Bildiğiniz üzere kitap ve sinema sektöründe bir çok uyarlamalar olup gerek kitaplar filmlere uyarlanırken gerekse filmler kitaplara uyarlanmaktadır.
Bu uyarlanmalar bazı kesimler tarafından çeşitli eleştirilere maruz kalmaktadır.
Ancak her iki türde de toplumun tamamını memnun etmek pek mümkün değildir. Kitabını çok severek okuduğumuz hikaye filme uyarlandığında kişi üzerinde hayal kırıklıkları yaratabilmektedir çünkü kitaplar okuyucunun hayal gücü ve toplumsal yaşamının birer ürünü olarak karakter analizleri mekan tasvirleri ile gerçekleşir ancak filmler daha kısıtlıdırlar ve sadece yönetmenin sana diretmek istediği gözünde canlandırmanı istediği karakteri verir buda kimi zaman hayal kırıklığına neden olur. Okuyucu o kendi hayalindeki karakteri filmde görmek isteyebilir ve bu hissi beyazperde de hissetmeye bilir buda izleyici üzerinde sıkılma filme konsantre olamama gibi sorunlar yaratır. Ayrıca beyaz perdenin bir diğer dezavantajı ise zaman kısıtlaması bulunduğu için filme aktarımlarda kayıplara neden olmaktadır. Yazarın kitabı yazarken yapmış olduğu uzun uzadıya karakter analizlerine mekan tasvirleri hatta olayların giriş gelişme sonuç yani bir nevi kitabın omurgasını oluşturan öğelerinde bile kayıplara neden olmaktadır. Tabi bunlar kitapların sinemaya uyarlanmasındaki aksaklıklar bir diğer olası durum ise filmlerin kitaplara uyarlanmasındaki aksaklıklar. Günümüzde bir çok film beyazperdede büyük hayran kitleleri tarafından tutulup benimsenmesinden dolayı yazar izleyici kitlesini daha da kazanma amaçlı sinema filmlerini kitaplara uyarlanmasını sağlamaktadır ve burada amaç çoğunlukla ek gelir etmenin yanında filmde yer veremediği detayları kitaptan uzun bir şekilde aktararak kişileri takipçi kitlesine çevirmek ve olası bir filmin ikincisinin çekilmesi durumda ikinci film için hazır bir kitle oluşturmaktır. Nasıl kitaplardan filmlere uyarlamalar bazı kesimlerin hoşuna gitmiyorsa aynı durum filmlerden kitaplara çevrilen hikayelerde de mümkündür. İnsanların sinemalarda kısıtlı bir süreleri olduğundan yönetmen filmde hikayenin en can alıcı sürükleyici noktalarına yer verir kişi analizleri olayların detaylarına pek girmezler sinemada amaç kısa sürede kişilerin dikkatini çekip odak noktası olmaktadır işte bu yüzden filmler sinemaya uyarlanırken daha akıcı ve sürükleyici olabilmektedir. Kişi önce filmi izlediğinde akıcı aksiyon ve can alıcı noktaları daha rahat yakalayıp adapte olurken kitapta iyi bir okuyucu değil ise ayrıntılar ve detaylar içinde çıkmaza hikaye yitip gidebilir. Sinemanın bir avantajı ise daha fazla duyu organına hitap etmektedir. Böylece kişinin aynı anda daha fazla duyu organına hitap ederek konuya adapte olmasının sağlar.
Yani işin özü her iki durumda bazen uyumsuzluk gösterip bazı kesimler tarafından tutmaya bilir.
Sonuç olarak her izleyici iyi bir okuyucu , her okuyucuda iyi bir izleyici olamaya bilir.