İnsanlığın mevcut tüketim alışkanlıklarını ve yaşam tarzını devam ettirebilmesi için doğadan talep ettiği kaynağı ifade eden Ekolojik Ayak İzi, geçen yıl olduğu gibi 2014’te de gezegenin kendini yenileme kapasitesini aştı! Ortalama bir dünya vatandaşı olarak, yılın geri kalanında yaşamımızı gelecek yıldan ödünç alarak sürdüreceğiz.



WWF’in stratejik iş ortağı Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network – GFN) son çalışmasına göre, 2014 yılına ait Ekolojik Ayak İzi’miz 19 Ağustos’ta gezegenin kapasitesini aşmış bulunuyor. Dünya Limit Aşım Günü insanlığın talebinin, doğanın bir yıl içinde sunduğu kaynak miktarının üzerine çıktığı gün olarak her yıl GFN tarafından açıklanıyor. GFN verileri, 2000 yılında 1 Ekim olan Dünya Limit Aşım Günü’nün bu yıl 19 Ağustos’a kaydığını gösteriyor.

Küresel Ayak İzi Ağı Başkanı Dr. Mathis Wackernagel konuyla ilgili olarak, “Küresel limit aşımı, 21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya bulunduğu açmazı gösteriyor. Bugün dünya nüfusunun %86’sı, doğanın arz edebildiğinden daha fazla kaynak talep eden ülkelerde yaşıyor. Yıl boyunca kullanmamız gereken doğal kaynağı sekiz ayda tüketiyoruz. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma ve su krizi açıkça gösteriyor ki doğa, mevcut tüketimimizi karşılamakta yetersiz kalıyor,” dedi.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “2012 yılında yayınladığımız Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu, mevcut yaşam tarzıyla ortalama bir vatandaşımızın ihtiyaçlarını karşılamak için 1.5 gezegene eşdeğer doğal kaynak gerektiğini gösteriyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda, son 50 yıl içinde doğal kaynak talebi ve arzı arasındaki fark iyice açılmış ve ekolojik açık sekiz kat artmış durumda. Doğa üzerinde yarattığımız baskının ekonomik olduğu kadar ekolojik bedeli de var. Karar alma süreçlerinde artık doğanın sınırlarını gözeterek adım atmak zorundayız. Türkiye’nin sürdürülebilir geleceği için, “büyüme” gibi ekonomik parametrelerin yanı sıra “ekolojik ayak izi”, “yaşayan gezegen endeksi” gibi ekolojik göstergelerin hesaba katılarak kalkınma politikalarında yer alması; kalkınma politikalarıyla çevre politikalarının bütünleştirilmesi gerekiyor,” dedi.

Kaynak: Tarımsal Haber ve Bilgi