Mert Gündöndü; bir kaç yıl öncesine kadar sağlıklı her insan gibi istediğini yapabiliyordu…Çanakkale 18 Mart üniversitesinde tarih bölümünde okuyor ve amatör olarak tiyatro ile uğraşıyordu. İkinci öğretimde okumasına rağmen düzensiz bir hayatı yoktu. Hastalığın ilk belirtileri 2012 yılı başlarında okul arkadaşları ile paylaştığı evlerinde görülmeye başladı. Okula gidiş gelişte zorlanmaya ve genel olarak halsizlik yaşamaya başladı. Bir çok seferinde okula vücudundaki tüm kemikler ağrıyarak gitmek zorunda kalıyordu. Bu durum çekilmez bir hale gelmeye başladığında doktorları ziyaret etmeye başladı. Hastalığı ile ilgili net bir tanı konulması çok uzun sürmedi.

Mert bu süreçte Lösemi ile tanışmasını şu sözlerle özetliyor;

“Ben Lösemi’ye yakalanmadım Lösemi bana yakalandı“

Hematolojinin kan hastalıklarını inceleyen bir bilim dalı olduğunu bildiğim için şüphelenmeye başlamıştım. Ama ailem sevdiklerim için güçlü durmak zorundaydım. Daha sonra kemik iliği biyopsisi yapılması amacıyla Gata’ya gittik. Oradaki araştırmalar sonucunda doktorum yanıma geldi ve lösemisin dedi.Kafamı salladım ve anneme dönerek “Ben Lösemi’ye yakalanmadım Lösemi bana yakalandı” dedim.

Hastalığı öğrendikten sonra bugüne kadar ki olan süreçte neler yaşadın?

Öncelikle bu anlatacaklarım lösemiye yakalananların gözünü korkutmasın çünkü her kişinin hastalığının ilerleyişi farklıdır. Ben %80 oranında kötü hücre dolu olarak hastaneye yattım ve kırmızı kanım 4.5 idi. Olması gerekenden 3 kat daha az demek. Tedavi olma şansım olmasa o andan itibaren ömrüm 1 yada 2 aydı. Hastaneye yatar yatmaz kısa bir zaman içerisinde yoğun bir kemoterapi sürecine gidildi. 7 gün 24 saatlik bir kür kemoterapi aldım. Bu kemoterapi çok ağırdı ve amacı iyi kötü bütün hücreleri öldürmekti. Dolayısı ile kısa zaman içerisinde çok ağır enfeksiyonlar geçirdim. 40/41 derece ateş (1 saatte bir tekrarlayacak şekilde) günde 10-15 kez ishal, kemik ağrıları, üstüne akciğer mantar enfeksiyonu eklenince nefessiz kalmak beni en çok zorlayan şeyler olmuştu. Bu süreçte ilk tedavi başarılı olmayınca tekrar aynı kür yoğun bir şekilde uygulandı ve bu sefer remisyon( kronik hastalığı olduğu bilinen kişilerde hastalık aktivitesinin bulunmadığı durumlar için kullanılan tıbbi bir terimdir. ) sağlanmıştı. Kötü hücreler genlerim dahil bütün vücudumdan temizlenmişti. 5 aylık pekiştirme tedavilerinin ardından taburcu olmuştum. Yaklaşık 17 ay dışarıda sağlıklı bir şekilde yaşadım. Daha sonrasında maalesef hastalığım geri geldi ve artık kemik iliği naklinin şart olduğunu öğrendik.

Tüm bu süreçte Mert’e ailesi,teyzeleri ve en yakın arkadaşları maddi ve manevi olarak hep destekte bulundular. Fakat artık somut olarak destek olma süreci bizlere düşüyor. Mert’in bu süreci atlatmasına destek olmak için toplamda 5 dakikalık bir işlemle kan örneği verebilirsin. Hatta vereceğin kan dünyanın belki de başka bir ucundaki ilik bekleyen bir hastanın mutluluğu olabilir.

Bu konuda daha detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.

http://www.kanver.org/sayfa/kan-hizmetleri/kok-hucre-bagisi/53

Ben Mert’i bana gelen bir mail ile tanıma şansına eriştim. Change.org dan gelen bir mail ile imza kampanyasına katıldım ve ertesi günü hiç düşünmeden gidip kan örneği verdim. Kan örneği vermeye uygun olmayan kişiler kampanyaya imza ile destek olabilir. İmza attıktan sonra paylaşımlarla başkalarının görmesini ve kan örneği vermesine sebep olabilir. Yaşama tutunmak için Mert’e ve dünyada bekleyen on binlerce insana umut olmak istemez misiniz?

Sana destek verenlerle ilgili, unutamadığın bir an var mı?

Bana destek olanlarla ilgili değil fakat benim destek olduklarımla ilgili bir kaç anım var; hastanede pekiştirme tedavilerim başladığı sıralarda diğer hastalarla dert ortağı ve kader arkadaşı olmuştum. Herkesin odasını tek tek gezer ve dertlerini dinlerdim. Hastaneye yattığımda ne kadar kötü durumda olduğumu ama daha sonra toparladığımı anlatırdım. Bazen sıkılmasınlar diye zorla yürüyüşe çıkartırdım onları. Köşe bir odada yatan 50-55 yaşlarında lösemi hastası bir ağabey vardı. Kendisi odadan çıkmaz ve kimseyle görüşmek istemezdi. Her gün kapısının önünden geçerken elimle selam verirdim. İlk başlarda beni pek umursamazdı ama sonraları serum takılı elini kaldırıp selam verir oldu. Gel zaman git zaman selam vermek amacı ile odasına girip oturdum ve muhabbet ettim. Tüm ısrarıma rağmen dışarı benimle hiç çıkmadı. Çoğu insana göre sert biri olan Mustafa ağabey ile kısmen arkadaş bile olabilmek büyük bir onurdu benim için.

Bir gün ben yine güçlü bir enfeksiyona yakalandım ve yatağa düştüm. Yaklaşık 1 hafta kimsenin yanına uğrayamadım… Enfeksiyonumun 3 . yada 4. gününde odamın kapısında tekerlekli sandalyesi ile eşiyle birlikte Mustafa ağabey belirdi. Hemşireler; Mert enfeksiyona yakalandı diyince apar topar kalkmış ve uzun zamandır yürümediği için tekerlekli sandalye ile odama gelmek istemiş. “Rollerimizi değiştirdik olmadı Mert” dedi bana. Merak etme ağabey geleceğim yakında yine dedim ve kalktı gitti… 4 gün sonra toparlanıp odasına gittiğimde maalesef yatağı boştu. Aslında ölmeden önce veda etmeye gelmiş bana…Mekanın cennet olsun Mustafa ağabey.

Şu anki gelinen son süreçte Mert’e sürekli dünya taraması yapılıyor ve uygun donör bulunmaya çalışılıyor. Bu donör dünyanın herhangi bir yerinde olabileceği gibi bu yazıyı okuyan siz de dünyanın her hangi bir yerinde ilik nakli bekleyen birisi için umut olabilirsiniz… Dünya ne kadar büyük ve aslında ne kadar küçük değil mi ?

Mert’in başlattığı bu kampanya sonrasında yaklaşık 1000 kişi ilik nakli için örnek kan vermiş. Mert bunu sadece kendisi için mi yapıyor sanıyorsunuz… Yanılıyorsunuz, onun mutluluğu her yeni donörün belki başka bir hastaya umut olması…

Türkiye’deki son resmi rakamlar elimize geçmemekle birlikte donör sayısı 100.000 civarında. 18-50 yaş arası her sağlıklı vatandaş donör olabiliyor… Bu sayı umarım bu yazıdan sonra ses getirir ve ivme kazanır. Donör olmanın sağlığınız açısından hiç bir riski yoktur. Detaylar için lütfen tıklayınız.
http://www.kanver.org/sayfa/kan-hizmetleri/kok-hucre-bagisi/53

Gelinen son süreçte Mert için uygun ilik nakli bulunmazsa 1 yada 2 yıllık bir ömrü kalmış olacak!

İlik nakli için uygun kişi bulunduğunda ve yüz yüze geldiğinizde ona ne söylemek istersin?

”Nasıl bir tepki vereceğimi tahmin bile edemiyorum.” Tepkisini görmek için kimler can atıyor ?

Bizim gezginlerden ricam konuya el atmaları. Nedeni Mert’in isteklerinde saklı hastalığını atlattıktan sonra yapmak istediği ilk şeye bakar mısınız ” İyi olmanın özgürlüğü ile ülkemi gezmek isterdim.” Tüm gezgin gruplarından ricam size en yakın merkeze gidip kan örneği vermeniz ve bu sevince ortak olmanız.

Lütfen Harita üzerinden bulunduğunuz bölgeye ait kök hücre bağışı noktası için tıklayınız.
http://www.kanver.org/KanHizmetleri/KokHucreBagisiNoktalari/

Lösemi Nedir?

Lösemi, damarlarımızda dolaşan kanın yapım yeri olan kemik iliğinin normal olmayan, kök hücrelerin doğurduğu blast isimli kötü hücrelerce istila edilerek kan yapımının duraklamasıdır. Çocuklarda en sık 2-5 yaşlarında görülmektedir. Tahminen Türkiye’de her yıl 1200-1500 yeni lösemi vakası ortaya çıkmaktadır.

Lösemi bulaşıcı bir hastalık mıdır?

Lösemi kesinlikle bulaşıcı değildir.

Lösemi hastalığının nedenleri nelerdir?

Tam olarak kanıtlanmış olmasa da genetik bozulmalara yol açan ve günlük hayatta karşılaştığımız kimyasal maddeler, gıdalardaki katkı maddeleri, kullanılan ilaçlar, radyasyonla karşılaşma öyküsü, zehirli gazlar suçlanan faktörler arasındadır.

Lösemi nasıl tedavi edilir?

Lösemi, tanı konulduktan sonra uzun süreli bir kemoterapi (ilaç tedavisi) ve sonrasında uzman doktorlarca uygun görülürse %5 oranındaki vakalarda kemik iliği nakli ile tedavi edilir.

Lösemi tedavisi ne kadar sürer?

Lösemi alt tiplerine göre değişiklik göstermekle birlikte hastalığın tedavisi ortalama 2-3 yıl kadar sürer.

Çocuğunuzu Lösemiden korumak için neler yapabilirsiniz?

Ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta, çocuklarının olabildiğince dengeli beslenmesini sağlamak, katkı maddesi içeren yiyeceklerden uzak tutmaktır. Kanserojen tüm gıdalar her türlü kanseri oluşturabilirler.

Kordon kanı saklamak ne kadara mal olur?

İlk alma nakliye ve dondurma işlemi dünya standartlarında 1000-1200 USD civarındadır. Daha sonra yılda 80-100 USD kira ücreti alınmaktadır. Bu konudaki geniş bilgileri KORDON BANKASI bölümümüzden alabilirsiniz.

Bağışçı olmak isteyen bir kişi hangi özelliklere sahip olmalıdır?

1-18-50 yaş aralığında olmalıdır.
2- Bilgilendirme ve onam formunu doldurmalıdır.
3- Sağlıklı bir kişi olmalıdır. (Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz hastalığı geçirmemiş olmak, kanser, HIV ( AIDS ) tanısı almamış olmak)

Kök Hücre Bağışı Süreci

1- Bağışçı olmayı kabul eden ve onam formunu dolduran bağışçı adayından 3 tüp toplamda 10-20 ml kan örneği alınır.
2- Alınan numunelerin bulaşıcı hastalıklar açısından serolojik testleri Türk Kızılayı tarafından yapılır.
3- Sonuçları negatif çıkan testler doku antijenlerinin belirlenebilmesi için Türk Kızılayı tarafından T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Doku Tiplendirme Laboratuvarına gönderilir.
4- Doku tiplendirmesi yapılan bağışçı artık Ulusal Kemik İliği Bankası’na kaydedilir.
5- Hasta bir kişi için yapılan ilk değerlendirmede istenen düzeyde uyumun olduğu (klinik uygunluk) bir bağışçı bulunursa Türk Kızılayı bağışçı adayına ulaşır. Bağışçının tekrar onayı istenir.
6- Bağışçı onay verirse tekrar serolojik testleri ve kan sayımı yapılır.
7- Bağışçı olmasına engel bulunmayan adayların ileri aşama doku tiplendirme testleri yapılır.
8- İleri doku tiplendirme testi uygun bulunan bağışçı ile iletişime geçilmesi, ulaşım, konaklama, refakat ve nakil sonrası sağlık hizmetleri T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecektir.

Not: Kan örneği verebileceğiniz size en yakın merkez için
http://www.kanver.org/KanHizmetleri/KokHucreBagisiNoktalari/

Destekleriniz ve paylaşımlarınız için şimdiden çok teşekkürler,