Arkadaşlar merhaba,
Daha önce birçok kitap yazma girişimim oldu fakat ya yarıda bıraktım ya da sildim.
Bir kitap yazmaya başladım ve sizlerinde düşüncelerini almak istedim. Kitabın ilk bölümünü ve 2. bölümünün bir kısmını alt kısma ekliyorum. Düşüncelerinizi iletirseniz gerçekten çok sevinirim. Kitabı devam ettirip ettirmemek konusunda çok kararsız kaldım. Şimdiden düşüncelerini ileten arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Bölüm 1: Kurtulan Çocuk
Yüzyıllar önce dünyada insanlar yaşarlardı fakat bu insanlar bilinenin ötesinde yeteneklere sahiplerdi. Özel yenetekli bu insanların her biri birer büyücüydü. Bu insanların içerisinde büyü yapamayanlarda vardı. Onlar yaşamlarını normal şekilde sürdürüyorlardı fakat çok nadir insanın büyü yeteneği yoktu. Her büyücünün büyü yapabilmesi için 10 yaşına gelmiş olması gerekiyordu. 10 yaşını dolduran her büyücünün kalbine, uyuduğu o gece büyü kalbi geliyor ve normal kalbiyle birleşiyordu ve bu kalp onların yaşamları boyunca büyü yapabilmesine olanak sağlıyordu. Bilinmeyen bu dünya kötü büyücülerin iyi olan büyücleri tek tek öldürmesi ile yok olmaya başlamıştı. İyi büyücülerin arasında güçleri fazlasıyla gelişmiş biri bulunuyordu. İyilerin mücadelesini veren bir tek o kalmıştı. Onun adı Arthur'du. Arthur, karanlık büyücülerin efendisi Anton tarafından bulunduğu gece kendini feda ederek hiç kimsenin bilmediği ve sadece çok güçlü büyücülerin yapabileceği bir lanet büyüsü yaptı. Büyücüler öldükten sonra yaptıkları tüm büyüler etkisini yitiriyordu fakat Arthur o gece bu büyüyü yaptıktan sonra ruhunu bir Anka kuşuna aktarmıştı. Lanete göre Karanlıkların efendisi Anton'un peşinden giden büyücülerin hiçbiri evlat sahibi olamayacaktı. Aradan 150 yıl geçti, lanet etkisini kaybetmedi ve bütün kötü büyücülerin soyu kurudu. Bütün kötü büyücüler yok olduktuktan sonra geri dönüşü olmayan lanet için kendini feda eden Arthur artık sonsuz uykuya dalabilirdi. Arthur karanlığın efendisinin ve onun izinde yürüyen tüm büyücülerin ölümünü gördükten sonra sonsuz uykuya dalmak üzere büyü kalbinde son kalan gücünü feda ederek sonsuz bir uykuya dalmıştı. Bir sorun vardı. Lanetin yapıldığı gece sadece kötü büyücülerin değil, iyilerinde soyu kurumuştu. Lanet sadece aralarında normal olanlara etki etmemişti. Normal olanlarla evliliğin yasak olduğu bu dünyada Edward isimli iyi bir büyücü bir kadına aşık olmuştu ve bu kadın büyü yetenekleri olmayan o nadir insanlardandı. Adı Flora olan bu kadınla o zamanlarda yasak bir aşk yaşıyorlardı. Bir gece olan olmuştu ve bu yasak aşk meyvesini vermişti. Bu yasak aşktan bir çocuk doğmuştu fakat onunda annesi gibi büyü yetenekleri yoktu. Bu tür çocuklar safkan büyücüler olmadıkları için doğduktan sonra yaşam ağacına götürülüyor ve yaşam ağacı bu tür çocukların tüm ruhunu emerek onları yok ediyordu. Edward çocuğun doğduğu gece Flora'ya çocuğu alıp çok uzaklara gitmesini ve bir gizlenme büyüsü yapıp orada onu büyütmesini istemişti. Arthur'un laneti yaptığı geceden sonra çok uzun yıllar geçmiş, çocuk büyümüştü. Artık öyle bir çocuğun olduğu efsaneden ibaretti. 20 yaşına gelen genç adam Flora'yı kaybettikten sonra normal bir kadını sevmiş, onunla evlenmiş ve yıllarca soyunu devam ettirmişti. Bu soy yaşam ağacından kaçan tek çocuğun soyuydu fakat kimse bilmiyordu.
Bölüm 2:
Yüzyıllar sonra bu soydan tekrar bir çocuk daha dünyaya geldi. Bu bebeğin babası çok uzun zaman önce ölmüş ve annesi de onu doğrurken dünyaya gözlerini kapamıştı. 21. yüzyılda dünyaya gelen ve adı bir hemşire tarafından koyulan Neil çok tatlı bir bebekti. Hemşire Erica'nın bebeği olmuyordu, üstelik artık 40'lı yaşlarına gelmiş, kocasıyla sorunları olduğu için ayrılmıştı. Erica, Neil'in doğduğu gece ona bakacağını hissetmişti. Neil o kadar tatlı bir bebektiki Erica onun yetimhanelerde büyümesini istemedi ve bir gece onu hastaneden kaçırdı. Daha sonra Erica bebeği büyütmeye başladı. Neil artık okula başlayacak yaşa gelmişti. Erica ona çok iyi bakmış ve çok iyi bir çocuk olarak yetiştirmişti. Erica, Neil'i okula götürdü ve ilk ders gününde sessiz sessiz ders dinlerken arkadaşlarından birisi Neil'e sinir bozucu bir şekilde seslendi...