Merhabalar, bu aralar işler, güçler oldukça yoğun. Yazı yazmaya fırsat bulamıyordum ve kaçamak yapıp bulabildim hele şükür. Aslında akşamları genellikle boşum ama yorgunluk ve üşengeçlik birleşince çok kötü oluyor. Bugün sizlere, “Neden blog yazıyorum?” sorusunu kendime hem sorup hem de cevabını vereceğim. Hemen ekleme yapayım. Yazıyı bitiriyordum, tam noktayı(.)yı koyuyordum aklıma şu geldi. “Şimdi bunlar, Berat gif koymuyor artık diyorlardır” dedim. Ve hemen ekleme yapayim :) Eğer ki tespih çekiyorsanız beni hatırlarsınız :)



Neredeyse her blogta böyle başlıklı içerikler görüyorsunuzdur. Ben ilk defa bir blogumda böyle başlıklı bir yazı yazma girişiminde bulunuyorum. Bu yazı da neden yazdığımı, neden buradayım her şeyi anlatacağım.

Asıl konumuza girmeden önce şunlara değinelim, geçenler de bahsetmiştim. Blogaps diye uyguluma vardı. Safa Paksu ile konuşmuştuk daha doğru tweetleşmiştik. Onun ardından Blogaps Çaylak çıktı ve orada benim de blogum yer alıyor :) Blogumun yer almasını hakikaten çok sevindim :) Uygulamayı indirmek için buraya tıklamanız yeterlidir.

Bu arada bundan da bahsedeyim. Blogum için yeni bir arayüz tasarlıyorum. Yeni bir temaya geçmenin zamanın geldi diye düşünüyorum. O temayı biraz daha özellik ekleyeceğim ve daha kullanışlı hale gelecek. Aklımda değişik ve güzel fikirler var :)

Kendime “Ben neden blog yazıyorum ki?” sorusunu sorduğum zaman hemen vereceğim cevap şu olur. Günlük yazıyorum. Günlük kelimesini açalım biraz. Hani küçükken bize günlük tutun derlerdi ya işte ben onu internet ortamında sağlıyorum. Kişisel günlüğüm. Şuan bu yazıyı yazdığım zaman yaşım 16, yaşım 40-50-60 (eğer ki yaşarsak) olduğu zaman günlüğümü açıp sayfaları karıştıracağım. Sayfalar dedim ya defter sayfaları aklınıza gelmesin. 40-50-60 yaşında geldiğim zamana kadar yazmış olduğum yazıları teker teker, mutlu mutlu, hevesli hevesli okuyacağım. Eğer deftere yazsam bir yer de unuturum ya da kaybederim. Tüm yazılarım uçar gider. Ama kendime ait blogumda, kişisel blogumda böyle bir olay söz konusu bile değil. Ömür boyu saklı kalacak. Yaş ilerledikçe de sayfaları geri alacağım, ilk sayfalara açacağım ve ne yazmışım, o zamanlar ne yapıyormuşum onları göreceğim. O yüzden de yazıya girmeden ve yazı sonlarında aklıma gelen bir şey olursa ya da uğraştığım, yaptığım bir şey olursa onları ekliyorum ki ilerleyen zamanlarda okuduğum da “Aa bak o zaman onu yapmıştım” deyip o anı hatırlamak.
Eğer dikkat ettiyseniz blogumda hüzünlü, kötü olayları anlatmıyorum. Her zaman iyi ve güzel olayları anlatayım ki okuduğum zaman üzülmek yerine mutlu olayım. Tek amacım bu diyebilirim. Bu yüzden blog yazmayı seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim.

Küçükken yani 9-10 yaşlarında evde hep tek büyüdüm, 2 abim olmasına rağmen. Çünkü o yaşlar da onlar üniversiteye ben de ilk okula gidiyordum. Evde tek büyüdüm. Düşünme zamanım o zamanlar değil ama o zamanlardan beri ne yaparsam mutlu olurum, canımın sıkılmasını yok ederim diye düşünüyordum. Genellikle bir şeyler bulup, vakit öldürmeyi de beceriyordum zaman zaman. Bilgisayara olan merakım başlayınca ve gün geçtikçe de ilerledikçe, kendimi blog dünyasında buldum. İyi ki de bulmuşum. Çünkü blog sayesinde yeni dostlar edindim, çevre edindim, yeni şeyler öğrendim. (Kiminle arkadaş edindin diye soracak olursanız buyrun link hemen burası.)

Bu yazımızın da böylelikle sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir sonraki yazı da görüşmek üzere. Bu arada eğer Kurban Bayramı için yazı yazamazsam şimdiden Kurban Bayrmaınız Mübarek Olsun. :)


Kaynak : http://www.512mb.org/ben-neden-blog-yaziyorum-ki.html