MHP’nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş‘in vefatının 17’nci yılında Ankara’daki kabri başında anıldı. Anma törenine Türkiyenin dört bir yanından çok sayıda ülkücü katıldı.
Milliyetçi Hareket Partisi‘nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş, vefatının 17. Yılında Beştepedeki kabri başında anıldı. Yurdun dört bir yanından Ankara’ya gelen Türkiye sevdalıları, ellerini açtı, Türk milliyetçiliğinin ebedi lideri Alparslan Türkeş için dua etti, gözyaşı döktü.
Anma töreninde konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Alparslan Türkeş’in kişiliğinden bahsederek MHP’nin bugünkü durumunu anlatarak şunları söyledi:
17 yıldır, her yılın Nisan ayının 4’ncü günü manevi bir görevi yerine getirmek için burada toplanıyoruz.
Bugün bir kez daha Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’in kabri başındayız.
Aziz hatıralarını dua, hürmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Fatihalarımızı ruhuyla buluşturuyor, geride bıraktığı hizmet ve eserlere şükran duyuyoruz.
Merhum Türkeş Bey ömrünü ülkülerine adayan, varlığını milletinin bekasına ve devamlılığına hasreden örnek bir dava insanıdır.
Hepimiz biliyor ve şehadet ediyoruz ki, fani hayatı mücadeleler içinde geçmiştir.
Lefkoşe’de başlayıp Ankara’da sonlanan 80 yıllık yaşamında zorluklardan asla yılmamıştır.
Derecesi, seviyesi ve boyutu ne olursa olsun hiçbir tehditten korkmamıştır.
İnandığı doğrularından, tertemiz hedeflerinden taviz vermemiştir.
Türk siyasetine yeni bir soluk, yeni bir yorum ve yeni bir vizyon getirmeyi başarmıştır.
Milletimizin kutlu bağrında bir cevher gibi işlenmeyi bekleyen milli, manevi ve tarihi değerlerden bir siyaset modeli kurmuş ve Türk milletinin vicdanına tercüman olmuştur.
Türk milliyetçiliğinin fikir sahasında kalmayıp siyaset sahnesine inişi, bir plan dâhilinde sosyal ve ekonomik sorunlara cevaplar üretmesi merhum Türkeş Bey’in öncülüğünde gerçekleşmiştir.
Bizatihi kendi sözleriyle ifade edecek olursak; Türk milliyetçiliği akımı, Milliyetçi Hareket Partisi’yle, tarihte ilk defa siyasi bir partinin programı ve dünya görüşü olmuştur.
Ve elbette milliyetçilik Türk-İslam Ülküsünün ana damarı olarak, yarınlarımıza feyiz vermiş, ön açmış, yüreklendirmiş ve dalga dalga büyüyerek son vatanımızda sayıları 8 milyona yaklaşan insanımızın ocağından tütmüştür.
Bu hakikaten de çok ciddi bir kazanım ve sonuçtur.
1910’lu yıllarda aydınların formüle ettiği, kökü ve ideolojik tabanı Türklüğün mazideki yüzlerce asırlarından süzülmüş hatıra ve yaşanmışlıklara dayanan Türk milliyetçiliği artık millete mal olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi bunu, önyargıları yıkarak başarmıştır.
Peşin hükümleri etkisizleştirerek, korkulukları devirerek sorumluluğunun fevkinde hareket etmiştir.
Yapamazsınız, başaramazsınız diyen kötümserleri, engel çıkarmaya çalışan karamsarları ve kıskançlığın elebaşlarını azmimizle, cesaretimizle, millet sevdamızla ikna ve mahcup ettiğimiz ortadadır.
Ne mutlu bizlere ki, 8-9 Şubat 1969 tarihinde dikilen filiz bugün 45 yaşını dolduran bir çınar olmuştur.
Merhum Türkeş Bey’in doğumunun 97’nci, vefatının 17’nci yıldönümünde iki emanetinden birisi olan Milliyetçi Hareket Partisi büyümüş, dalları sadece Anadolu’da değil, Türk ve İslam’ın yaşandığı ve yaşatıldığı her yere tutunmuştur.
Şunu da unutmayınız ki, Milliyetçi Hareket Partisi yalnızca oy oranlarına, yüzde hesaplara bakılarak anlaşılamaz.
Türkiye haritasının değişik renklere boyanmasıyla tanımlanamaz, tasvir edilemez.
Sahip olduğumuz potansiyelimiz, ilke ve ülkülerimiz birilerinin idrak edemeyeceği kadar derin, kuvvetli ve engindir.
Çağların paslı kilidini açacak anahtar bizdedir.
Bozgunu zafere çevirecek milliyetçi irade bizimledir.
Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin özeti ve son ümididir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket mazlumların sesi, zalimlerin korkulu rüyasıdır.
Herkes bilmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi yerinde saymamıştır.
Olanla yetinmemiş, anıları konuşarak, geçmişe takılarak, mirastan yiyerek zamanın bir noktasında durmamıştır.
İstikralı büyüme, dengeli gelişme, tutarlı ve emin politikalarla Türkiye’nin ve Türk milletinin parlayan yıldızı olmayı 45 senelik tecrübe ve birikimiyle hak etmiştir.
Dinamik, donanımlı, inançlı, ahlaklı Milliyetçi-Ülkücü kadrolar bugün ülke yönetimine tam olarak hazırdır.
Geçmişimizi unutmadan, devamlı ileriye, devamlı geleceğe bakarak 45 yılın yüklediği sorumluluk şuurunun gereği daha fazla yerine getirilecek ve layıkıyla taçlandırılacaktır.
Muhterem Dava Arkadaşlarım,
Milletine güvenmiş, milletine sadakatle bağlanmış, milletinin huzur ve refahı için yanıp tutuşmuş fazilet zirvesi şahsiyetler için pes etmek, vazgeçmek elbette olmayacak bir şeydir.
Türk milletinin tarihsel devamlılığında pay ve katkısı olan kutlu isimler her zaman duyarlı davranmayı bilmişler, ikbalin değil istikbalin peşinden koşmuşlardır.
Günübirlik heveslere ve dönemsel menfaatlerin gelip geçici cazibesine aldanmamışlardır.
Nefislerini terbiye etmişler, milletin hak ve hukukunu bireysel amaçların gerisinde tutmayı akıllarına dahi getirmemişlerdir.
Onlar için istiklal, siyasetin manevra yapacağı, istismar üreteceği bir kavram olmamıştır.
Onlar için barış ve kardeşlik asıl anlamlarıyla benimsenmiş ve sonraki çağlara miras bırakılmış, sonraki nesillere temenni ve tavsiye edilmiştir.
Onlar kutuplaşma ve kavgayı kenara çekmiş, kaynaşma ve kucaklaşmayı üstün tutmuşlardır.
Bu aziz vatan, kendini aşma becerisi gösteren, fedakârlıktan kaçmayan, öz değerlerine sımsıkı bağlı kalabilen yüksek irade sayesinde bağımsızlığını hem kazanmış hem de kurumsallaştırmıştır.
Şu bir gerçektir ki;
Türk milleti nice acıları yenmiştir.
Türk milleti nice badireleri atlatmıştır.
Var olmak, bir olmak, iri ol mak ve daim olmak için her kuşak üstlendiği milli vecibeyi az ya da çok ifa ve icra etmiştir.
Bu sayede ateşle çevrili bu coğrafyada Türk milleti şanıyla, şerefiyle, kültürel zenginliğiyle ayakta durmuş, gelecekteki iddia ve özlemlerinden kopmamıştır.
Dün çekilen cefalar, bugün bize yurt bırakmıştır.
Dün atılan adımlar, bugün bizim kıvancımız ve gururumuz haline gelmiştir.
Dün verilen emekler, göğüslenen çilleler, durdurulan saldırılar bugün daha iyisini yapmak ve sağlamak için bizlerde heyecan uyandırmıştır.
Yerli ve yabancı çıkar gruplarının asırlarca bitmeyen oyunlarına, azalmayan provokasyonlarına rağmen, Türk milleti kırılmayan çizgisiyle, aşınmayan ahlak ve erdemiyle bugünlere ulaşmıştır.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket bunların her zaman farkında olacaktır.
Gafiller milli değerleri inkar etse de, bu milletin yılmaz ve yenilmez savunucusu olan Türkiye sevdalıları inkarı ihanet görmeye ısrarla devam edecektir.
Bu aynı zamanda, geçmişimize ve muhterem ecdadımıza vefa ve gönül borcumuzun bir gereğidir.
Bundan sonra da Milliyetçi-Ülkücü Hareket, millet hizmetini artan bir şevkle, inanmışlıkla ve coşkuyla sürdürecektir.
Tarihte çok daha kötü durumlara düşmüş olan büyük milletimiz için dün olduğu gibi bugün de çare ve çıkış yönü bellidir.
O da; milliyetçiliktir ve 45 yıllık milli hafızayla milletinin son ümidi olan Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Biz şartlar ne kadar ağır olursa olsun, Türkiye ve Türk milleti için çalışmaktan, çırpınmaktan, üretmekten ve mücadeleden yorulmayacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken burada bulunan siz değerli dava arkadaşlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Manevi huzurunda toplandığımız Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’e ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Kaynak: TÜRKİNTER