Nedir Bu Telekinezi?
Telekinezi Yunanca bir kelime olup Tele (uzak-uzaktan) Kinesis (kontrol etmek-nazarda bulunmak) anlamlarına gelir ve ikisinin birleşimi ile Telekinesis yani uzaktan kontrol etmek anlamlarını taşır.Tabiiki bizim Türkçe’mizde ise Telekinezi olarak adlandırılmıştır.

Aslında eski çağlardan beridir Adem oğlu bu özelliği sır olarak saklayarak yaşamış ve kimi inançlara göre Cadı-Wicca veya büyücü yada ermişlik-hasta ruhlu vesaire olumlu olumsuz hitaplar ile anılmışlardır. Taki 18. yüzyılda Fransada yaşamış Alman fizikçi Franz Mesmer veya aynı dönemlerde yaşamış olan Rus asıllı Nina Kulagina, 1877’de Kentucky’de doğan ABD’li ünlü medyum Edgar Cayce,Nostradamus gibi kişilerin bu türden fikirleri ve tezleri bilimsel olarak ta çökertene kadar. Bunların içinde en anlamlısı ve bakış açımızı biraz daha genişletecek olan kişi Franz Mesmer’dir. Mesmerin savunduğu ‘ Bütün canlı ve cansız varlıklar arasında gerçekleşen doğal bir enerji transferi vardır ” teorisi yeni bir akımı meydana getirmiştir. Hatta bunu kanıtlaması için 16. Kral Louis Franz’ı davet etmiş ve Mesmer herkesin gözü önünde kör olan bir kadına enerji transferi yaparak görmesini sağlamıştır.Bu sebeplerden dolayı nesne manyetizması olarakta bilinen enerji bu günlerin yaygın olarak kullanılan bioenerji yada manyetik enerji ile iyileştirme adlarıyla dahada kendini göstermiş oldu. Peki şimdi diyebilirsiniz bunun Telekinezi ile alakası varmı? diye. Cevap evet var hem de Telekineziyi en fazla var eden aslında bu manyetik enerji olmuştur ve olmaya devam ediyor.
Mesmer’in bu çalışmalarından örnekle bizlerde kendi enerjilerimizi nesnelere aktarabiliriz.Şimdi enerjinizi bir nesneye mesela kaşık bozuk para yada benzeri nesnelere transfer ettiğinizi düşünün (ki bilimsel olarak bu enerjinin varlığı kesinleşmiştir) ve gerçek anlamda o nesne veya nesneler üzerinde belirli bir yoğunlaşma yaşanınca haliyle nesnenin hareketlenmesi veya havalanması yada bükülmesi gayet normal olur ki işte yukarıda sözünü ettiğim Mermerizm mantığı ile Telekinezi böyle oluşur.


ÖRNEĞİN: İlk çalışma halimizi alalım. Bir kaç rahat nefes alıp kendimizi rahatlattıktan sonra önümüzdeki masa yada düz bir zemine küçük bir kağıt parçası yada tam silindir şeklinde kalem vb koyalım. Şimdi önünüzde durak o kağıda yada nesneye sürekli bakın. Ne hissediyorsunuz? O nesnenin titreşimlerini hissediyormusunuz? Hayır mı? Öyle ise o nesneye dokunun ve gözlerinizi kapayın.Size hissettirdiği hisleri düşünün ve gözlerinizi açıp nesneyi eski yerine bırakın. Şimdi bakmaya devam edin.Hımm sanırım birşeyler hissetmeye başladınız değilmi? O eski hisleri geri getirdiniz çünkü. İşte bu halde odaklanıp bekleyin taki nesne ile BİR olana kadar.Aynı kolun, elin, gözün müş gibi hissedene kadar.Tamam hazırım dediğinizde 3.gözünüz ile yada iç sesinizle nesneye hareket et komutu verin yada sanki nesne sizmişsiniz ve hareket etmek istiyormuşsunuz gibi imaje ederek devam edin.Bir süre sonra (ki bu taktik ile başarı oranı yüksektir) nesne titremeye başlayacak ve o anda odaklanmayı bozmadan düşünmeye devam ederseniz bu iş olacaktır merak etmeyin.

Şimdi bana haklı olarak sorabilirsiniz.Peki telekinezi yaparken ne düşünmeliyim yada ne hissetmeliyim ki bu transfer halini alayım?

Şöyle söylemeliyim ki bilinç altımızda ‘manyetik uyku hali‘ diye adlandırılan bir bölüm gizlidir.Yani uyku ile uyanıklık arasında gelişen yarı uyanık halde etrafında gerçekleşen olaylardan kendini soyutlama halidir.Birçok ünlü medyumlar Edgar Cayce – Nostradamus gibi,hepsi bu hali yakaladıklarında transa geçip kehanetlerini veya telepatilerini yada telekinezilerini meydana getirmişlerdir.
Psişik güçlerinize ulaşmanın anahtarı işte bu yarı uyanık hali yakalamak ile mümkündür.
Hergün en az 10 dakika bile olsa meditasyonlar ile kafanızı rahat bırakarak hem daha sağlıklı hemde Psişik güçlerinizin arttığı halleri yakalayabilirsiniz.
Kaynak : http://www.cillob.com/telekinezi-yada-psikokinezi-beyin-gucu/