Çağrı Mustafa Alkan,hem web sitesi ile uğraşma hemde TRT 1'de bir dizide oynamasıyla şanı ele erken aldı :).WMAracında oyuncu olduğunu duyuran Çağrı,güzel tepkiler alarak yoluna devam etti.Bizde Çağrı Mustafa Alkan'a ulaşıp ondan hayatını anlatmasını istedik gerçekten uzun uzun hayatını anlattı bize.
Çağrı Mustafa Alkan Anlatıyor:
Sakarya'nın merkez ilçesi olan Adapazarı'nda 16 Ekim 1987 tarihinde annemin dediğine göre 06.00 civarında, bir tanıdığımızın söylemesine göre 04.30 civarında doğdum. Zor bir doğum olduğu için ailemin yaşadığı Karasu ilçesinde değil de teknik imkanların daha gelişmiş olduğu bir yer olan Adapazarı'nda dünyaya gelmişim. Karasu'da büyüdüm ve çok fazla yere de gitmedim :)
Sonrasında 7 yaşıma 1 ay kadar varken beni yaşım tutmadığı dolayısıylaokula almadılar ve ben 8 yaşıma 1 ay kala 1. sınıfa başladım. İlköğretimi yine Karasu'da bulunan Fatih Sultan Mehmet İ.Ö.O'nda okudum. Liseyi Karasu Şehit Üsteğmen İbrahim Abanoz Lisesi'nde okudum. İlköğretim yaşantım boyunca takdir belgesi aldım. Lise 1'in iki döneminde de teşekkürbelgesi aldım ama lisenin
2. sınıfına gelince işler değişti. İlk olarak bir hocamın önerisi ile Fen Bilimleri alanını seçtimama seçmez olaydım. Sonrasında derslere kendimi veremedim tabi... O yıllarda hep kendimi Sosyal Bilimler öğrencisi olarak kabul ettim ve bölümümü değiştirmek için sınıf hocama başvurdum ikinci sınıfta ama kendisi böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi. Halbuki mümkünmüş...
Bunu sonradan öğrendim. Ardından yanılmıyorsam lisenin 2. sınıfında 6, 3. sınıfında ise 7 olmak üzere toplamda 13 zayıf nota sahip bir birey oldum. Neyse ki güç bela okulu bitirebilme başarısı gösterdim. Lise mezunu olduktan sonra ilk sene aylak aylak dolaştım. Bir internet kafede çalıştım ve bir de gitar kursuna gittim. İkinci sene ise yarım dönem dershane yaşantım oldu. ÖSS’de (Bizim zamanımızda adı öyleydi: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı) yeterli bir puan alarak Kocaeli Üniversitesi Derbent MYO; Turizm ve Seyahat İşletmeciliği Bölümü’nü kazandım. Gayet keyifli bir öğrencilik süreci geçirdim ve oradan da bölüm üçüncüsü olarak mezun oldum. Çeşitli turizm firmalarında deneyimlerim oldu ancak turizm ile ilgilenmek istemediğimi farkederek buna bir son verdim. Şu anda AÖF İşletme 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu sırada tiyatro sınavlarına hazırlandım ve Kocaeli-Hereke’de sınava girdim ama yeterince hazırlanmadığım için kaybettim.
En öncesine gidecek olursak; Ben de ilk olarak azbuz.com, sitemynet.com, blogspot.com, tr.gg gibi ücretsiz siteler ile başladım ama o zamanlar yeterince ilgim yokmuş ki pek ilgilenmedim. Liseden mezun olduğum ve aylaklığın dibine vurduğum ilk sene çalıştığım internet kafede bir arkadaşım ilgileniyordu. Ben de parasını vererek ona bir site açtırmayı düşünmüştüm. Hatta domain bile aklımdaydı ama o zamanlar domain sorgulama falan nedir bilmiyordum. Domaini merak edenlere; hazanbahcesi.com J Bu sitede edebiyat adına paylaşımlarda bulunacaktım. Yıl da 2006’ydı sanırım ama sonra ne oldu hatırlamıyorum, unuttum.
Beni asıl web sektörüne 2010 yılında yalınayak sürükleyen olay ise çok ilginç: Adidas’ın 35. Yıl için sınırlı sayıda ürettiği “I Love Tokio” adlı ayakkabıyı arıyordum ve o ayakkabının orijinalinden çok daha ucuza bir çakması vardı. Neredeyse birebirdi. Peki bilin bakalım bu ayakkabı neredeydi: ***.net adresinde biri satıyordu. Siteye üye olamadım tabi; davetiye gerekiyordu. Bu olay böylece kaldı. Bu sırada bir yerel gazetede çalışıyorum. Siteye internet sitesi kurulması gerekiyordu ve ben de bir takım araştırmalar yapıyordum. Gazete sahibinin yeğeni olan Çağlar isimli arkadaş, bana Wordpress isimli bir sistemden bahsetti ve tema kuracağını belirtti. Bu sırada temayı indirmek için de ***’a girdi. Ben durur muyum tabi, kendisinden bana davet göndermesini istedim. O da sağolsun beni kırmadı ve hemen oracıkta üye oldum. Sonrasında da wordpress’i boza boza kendime yetecek kadar öğrendim. Web bilgisi edindim. Artık “Domain nedir?” dediklerinde bön bön bakmaktan kurtulduğuma seviniyorum en azından.
Ve sonrasında turizm ile alakalı bir domain ve hosting aldım (Ücreti de PTT üzerinden yatırmıştım) Sonrasında da bir çok farklı domain ve site ile haşır neşir oldum ama şu sıralar blogum olan “Suskumru” kadın sitem olan “Hanımkız” ve turizm sitem olan “Ucuz Konakla” ile ilgileniyorum. Diğerleri sadece kurulu olarak duruyorlar.
Aslında web ile ilgili bir hedefim yok, ben daha çok sinema ile ilgileniyorum ama web her zaman hayatımda olacak. Web ile uğraşmayı ve bu ortamı seviyorum açıkçası. Sitemin küçük bir yerinde göze hoş gelen bir değişiklik yapabildiğimde acayip mutlu oluyorsam devam etmeliyim diye de düşünüyorum. Yine de hedefim olmasa bile şu sıralar Photoshop’ta web arayüzü tasarımı derslerine bakıyorum. Ardından HTML5, CSS, Jquery, PHP konularında kendimi geliştireceğim. Seo konusunda ise sürekli değişen algoritmalar nedeniyle çok da iyi yerlere gelemeyeceğimi düşünüyorum.
Çok ciddi olarak düşünmesem de çeşitli web projelerim var. Mesela Türkiye’deki bir çok konaklama tesisini (otel, pansiyon, motel, kamp) bir çatı altında toplayan bir sistem düşünüyorum.
Hayatım boyunca büyük ihtimalle hep sinema ile ilgilenmek isteyeceğim. İlk olarak oyunculuk ve ardından o donanıma ve ruha sahip olduğumda yönetmenlik... Şu anda zaten TRT 1’de yayınlanan Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam adlı dizide 3 bölüm rol almış bir oyuncuyum. Ayrıca yeni sezon bölümlerinde de bir dervişi canlandıracağım. (Sakallarımı bu rol için 6 aydır uzatıyorum) Ek olarak belirtmem gerek ki buraya damdan düşer gibi gelmedim. 7 yıllık bir tiyatro eğitimim var.
Oyunculuk konusunda derdi olan insanlarla çalışmak istiyorum çünkü bana göre oyuncu olmak ile sanatçı olmak arasında dağlar kadar fark var. Derdi olan insan sanatçıdır, diğerleri oyuncu.
İleride parmakla gösterilen sanatçılardan olmak amacındayım.
Yönetmenlik konusuna gelecek olursak; Daha önce bu tür bir girişimim oldu ama bu işlerin sandığım kadar kolay olmadığını anladım. Senaryosunu yazdığım ve çekimlerine de başladığım “Ihlamur” isimli kısa filmim bazı aksaklıklardan dolayı yarım kaldı. Şimdi ise şunu düşünüyorum: Yönetmen olabilmek için hem teknik hem de ruhsal anlamda sağlam bir yapıya, ayrıca az da olsa hiç bir ek gelirim olmadan rahat edebileceğim bir maddi birikime sahip değilsem bekleyeceğim. Ne zaman bunlar bir araya gelir benim bünyemde işte o zaman başlarım ilk kısa filmim ile...
Aslında 2 yıllık bir üniversite (bazıları yüksek okul der) okudum ve şu anda da açık öğretim de olsa işletme alanında devam etmekteyim. Açık konuşmak gerekirse bundan sonra üniversite düşünmüyorum. Tabi bu eğitim almayacağım anlamına gelmez. Oyunculuk ve kamera arkası için çeşitli eğitimler almayı düşünüyorum.
Bir çok dost, arkadaş, kardeş, ağabey edindim. Farkettim de hiç abla edinememişim. Ya bu kızlar büyüyünce web dünyasını bırakıyor ya da saklanıyorlar bir köşeye Çok fazla şey öğrendim ve bir çok kez farklı bakış açıları ile haşır neşir oldum. Gündemden haberdar olup her konuya bilirkişi edasıyla yaklaşabilme ama bazen de sadece dinleme meziyetini edindim. Özgüvenim son derece arttı.
Tabi kötü etkileri de yok değil. Mesela günün neredeyse 14 saati bilgisayar başındayım ve hem fiziksel hem de ruhsal bazı problemler meydana getiriyor bu durum. Şu sıralar ise biraz daha rahatladım çünkü kendime bir kural koydum: Az da olsa dışarı çıkıp yürüyorum ve hava alıyorum. Bir yerlerde mutlaka tanıdık birilerini görüyor ve çay içiyor, tavlada yeniliyorum J Evet, evet gerçekten genelde yeniliyorum. Yenmek isteyen varsa beklerim. Ayrıca asosyal olmaya doğru giderken kendimi frenlediğim için de şükrediyorum.
Çok bir ilgi alanım yok ama sanatın her dalına karşı maymun iştahlıyım.
Sunay Akın ve İbrahim Tenekeci’yi andıran ama asla kopya olmayan şiirler yazıyorum. İki ödülüm var kayda değer olmasalar da...
Ayrıca zamanım elverdiği ölçüde öyküler de karalıyorum.
Bir zamanlar hiç bir anlamı olmayan ama bana ruhsal izlenimler veren doğaçlama resimler yapıyordum. Şimdilerde bıraktım.
Bir çok müzik aletini profesyonel olmasa da çalıyorum. Gitar ile başlayan maceram uzun sap bağlama, ud, klarnet, yan flüt, mızıka, melodika, org ve blok flüt ile devam ediyor. Şu anda yalnızca bir orgum ve bir blok flütüm var. İleride maddi anlamda kendimi geliştirdiğimde bateri ve saksafon ile haşır neşir olmayı düşünüyorum. Sanırım jazz ve blues müzik türlerine ilgim var.
Ayrıca uzun zamandır yapmasam da fotoğraf çekmeyi seviyorum, çekilmek pek çekici gelmiyor. Yine de kırmıyorum kimseyi “Ben sevmiyorum” diyerek.
Bu aralar iyice azalsa da kitap okuyorum. Otobiyografi tarzı ve hafif eleştiri tarzındaki eserler ilgimi çekiyor. Özellikle 90 sonrası Türk Sineması’na (özellikle sanat filmleri) aşırı derecede sempatim var. Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Selim Demirdelen, Semih Kaplanoğlu, Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenlerin filmlerini beğeniyorum. Penguen adlı karikatür dergisinin her noktasını okuyorum ve çok beğeniyorum.
Biyoblog olarak size teşekkür ederiz :)
Asıl teşekkür etmesi gereken benim. Müteşekkirim size. Başarılar dilerim.
Kaynak: http://www.biyoblog.com/cagri-mustafa-alkan.html