Dünyada teknoloji ve tıp alanındaki gelişmeler doğrultusunda yaş ortalaması günden güne artmaktadır. Bundan dolayı spora olan ihtiyaç daha bir önem kazanıyor. Daha önceki yazılarımızda sporun değerinden bahsetmiştik. Peki, ülkemizde spora ne kadar önem veriliyor? Sporun gelişmesi için neler yapıldı ve neler yapılacak? İşte, istatistiklerle beraber ülkemizin spora verdiği önem.

Beden eğitiminin varlığı insanlık tarihine kadar uzanıyor. İnsanlar, yiyecek, içecek, giyecek bulabilmek için; koşmuşlar, tırmanmışlar, atış yapmayı öğrenmişler. Tabii ki günümüzde beden eğitimi ve sporun amacı bu değil. Fiziksel gelişimle beraber zihinsel ve sosyal gelişim de sağlanmaktadır. Ayrıca, beden eğitimi ve spor yaşam kalitesini arttıran bir unsurdur. Böylelikle fiziksel aktiviteler, sağlık, boş zamanı değerlendirme, performans, kendine güven, kişiler arası ilişkiler ve aktif yaşam tarzı alışkanlıklarının kazandırılması amacıyla yapılmaktadır. Bu nedenledir ki, beden eğitimi ve spor tüm dünyada önemsenmiş ve okul programlarında yerini almıştır.
Türkiye’de Son Verilerle Durum

Spora ihtiyaç gösteren grupların spor yapabilmesi için formal olarak öncelikle spor kulüpleri ile okullarda olabilmektedir. Ancak Türkiye’de spor kulübü sayısı, 1999 verilerine göre 5988’dir. Bunun 4828’i futbol branşında, 1160’ı ise diğer spor branşlarında faaliyet göstermektedir. Öte yandan 62 milyon insanımıza düşen spor kulübü oranı 10.455’dir.Yani, ülkemizde her 10.455 kişiye bir spor kulübü düşmekte, futbol branşı baz alındığında ise ülkemizde her 12.967 kişiye bir futbol spor kulübü düşmektedir. Seksen ilimizin nüfuslarının spor kulüplerine oranlandığında, Uşak ilimizde 3874 kişiye bir spor kulübü düşerken, Ankara’da 14.004 kişiye, İstanbul’da ise 14.474 kişiye bir spor kulübü düşmektedir. Böylece, Ankara, İstanbul gibi büyük illerimiz Türkiye ortalamasının(10.455) altında kalmaktadır. Ülkemizde nüfusa göre spor kulübü başına düşen en fazla insan sayısı ise Kilis ilimizde bulunmaktadır (36.681). Yine özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi illerimizden Kahramanmaraş, Mardin, Şırnak, Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerimizde de kulüp başına düşen insan sayısı oranları açısından iyi durumda değillerdir. Oysa, bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi, ülkemizin spor politikasında da sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil ederken, spor alanında gelişmiş ülkeler bu politikalarını büyük ölçüde gerçekleştirebilmişlerdir. Örneğin, Almanya’da her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken(21 milyon kişi) 12 milyon kişi de spor kulüpleri dışında spor yapmaktadır ve bu ülkede spor örgütlerinin başarı kriteri sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır. Bu ülkelerde spor yapan insanların oranı genel nüfusun yarısına kadar ulaşırken, ülkemizde bu oran % 1-2 kadardır.

Türkiye’de Sporcu Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı
Mevcut spor federasyonlarının lisanslı sporcu sayısı 122.939’dur. Nüfusa göre sporcu oranı 509 iken bu oran futbol branşında 148’dir. G.S.G.M. ve Futbol Federasyonuna kayıtlı toplam lisanslı sporcu sayısı 544.572’dir.Türkiye nüfusuna göre oranı ise 115’dir. Bu orana göre ülkemizde her 115 kişiden biri spor yapmaktadır. Nüfus başına düşen sporcu oranı en iyi durumdaki ilimiz Yalova’dır (37).İkinci olarak Kırklareli gelmektedir(55). Sayısal açıdan en kötü durumda olan illerimiz ise Diyarbakır(375) ve Şırnak (383) gözükmektedir. Bu arada İzmir ili nüfusu başına düşen sporcu sayısı 99, İstanbul ilinde 107, Ankara ilinde ise 153’tür.Bu verilere göre Ankara ilimiz Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır.
Türkiye’deki Spor Eğitimcisi Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı
1999 verilerine göre ülkemizde toplam 37 spor branşında 13.976 antrenör görev yapmaktadır. Bu sayı, ülkemizde toplam sporcu sayısına göre oranlandığında her 9 sporcuya bir antrenör, toplam nüfusa oranlandığında ise 4436 vatandaşımıza bir antrenör düşerken, G.S.G.M. tarafından her ilde açılan çocuk ve gençlerimize yönelik spor okullarında ise 40 öğrenciye bir spor eğiticisi düşmektedir. Bu oran özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde yer alan illerimizde daha da yükselmektedir. Örneğin; Batman’da 105 spor okulu öğrencisine bir spor eğitimcisi düşerken Bitlis’te 66, Adıyaman’da 65 spor okulu öğrencisine bir eğitici düşmektedir. Bu oran spor eğitiminde istenilen ve arzulanan bir spor ortamı için uygun olmamaktadır. Spor eğitimi vererek toplumun spor eğiticisi ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan üniversitelerimize bağlı beden eğitimi ve spor yüksek okulları ile bölümlerinde verilen eğitim, kalite açısından pek iç açıcı görülmemektedir. 1999 yılı itibarıyla 47 üniversitemizde yaklaşık 17.331 öğrenci spor eğitimi görmekte olup yaklaşık 362 öğretim elemanı da bu öğretim kurumlarında görev yapmaktadır. Bunların 130’u öğretim üyesidir (Yrd.Doç. , Doç. ve Prof.). Bu verilere göre, yaklaşık 48 öğrenciye bir öğretim elemanı 135 öğrenciye de bir öğretim üyesi düşmektedir. Bu oran, özellikle çoğu öğretim elemanının Ankara, İstanbul ve diğer büyük şehirlerimizdeki okullarda görev yaptığı gerçeği dikkate alındığında oldukça olumsuz bir spor eğitiminin varlığından söz edebiliriz.

Türkiye’deki Spor Tesislerinin Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı
1997 verilerine göre ülkemizde toplam 7972 spor tesisi, 64 adet de il hizmet binası bulunmaktadır. Spor tesislerinin illere göre dağılımları ile illerdeki sporcu sayılarına göre oranlarına bakıldığında, İstanbul toplam nüfusunun(9.061.096) 56 tesise göre oranı 161.800, lisanslı sporcu sayısına (85.025) göre oranı 1518 olarak belirlenmiştir. Adıyaman ilimizde ise toplam nüfus(684.339), 30 tesise göre oranı 22.811, lisanslı sporcu sayısına göre (2114) 71 olarak belirlenmiştir. Bu oranlara bakıldığında Türkiye’de spor yapılan yerler olan spor tesislerinin dağılımlarının oldukça yetersiz ve dengesiz olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, bu oranlara göre İstanbul’da toplam nüfusun ancak % 9’u, spor yapma olanağı bulurken,Ankara nüfusunun % 6’sı, Adıyaman nüfusunun % 3’ü, Diyarbakır nüfusunun ise % 2’si spor yapma olanağı bulabilmektedir (11).Tabii ki bu sonuçlar, spor tesisleri amaca uygun işletilebildiğinde söz konusu olabilecektir.

Ülkemizde spor yapan nüfusun bu kadar düşük olmasının sebebi, sporu tabana yaymak yerine uluslar arası, olimpiyat organizasyonlardaki başarıya dönük olan politikalardır. Sporu tabana yaymak için uzun vadeli planlar yapmak gerekir. Bu noktada, Türkiye’de sporun sevk ve idaresinden sorumlu olan G.S.G.M. ile spor federasyonlarına büyük görevler düşmektedir. Ayrıca yine Türkiye’de sporun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli etkileri ve katkıları olan kulüpler ile üniversitelerin spor eğitimi veren kurumları ve başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın önemli görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de sporun geliştirilerek yaygınlaştırılması konusu ve uygulamasında kurum ve kuruluşları ile belediyelere de görev düşmektedir. Bunun yanında spor eğiticisi açığı kapatılmalı ve kaliteli yetiştirilmelidirler. Spora ayrılan bütçe arttırılmalıdır. Basında ve yayında spor eğitiminin önemi hakkında bilgiler verilmelidir.

KAYNAKÇA
https://www.wikiwand.com/tr/T%C3%BCrkiye%27de_spor
http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/147/sunay.htm