İnanmak… Her insanda var olan bir yetenektir. Fakat bazen insan neye inanacağı konusunda boşluğa düşer ve işte o an o insanın en aciz, en zayıf, en güçsüz anıdır… Birde inanılan şeyin herkesin bildiği doğrusu ve yanlışı ile kabul ettiği bir olgu olması vardır. Buna körü körüne inanmak diyoruz…
Bugün size bahsedeceğim mitolojik kahraman Prometheus bunu aşarak mevcut düzenin yanlışlarına başkaldırmıştır. Yok abicim mitoloji tamemen uydurma ben sevmiyooooommm lol…. diyen yeni nesil nutella gençliği şimdiden sayfadan çıksa iyi olur. Çünkü bu yazı size göre değil !
Bu hikayeyi ilk duyduğumda sanırım lise son sınıftaydım. Dershanedeki tarih hocamız anlatmıştı. Fakat ne için, hangi olay üzerine anlattığını hatırlayamıyorum… Boş kaldıkça, canım sıkıldıkça arada bir internetten Prometheus hakkında çeşitli bilgiler okurum.
Prometheus’un hikayesi insanları öyle etkilemiş ki ünlü düşünür Karl Marx, ''prometheus insanlık tarihinin ilk azizi, ilk kahramanıdır.'' demiştir.
Goethe’nin de konu ettiği bir şahsiyettir Prometheus;
karart göklerini zeus,
duman duman bulutlarla;
diken başlarını yolan çocuk gibi de
oyna meşelerin, dağların doruklarıyla.
ama benim dünyama dokunamazsın,
ne senin yapmadığın kulübeme
ne de ateşini kıskandığın ocağıma.
şu evrende siz tanrılardan
daha zavallısı var mı bilmem:
kurban vergileri
dua üfürükleriyle beslenir
haşmetli varlığınız zar zor.
size umut bağlayan budalalar,
çocuklar, dilenciler olmasa
yok olur giderdiniz çoktan.
ben de bir çocukken
ne yapacağımı bilmez olunca
çevirirdim güneşe doğru
görmediğini gören gözlerimi;
yakarışımı dinleyecek
bir kulak varmış gibi yukarda;
varmış gibi derdimle dertlenecek
benimkine benzer bir yürek yukarda.
azgın devlere karşı kim yardım etti bana?
kim kurtardı beni ölümden,
kim kurtardı kölelikten?
şu benim yüreğim değil mi,
kutsal bir ateşle yanan yüreğim,
her işi başarmış olan?
o değil mi coşup taşarak,
yukarda uyuyanı aldatarak
başımı beladan kurtaran?
benim seni kutlamam mı gerek? niçin?
hiç derdine derman oldun mu sen
derdine derman bulamayanın?
gözyaşını sildin mi hiç
başı darda olanların?
kim adam etti beni?
güçlüler güçlüsü zaman
ve önü sonu gelmeyen kader, değil mi?
onlar değil mi
senin de benim de efendilerimiz..?
sen yoksa beni
yaşamaktan bıkar mı sandın?
kaçak çöllere giderim mi sandın
açmıyor diye
bütün düş tomurcukları?
bak işte, yerli yerimdeyim;
insanlar yetiştiriyorum bana benzer;
bütün bir kuşak benim gibi,
acılara katlanacak, ağlayacak,
gülecek, sevinecek,
ve aldırış etmeyecek sana
benim gibi!
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
[Zincire vurulmuş Prometheus, Oyun,
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, sf:29-30-31]
Prometheus, yerleşik düzene başkaldırdığı ve insanlığa yardım etmek için kendini tehlikeye atığı için beni derinden etkilemiştir. Bu yazıyı yazarak hikayesinin nesilden nesile aktarılmasına yardımcı olup ölümsüzlüğüne bir nebzede olsa fayda sağladıysam ne mutlu bana…
Prometheus hakkında 3-4 farklı hikaye mevcut. Fakat ben bunlardan en geçerlisini (wikipedia.com’dan edindiğim) size okutmak istiyorum. Buyrun…
“Prometheus, Hesiodos'a göre İapetos'la ve Klymene'nin oğlu ve Atlas, Menoitios ve Epimetheus'un kardeşidir. Bazı metinlerde Prometheus'un annesi Asia ve kardeşi Athos olarak gösterilir. Prometheus, öteki kardeşleri gibi, tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış ne var ki öteki kardeşlerinden farklı olarak sonunda insanoğlunu yaratarak ve onlara ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vererek bu düzeni değiştirmeyi başarmıştır.
Olympos tanrılarının kuvvet ve kudretine karşılık, Prometheus'da kurnazlık ve zeka vardır. Titanların isyanları sırasında tarafsızlığını korumuş ve başkaldırmamış bir Titan oğlu olarak Zeus'un gözüne girmeyi başarmıştı. Zeus onu Olympos'daki ölümsüzlerin arasına aldı. Oysa o Zeus ve arkadaşlarına karşı kin besliyordu. Dedelerinin öcünü almak için, kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yarattı. Sonra onun acizliğine acıyarak, Hephahistos (Ateş Tanrısı) alevler saçan ocağından bir kıvılcım çaldı ve insanlara armağan etti. Bunun için Tanrı Zeus tarafından Kafkas Dağında zincire vurulmuş ve Prometheus Desmotes (zincire vurulmuş Prometheus) adıyla anılmıştır. Tanrılarca görevlendirilen bir kartal(bazen akbabayla karıştırılır) sürekli olarak, her gece yeniden oluşan karaciğerini kemirmektedir. Onu Kafkas dağının tepesindeki bu işkenceden Zeus'un oğlu yarı tanrı, ölümlü Herakles kurtarır. Prometheus; "Zeus tahtından düşmedikçe benim işkencelerimin sonu yoktur" der, böylelikle insanlığa özgürlüğün yolunu göstermiş olur.
Bu arada Zeus, kendisini hiçe sayan insanlara da bir ders vermek için, Hephaistos'a su ve balçıktan ilk bakirenin heykelini yaptırdı ve kalbine ruh yerine Prometheus'un ateşi çaldığı yerden aldığı bir kıvılcımı koydu ona Pandora ismini verdi. Onu insanlara yollarken eline verdiği kutuda ise tüm kötülük ve ızdıraplar vardı. Zeus böylece insanlardan da intikamını aldı.
Zincire vurulmasındaki asıl neden Zeus'un ondan korkuyor olmasıdır. Geleceği görme yetisi olan bir titan'dır ve bu yetisini kullanarak Zeus'un Kronos'u tahttan indirmesine yardımcı olmuştur. Gelecekte de Prometheus'un bu özelliğini kendisinin tahttan düşürülmesi için de kullanacağından korkan Zeus, Prometheus'un ateşi (bilgiyi) çalarak insanlara vermesi ile ondan kurtulmak için gerekli fırsatı elde etmiştir. Bu işkence 30000 yıl sürmek üzere planlanmıştı, fakat Herkül'ün onu serbest bırakmasıyla Prometheus kendisinin karaciğerini her gün yiyen kartalı buldu ve öç olarak Zeus'un Prometheus'u cezalandırmakla görevlendirdiği kartalın karaciğerini yedi. Zeus bu şekilde cezasını sonlandıran Prometheus'u affetti ve tekrar ölümsüzler arasına aldı.”
KAYNAK: Prometheus