Haliyle hayatımız suçlamalar üzerine kurulu bir düzene döner.. Velhasıl sonucunda gelsin mutsuzluklar, depresyonlar, bunalımlar...
Anagelin Dilini Öğren Mutluluğu Yakala
Bir kadının nasıl bükçe dili varsa iki kadının bir araya geldiği ortamda diller çakışır. Dili eğip büken iki kadının geçinmesi oldukça zordur. Hele ki bu iki kadından biri damat annesi, diğeri damadın eşiyse.. İşte bu noktada tüm dilleri unutun. Çünkü yeni bir dil doğdu. “Anagelin dili… Yani Gelin kaynana dili…
Öncelikle bir düşünün. Öz anneniz sizden bir şey istediğinde ne anladığınızı, kayınvalideniz bir şey istediğinde ne anladığınızı bir gözden geçirin. Anneniz “neden geciktin” diye sorduğunda altında bir sebep aranmazken, Kayınvalideniz “neden geciktin” diye sorduğunda “sizi hor görüp oğluna şikayet edecekmiş” anlamını çıkarırsınız. İşte bu nedenle anagelin dilini sizler için hazırladık.
Kadınlar konuştukları vakit imalı konuştukları için, karşısında ki kişilerinde öyle konuştuklarını düşünür. Hele ki karşısında ki eşinin annesiyse..
AnaGelin Dili
Gerçekten kalben fitne dolu kayınvalideler müstesna.
Emin olun her anne muhakkak ki iyiliğinizi düşünüyordur. Siz her söylenen lafın altını beyninizde doldurduğunuz için, hiç bir iyi laf söylemediğini düşünürsünüz. Çünkü ilk izleniminiz kötüye yönelikti.
Kayınvalidenizi kendi annenizmiş gibi görmeye çalıştığınızda sorarsınız “nasıl olmuş kıyafetim” alacağınız cevap “fena olmamış” dır. Sizde bu cevaptan “size hiç bir şeyi yakıştırmadığını, her şeyi bırakın oğlunu sizinle paylaşamadığına kadar mana çıkarabilirsiniz. Halbuki esas anlaşılması gereken şey “fena olmamış” lafının ne amaçla kullanıldığıdır.
Çünkü bazı insanlar güzel olmuş, harika, müthiş olmuş sözlerini “fena olmamış” kelimesiyle yorumlar. Biz kadınlarsa bunu “güzel olmamış” olarak algılarız. Aslında bükçe diliyle konuşan bizler, kayınvalidelerimizinde öyle konuştuğunu düşünürüz. Bu tamamen yanlıştır.
İlla ki arada oğlunu kıskanan kaynanalar çıkacaktır. Ancak hepsinin de ortak olduğu bir durum vardır ki, O da “oğlum iyiyse bende iyiyim” düşüncesine sahip olmalarıdır. Böyle bir düşünceye sahip olan anneler neden gelinlerin kötülüğünü istesin ? Gelin kötü olduğunda oğlu da üzülmeyecek mi? Oğlu üzüldüğünde anneler üzülmeyecek mi? Emin olun bu kadarını düşünüyorlar.
Anneniz “bugün neden evi süpürmedin” diye sormuştur mutlaka. Altında hiç bir anlam çıkarmadınız değil mi ? Annemdir iş yapmadım diye kızıyordur yine, demişsinizdir..
Peki kayınvalideniz “bugün neden evi süpürmedin” diye sorduğunda da “Annemdir iş yapmadım diye kızıyordur yine” anlamını çıkarabildiniz mi? Ne yazık ki hayır. Çıkardığınız şey “hiç bir işe yaradığın yok zaten, seni neden aldık ki, bir evi bile süpür mü yorsun” anlamıdır… Halbuki ortada aynı öz annenizin yüklediği anlam gibi sorulmuş bir soru var…
Hayatı kolaylaştıracak metotlardan biri gelinler için ; “Eşimin annesi benim canımdır” kayınvalideler için; “Oğlumun eşi benim kızımdır, yavrumdur” şiarıyla hareket etmektir.
Aslında gelin kaynana kavgalarının başı gelinlerden kaynaklanmaktadır. Çünkü yeni bir aileye alışmaya çalışan genç kızlar, bakışlardan sözlerden nem kapıp, tavırlarını sürdürmekteler. Hal böyle olunca kimi kayınvalideler de aynı tavrı almaya başlıyorlar. Bunun neticesinde isteseler dahi buzları eritemeyen “Kahrıana” “Kahrıgelin” yaşamı ortaya çıkmaktadır.
Hayatın ipi sizin elinizde. Ne verirseniz onu kat be kat fazlasıyla alırsınız. Merhameti bol olan kaynanalar, merhameti bol gelinler görmek ister… Sevgiye aç olan gelinler, sevgi yüklü kaynanalar görmek ister. Karşınızdakinin ne istediğini anlayabilecek yeteneğe sahipseniz, hiç bir zaman sorun yaşamazsınız. Bir kerecik olsun iyilikle yaklaşın bakalım. Bir kerecik olsun ne diyorsa yapın. Sevgiyle bakın, sevgiyi bulun.. İşte o zaman buzların eridiği sıcak ilişkilere adım atmış olacaksınız…
Hayatın çilesi “O neden yapmıyor, ben neden yapayım” sorusuyla başlar, “Bu kezde önce ben yapayım” hoşgörüsüyle sona erer…
