Bugün pazar ve ben seni artık
‘özlemiyorum’..
Eskisi kadar acıtmıyor aldığım nefes,
Ciğerlerime dolan hava
Kirlenmiyor,
Senin kokun karışmıyor..
Gözlerim biraz daha çöktü
Yalan yok.
Yorgunluktan, uykusuzluktan işte.
Eskisi gibi gülmüyor belki
Ama daha çok kırpıyor,
Daha sık kapanıyor gözkapaklarım
Sebebi belli,
Sadece bir kaç dakika daha fazla uyuyorum
O kadar..
Saçlarım eskisi kadar gür değil,
Geçen zamana inat hala ayakta durmaya çabalasa da
Biliyorum yenik düşecek onlar da.
Ama benim gibi inat her bir teli
Tutunuyor bana sımsıkı,
Senin tutun(a)madığın gibi..
Ellerim ..
Hani bir zamanlar sarıldığın,
Parmak aralarımı narin parmaklarınla doldurduğun
O minik ellerim..
Eskisi gibi tutmuyor,
Biraz titrek, biraz ürkek, biraz da kırıştı sanki..
Başka bir eli tutmaya cesaret edemeyecek kadar
Sakladı kendini, kaybetti cesaretini..
Beynimin taneleri döküldü, tek tek..
Sinir uçları sinirden gerildi.
Kalple o kadar savaş etti ki,
Çığlıkları ile ağrıttı, inletti her yeri.
Susturmayı hiç istemedim ilaçla.
Üzerine bir bardak soğuk su içtim sadece
Devam ettim yine sızlanmaya..
Dudaklarımın kuruluğundan kurudu etraf..
Soğuk sıcak demeden,
Hiçbir mevsime aldanmadan çatladı da durdu.
Acısından kanadı, kabuk bağladı,
Geçti dedim, onun bile izi kaldı..
Bedenim daha bir zorladı kendini.
Bu denli hırpalanmaya dayanamadı garibim.
Kimi zaman eğildi, kimi zaman büküldü.
Ağrılarla gösterdi suskun isyanını,
Yine aldırmadım,
Doktora bile sormadım..
Yüzümü aynada göremez oldum.
Sivilceler içerisinde
geçmek bilmeyen sivilceler ve bitmeyen izler..
“Sıkıntıdan diyor” herkes,
Sıkıyorum, geçmiyor..
Her şeyin izi kalıyor ya, kalıyor o da geçmiyor..
Haftasonları bile erken kalkıyorum,
Gün ağarmadan saçlarım ağarıyor.
Dökülen telleri yastığımdan topluyorum,
Senden kalan tellerin yanına kouyorum..
Dedim ya haftasonları sendromlu,
Her hafta sonum oluyor.
Cumartesi’ler karmaşık,
Pazarl’ar iç karartıcı..
Mesela bugün pazar
Ama ben seni özlemedim.
Sende kaybettiğim beni özledim sadece
O kadar.
Ali Mazılıgüney
Peki sizin
Pazarlarınız nasıl? :)