Tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen İlker Başbuğ tutuklandı.
“Terör örgütü yöneticisi olmak ve darbeye teşebbüs" suçlamasıyla mahkemeye sevk edilen emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tutuklandı.
"İnternet Andıcı" soruşturması kapsamında bugün Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde ifade veren İlker Başbuğ, tutuklaması talebiyle sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı.
İlker Başbuğ, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan sağlık kontrolünün ardından Silivri Cezaevi'ne sevk edildi.
Başbuğ, 7 saat süren savcılık sorgusunun ardından, TCK’nın 314/1. maddesi gereğince "örgüt yöneticiliği" ve 312/1. maddesi gereğince de "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Başbuğ’un çıkışında geniş güvenlik önlemleri alındı. Başbuğ’u götüren araca emniyete ait iki araç eskortluk yaptı. Adliyeden çıkarılan Başbuğ, gazetecilerin soruları üzerine şunları söyledi; “T.C’nin 26. Genelkurmay Başkanı ‘terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklanmıştır. Takdir yüce Türk milletinindir"
'Trajikomik bir durum'
Mahkemedeki ifadesinde suçlamaları reddettiği öğrenilen İlker Başbuğ’un, “Bu suçla itham edilen ki TC devletinin 26. Genelkurmay Başkanıdır. Bunu tarihe not olarak düşmekte yarar görüyorum. Ben Genelkurmay Başkanı olarak TSK’nın komutanıyım ki bu TSK dünyanın en güçlü ordularından biridir. Böyle bir orduya komutanlık eden bir kişinin silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ile suçlanması gerçekten trajikomik diyebiliriz" dediği öğrenildi.
'Çok üzücü, anlaşılması zor'
Genelkurmay Başkanı olarak atamasının şu anki siyasi iktidar tarafından yapıldığına dikkat çeken Başbuğ’un, “Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu üyesi olarak bu hükümetin bakanları ile birlikte çalıştık. Bu dönemler içerisinde benim silahlı terör örgütü kurma ve yönetmem tespit edilememiştir ki bu üzerinde durulması gereken bir noktadır. Ben 30 Ağustos 2010 yılında emekli olduktan 1,5 yıl sonra böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldım. Çok üzücü anlaşılması zor. Benim faaliyetlerimi aktif görevim esnasında yaptığım iddia ediliyor ki, bu faaliyetlerim o zaman da devletin yetkili makamlarınca anlaşılmamışsa bunu da anlamak mümkün değildir.
'Onuruyla görev vermiş birisi için çok ağır bir iddia'
Netice olarak böyle bir iddiayı duymak, silahlı kuvvetlere, ülkeye, devlete şerefiyle onuruyla görev vermiş birisi için çok ağır bir iddia. Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile benim için en ağır cezadır. Bundan sonra ne ceza verilirse beni daha fazla üzmez. Benim görevim esnasında böyle bir şey varsa gereken yapılmalıydı. Bu kanaate nasıl ulaşılmıştır, basın açıklamalarımdan, internet andıcı konusu başlığı altında internet sitelerinde çıkan yazılar, bir iki haber ile Genelkurmay itham edilmektedir" diye konuştuğu belirtildi.
'Siteleri ben kapattırdım, andıç bana arz edilmedi'
Mahkemede ifade veren İlker Başbuğ, İnternet Andıcı davasına konu olan sitelerle ilgili haberlerin ardından araştırma yaptırdığını söylediği öğrenildi. Başbuğ’un sitelerle ilgili, “İlk inceleme sonucunda, şekil ve teknik açısından bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde bu siteleri kapattırdım. Aslanda bana teşekkür edilmesi gerekir ki ben bu siteleri kapattıran kişiyim. Bu andıç bana arz edilmedi, arz edilmiş olsa muhakkak üzerinde imzam ya da parafım olurdu. Bu andıcın üzerinde komutanın imzası ya da parafını gördüm diyen bir kişi dahi yoktur. Bu durumda devletin aslında bana teşekkür etmesi gerekirken bugün bu konu ile suçlanmam tarihin acı bir cilvesidir.“ diye ifade verdiği belirtildi.
'Arz edilse imza olur'
İlker Başbuğ, sorulan bir soru üzerine “2. Başkan tarafından sayın komutana arz diye sunulan bir belge normal şartlarda bana arz edilmesi gerekir. Ancak kesinlikle arz edilmedi. Arz edilmiş olsa bir imza, bir paraf mutlaka konulurdu. Bu andıç, 2. başkan tarafından 1 Nisan 2009 tarihinde paraflanmıştır. İddialara göre bu andıcın bana 14 Nisan 2009 tarihinde arz edildiği iddia ediliyor. Ancak bu andıcın 2 Nisan 2009 tarihinde karargah içinde işleme girdiğini de görüyoruz" dediği belirtildi.
Avukat Sezer: 'Yüce Divan'da yargılansın'
Mahkemede söz alan avukat İlkay Sezer ise müvekkiline yönelik suçlamaları reddetti. Özel yetkili mahkemenin dosyaya bakamayacağını belirten avukat Sezer, “Anayasa’da 148. madde değişikliği ile yargılamanın Yüce Divan’da yapılması ve dosyanın bu hali ile derhal oraya gönderilmesi gerektiği kanaatindeyiz" diye konuştu.
Savcı 'kağıt parçası' ve 'boru' açıklamalarını sordu
Öte yandan savcılık sorgusunda İlker Başbuğ’a ‘kağıt parçası’ ve ‘boru’ açıklamalarının sorulduğu öğrenildi. Başbuğ’a savcı Kansız’ın, "Düzenlediğiniz basın toplantısında soruşturmaya ve davaya konu olan olaylarla ilgili, ‘kağıt parçası’ ve ‘boru’ kelimelerini içeren bazı açıklamalar yaptınız. Bu açıklamalardaki amacınız nedir?" şeklinde soru yönelttiği belirtildi. Başbuğ’un bu soruya karşılık, “Ben Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkanıydım. Bu açıklamalarım iyi niyetli açıklamalardır. Başka bir niyet yoktur. Komutan olarak TSK'ya moral vermek niyetinde yapılmış açıklamadır" dediği ifade edildi.
Kaynak:
Sol haber Portalı