diyormuş. Olaf ellerimi ısıtayım derken kaç kere igloyu (buzdan yapma ev) eritmiş. Ama elleri bir türlü ısınmıyormuş.

Maja’ya yaklaşmaya kalkışırsa Maja Olaf’ın ellerini göstererek No el! no el (El yok manasına) diyormuş. Bunu duyan İsveç ahalisi Olaf’ın adını “Noel” takmışlar.

Olaf Maja’nın gönlünü yapmak için alternatifler üzerinde çalışıyormuş. Sonunda Maja’ya güzel yiyecekler verirse gönlü olur diye düşünmüş. Maja’ya ne yemek istediğini sorunca geri zekalı Maja “Erik” cevabını vermiş.

Peki ama Olaf eriği nereden bulacakmış? İsveç’i bırak Almanya’da bile erik yetişmiyormuş. Ama Olaf azimliymiş. Beşi birlikleri bozdurup birkaç geyik ve araba satın almış. Erik bulma ümidiyle yollara düşmüş.

Güzel Maja’yı Olaf’a kaptıran fırsatçı İsveç halkına da gün doğmuş. Olaf’ın yokluğunu fırsat bilerek Maja’yı ziyaret eder olmuşlar. Olaf da böyle bir şey olacağını tahmin ettiği için fazla uzaklaşmamaya çalışıyormuş. Erik bulamasa bile gün aşırı eve dönüyormuş. Olaf’ın köye geri döndüğünü gören İsveçliler trafikte radar görmüş sürücüler gibi dayanışma içine giriyor, “Olaf’ın geyikleri, Olaf’ın geyikleri” diye birbirlerine haber veriyormuş.

Karısından iyice şüphelenen Olaf evine sürekli bacadan giriyormuş ama bir türlü kimseyi yakalayamıyormuş. Olaf eve her girdiğinde Maja;

-Olaaf ! Nerede erikler? Hani bana erik getirecektin? Nerede bıraktın erikleri?

Diyormuş. Karısını bir türlü basamayan OIaf da eve bacadan girmek saplantı haline dönüşmüş.

Annesi de Olaf’ı uyarmaya çalışıyormuş:

-Olaf’çığım bunun Maja’sı bozuk( Maja Maya diye okunur) diyerek kelime oyunları yapıyormuş.

Bazende;

-Olafçığım seninkiler geyiklerinkileri geçtiler, ya bırak şu erik sevdasını ya da geyik diye seni arabaya koşalım.

Gibi uyarılarda bulunuyormuş.

Sonunda karısına el süremeyen Olaf’ın adı Noel (El yok) Baba’ya çıkmış. Çünkü hanımına el süremese de bir sürü çocuğu oluyormuş. Geri zekalı Maja “Olaf’çığım çocuklarımıza ne isim koyalım” dediğinde Olaf kendisine kızıyor:

-Bu çocuklar ben erik almaya gittiğimde olduğuna göre erik (Eric veya Erick diye yazılır) koyalım bari diyormuş. Böylece Eric ismi İsveç başta olmak üzere İskandinavya da yaygınlaşmış. (Bakınız Sony Ericsson)

Olaf ölürüm de bu zilletten kurtulurum diye düşünürken kendisi ve karısının ölümsüz olduğu aklına gelince bir kez daha hayıflanmış. Karısına;

-Evleri ayıralım bari. Gözüm görmezse belki katlanırım.

Demiş.

O günden sonra Noel Baba ile karısı Maja ayrı yerlerde yaşamaya başlamış. Noel Baba insanlardan çekindiği için kutuplarda bir yerlere yerleşmiş. Maja ise “Demo tanrı”lığın verdiği izinler çerçevesinde diyar diyar gezip çocuk yapmış.

Ama Noel baba üvey de olsa çocuklarını özlüyormuş. Nede olsa kendisinin hiç çocuğu olmamış. Bu yüzden senede bir kere olsun evlere gece bacadan girip hediye dağıtırmış. Hangisinin üvey çocuğu olduğunu bilmediği için de her çocuğa hediye bırakmayı adet edinmiş.

Kaynak: www.gulilebulbul.com