*Ukraynaya bağlı, Kırım Özerk Cumhuriyetinde 10 yaşındaki bir erkek çocuk izlediği şiddet içerikli Japon çizgi filminden etkilenip kendini astı.
*Seri cinayetler işleyen bir çiftin öyküsünü anlatan ‘Katil Doğanlar’ı, 21 kez izleyen Eric Tavulares isimli Amerikalı genç, film bittikten sonra yanında yatan kız arkadaşını boğarak öldürdü. Cinayet, talihsiz kızın çığlıklarını duyan komşuların polise haber vermesiyle ortaya çıktı. Katil, “Filmden etkilendim” dedi.
*Bursa’da 46 yaşındaki İhsan Özcan, internette okey oynayan eşi 43 yaşındaki Nurcan Özcan’la tartıştı. Kavgaya dönen tartışma sonucu eşini av tüfeği ile öldüren İhsan Özcan, daha sonra aynı silahla çenesine ateş ederek yaşamına son verdi. Çiftin bir aydır bu nedenle tartıştığı öğrenildi.
*İZMİR’in Buca İlçesi’nde, N. P.’nin 22 yaşındaki kızı A.P.’yi taciz ettiği gerekçesiyle 42 yaşındaki N. A’yI bıçaklayarak öldürmesinin ardındaki gerçek ortaya çıktı. Facebook’ta bir profil oluşturup, yaşını 27 yazan evli N. A’NIN, bağlantı kurduğu A.P.’nin buluşma yerinde, yaşının büyük olduğunu fark edip görüşmeyi reddetmesi üzerine sinirlendiği, sürekli rahatsız ettiği genç kızın telefon numarasını da internet sitelerinde ilişki istediğini belirten sözlerle yayınladığı öğrenildi. Bunu öğrendikten sonra buluşma yerine kızının yerine gidip cinayeti işleyen N. P., adliyeye sevk edildi.
Üzülerek söylemeliyim ki örnekleri uzatmak çok kolay. Nitekim bu vakıalar gibi nice olaylardan haberdarım/haberdarız. Fakat ne acıdır ki hala bir önlem alınmamakta, teknoloji katliamına kimse dur dememektedir.
Bu katliama masum ve savunmasız dahil olan bir grup var aramızda; çocuklar. Hiç birşeyden habersiz, ebeveynlerinin başından savmak için karşısına oturtuldukları televizyon, her geçen gün onların indinde değer kazanıyor. Hatta iş öyle bir raddeye geliyor ki bir süre sonra o kumandayı değil kumanda onu yönetiyor. Peki bu süreçte çocuğun beynindeki kavram algısı ne surette değişiyor? İşte uzmanların dilinden çocukların psikolojisi…
*2000 yılında Amerikan Pediatri Akademisi tarafından yayınlanan rapora göre “Televizyondaki şiddet sahneleri ile çocuklardaki agresif davranışlar arasında, akciğer kanseri ve pasif sigara içicileri arasında olduğundan daha yakın bir ilişki bulunmakta”dır. ( Media Resource Team of American Association of Pediatrics, “Media Violence,” Archives of Pediatric Adolescent Medicine 108:5 (2001), pp. 17–23)
*Televizyonun etkileri üzerinde yapılan araştırmalarda, özellikle çocuklar için hazırlanan programların diğer programlardan %10 daha fazla şiddet öğesi içerdiği saptanmıştır.
*Televizyondaki şiddet görüntüleri nedeniyle çocuklar; diğer kişilerin acı çekmesine ve yaralanmasına daha az duyarlı olabilmekte, içinde yaşadıkları dünyadan korku duyabilmekte ve diğer kişilere agresif davranmaya ve zarar vermeye daha yatkın olabilmektedir. (The American Academy of Pediatrics- What Children See and Learn- Television’s Impact on Children)
*’…Son 20 yılın televizyon yöneticileri bu tabloya bakıp “Biz ne yaptık?” diye dövünüyor mudur, yoksa eseriyle övünüyor mudur acaba? Evlerine sokmayacakları adamları star yaparken… kaliteli yapımlara inatla kapıyı kaparken “Yaydığımız şiddet ileride bizi de vurur, cehaleti övmek çocuklarımızın geleceğine mal olur, bunca saçmalığı izleyen bir toplum hepten aptal olur” diye düşünmüşler midir? Yoksa “Bizim işimiz sinekleri cama yapıştırmaktı; onlar da bu kadar hevesle yapışmasaydı” mı diyorlardır. Onlar ne derse desin; kesin olan bir şey var ki, onarımı kuşaklar sürecek bir tahribat yaşadık son 20 yılda… Müsebbiplerinden (sebep olanlardan) insaf beklemek saflık olur. Yapılacak şey, durumdan rahatsız olan yayıncıların, izleyicilerin örgütlenmesi ve yeni bir yayıncılık anlayışını zorlamasıdır. Son TV seyircisi de körleşmeden.’ Can Dündar
Kimse çocuğunu bir katile yada ahlaksız birine vermek istemez. Çocuğunu esirgeme kurumuna bırakanı eleştiren gözler neden dönüp kendine bakmaz? Kendisi de aslında bir o kadar tehlikeli bir işe kollarını sıvamıyor mudur? Çocuğunun geleceği için çalışması gerektiğini bu sebeple onu oyalayacak yegane şeyi elinde tutmak için onu aklayıp paklıyor mudur? Çocuğunun geleceğini sadece maddiyatla inşa etmeye çalışanlar maneviyatının enkazı için de çalışıyor demektir. Maneviyatı yıkılmış bir çocuk için takım elbiseli hayaller kurmak ne derece akli bir iştir? Çocukların hayal dünyasını süsleyen dizi-filmlerin, müptelası oldukları bilgisayar oyunlarının sizden daha çok otorite sahibi olması… Bilmem ki daha ne ile ifade edebilirim bu kaosu.
Diyebilecek tek manidar cümlem var hafızamda ;
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın."
Bakara-195
Kaynak