Röportaj yapmayalı uzun uzun zaman olmuş. Neyse bilindiği üzere bir önceki röportajımızı Emrah Kozan ile yapmıştık. O röportajdan Neredeyse 7 ay geçmiş -vay be oldu mu o kadar :) – ve yeni bir röportaj ile karşınıza çıkıyorum. Burayı fazla tutmayalım ve bir sonraki paragrafı okumaya geçelim.

Bu röportajımızı Unicrow ajansı ile yapacağız. Ajansta çalışan kişilerin hepsi ile değil 3 kişi ile yaptık. Bu kişiler : Halil İbrahim Nuroğlu, Yasin Yılmaz idi. Röportaj sonunda iletişim adreslerini de bırakırım, incelemek isteyen olursa inceleyebilirler.
Başlayalım… Ama önce kısaltmalara göz atalım.

Başlayalım… Ama önce kısaltmalara göz atalım.

Halil İbrahim Nuroğlu : HİN
Yasin Yılmaz : YY


Öncelikle 3 cümle ile sizleri tanıyalım.
HİN : Kütük Trabzon fakat aileme 89 yılında Üsküdar’da katıldım. 9 yıldır sektör içindeyim. Son 6 yılını profesyonel olarak nitelendirebilirim. Şu anda da Unicrow’da Arayüz tasarımcısı ve geliştiricisi olarak çalışıyorum.

YY : Trabzon doğumluyum ve Ktü Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunuyum. Şuan Unicrow da back-end developer olarak çalışmaktayım. Yaklaşık 1 yıldır da evliyim.

İnternette forum, sosyal medya vb. sitelerde üyelik alırken kullandığınız özel bir kullanıcı adı var mıdır ? Eğer varsa hikayesini paylaşır mısınız ?

HİN : Başlarda adım ve soyadımı özetleyen “hin” kelimesini kullanıyordum. Kısa olmasından dolayı benden önce başkalarının almasından bıktığım için değiştirme kararı aldım. Bu sefer de fazla uzağa gitmeden yine adım ve soyadımın ilk iki harflerinden yeni bir kullanıcı adı türettim. Tüm sosyal medyada “haibnu” kullanıcı adını kullanıyorum. Biraz ergen vari belki ama yapacak bir şey yok. Adım ve soyadımı kullanıyım derken hayat bitiyor (: Bir de “kurnaz” anlamına geldiğini düşünürsek “hin” kullanıcı adından vazgeçmiş olmamın doğru karar olduğunu düşünüyorum (:

YY : Evet, kullanıcı adı kullanabildiğim yerlerde genelde “iskorum”u kullanırım. Argo bir kelime gibi duruyor fakat lakinki öyle de değildir :) Köyümüzde bulunan bir çeşmenin (pınar) adıdır “iskorum”.
Rumca bir kelime, anlamını kesin olarak bilmiyorum fakat Rumca bir sözlüğe baktığımda “isk”in su olduğunu öğrendim.

Bilgisayar başında neler yaptığınızı, neler ile uğraştığınızı yakın çevrenize anlatır mısınız?
HİN : Eğer çok özel bir şey olmuşsa/olacaksa anlatıyorum. Bunun haricinde günümün geri kalanını daha güzel geçirmek adına nasıl geçtiğini anlatmıyorum (:

YY : Şuan yakın çevrem eşim. O da bilgisayar mühendisi. Bu yüzden günün nasıl geçti sorduğunda ne ile uğraştığımı, karşılaştığım sorunları anlatabiliyorum.

İşinizi yaptığınız bir müzik/oynatma listesi var mı ? Var ise sebebi nedir ?
HİN : Genel olarak Country türünü seviyorum. Müzik aletlerinden de Klarnet hastasıyım. Keşke çalabilsem. Amiyane tabir olacak belki ama çalışırken belirli bir türüm yok. O an ki psikolojime göre belirliyorum. Yalnız, odak noktalı iş yapıyorsam eğer sözü az, ritmi değişken olmayan türde parçalar seçiyorum. Eğer seçimle de uğraşmak istemiyorsam OFFRadio dinliyorum.

YY : Açıkcası yok :) Çalışırken çok müzik dinleyen birisi değilimdir fakat bazen kendimi dış seslerden soyutlamak zorunda kaldığım zaman türden bağımsız enstrümental müzikler dinliyorum. Yani klasik müzik de olabiliyor metal de. Hans Zimmer favorim.

Neden Trabzon?
HİN : Ailem en büyük etken bu konuda. Yaptığım işin lokasyon bağlılığı olmaması da çok büyük bir avantaj. Her ne kadar bu işin kalbi İstanbul gibi görünsede yakın çevremdekilere baktığımda herkes kaçmak için yer arıyor fakat iş olanakları yüzünden bunu yapamadıklarını görüyorum. Ben de Trabzon’da bunu bulmuşken neden vazgeçeyim değil mi?

Yalnız şöyle bir zıt detay da var. İstanbul’a karşı herkesin olduğu gibi benimde apayrı bir sempatim var. Üsküdar doğumlu olduğumdan mıdır bilmiyorum ama bir gün mutlaka İstanbul diyorum ve burada susuyorum (:
(ben de diyorum +1)

YY : İlk olarak Trabzonlu olmam. Bunun ile beraber Eğitim hayatımın da Trabzonda geçmesi, daha da önemlisi burada kendi işimi yapabileceğim bir yerde ve kafamın rahat olduğu bir ortamda çalışmam en büyük etkenlerden. Trabzonda kalmamın en büyük etkeni ise evlenip burada bir hayat kurmuş olmam. Bunu söylerken de zorunluluk anlaşılmasın isteyerek yaptım :)

Kendi Yorumum : Burada bir şeyler söylemek istedim. Bir gün ben de Trabzon olmadı Karadeniz Bölgesi’nde yaşamak istiyorum. İnsanları ve ortamı çok güzel geliyor ve rahatlatıyor. Belki bende bir gün orada yaşamımı ve hayatımı sürdürürüm. Söyleyeceklerim bunlardı, devam edelim lütfen.

Şuan bulunduğunuz noktaya gelmenizi kime/neye borçlusunuz ?
HİN : Ukalalık yapmak istemiyorum. Ülke olarak bilişime verdiğimiz değer nedir ki Karadeniz’de kendimizi geliştirecek büyük firmalar veya kişiler bulalım? Sektöre girerken kimse bize yol göstermedi. Kısaca, tüm işleri kurcalayarak öğrendim. Bu konuda ilk deneyimimi de internet üzerinden yayın yapan bir site kurduğumuzda kazanmıştım.

Bu soruya yanıt olacaksa eğer şu an ki noktaya gelmemi olanak açısından ele alacağım: Bu noktada en büyük kahraman Unicrow’dur. Trabzon’da imkan bulamıyorum artık gitmem gerekiyor dediğimde Unicrow ile tanıştık. 4 yıldır da büyük bir keyf ile burada çalışmaktayım.

YY : Açıkcası aşırı idealist biri değilimdir. Hayatı biraz akışında yaşadım. O da beni buralara sürükledi. Yani buralara gelirken verdiğim tek karar Bilgisayar Mühendisliği okumaktı. Onun haricinde zaten şuan staj yaptığım yerde Unicrow’dayım :)

Sizin ofisinizi diğer ofislerden ayıran bir detay var mı ? Varsa nedir ?
HİN : Ev rahatlığında bir ofise sahibiz. Bu nedenle klasik ofis çalışanı havamız yok diyebilirim. Ofis içerisinde dinlenme koltuklarımız, mutfağımız, hatta masa tenisimiz bile var. Trabzon Teknokent’in imkanı sayesinde fast-food yerine ev yemek olanağımız da var.
En güzel olanak nedir derseniz: Ofiste terlik ile gezebilme imkanımız derim. Unicrow’da insan değeri ve kafa rahatlığı, giyimi ve kuşamından daha önemli.

YY :Çok rahat bir ofis ortamımız var. Şöyleki terlikle dolaşıyoruz, istediğimizde oturabileceğimiz hatta yatabileceğimiz kanepelerimiz var en önemlisi ise bize bu rahatlığı veren arkadaşdan farksız patronlarımız var.
Birde kara tahtadan yaptığımız masa tenisimiz var :)
(Gerçekten herkesin istediği tarza bir çalışma ortamı varmış, vay be)

Sizde Merhaba Dünya(Hello World) ne çağrıştırıyor ?
HİN : Tasarımcı olduğum için soruyu “1 tık sizin için ne ifade ediyor?” diye çevirip şöyle devam ediyim. Obsesif biri değilimdir ama pixel-perfect kavramına özel gösteririm. 1 tık, işten anlamayan birinin size “1 tık daha” dediğinde sizin ona gösterdiğiniz sabırdır. Tık sayısı = sabır katsayınız.

YY : Yeni bir dil yeni bir heyecan :)

En sevdiğiniz söz nedir ?
HİN :Bu soruya hem sektörel hem de kişisel iki cevabım olacak. Verilen söze riayet edilmesi benim için çok önemli. Bu yüzden Hayko Cepkin’in Siren parçasındaki sözü kişisel olarak çok severim. “Özümdür dönmem sözümden, bu yüzden bu dünyada ben sevilir, severim”. Sizce de beğeniyi hak etmiyor mu?
Sektörel olarak ise; Linkedin’in kurucusu Reid Hoffman’ın sözü. “Eğer ürününüzün ilk versiyonundan utanmıyorsanız, ürününüzü çok geç çıkartmışsınızdır”
(İlk sözü aldım ve twitter’da paylaştım bile :) )

YY : Başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer. – Herbert Bayard Swope

İletişim Adresleri :
Unicrow : Facebook Twitter İnstagram Linkedin Dribbble
Halil İbrahim Nuroğlu : İnstagram TwitterDribbbleLinkedin
Yasin Yılmaz : Facebook Twitter Github Linkedin

Bu güzel ve uzun röportajın ardından kendilerine teker teker teşekkürlerimi iletiyorum. Eğer röportaj yapılması istediğiniz kişi varsa bana iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.


Röportajın kaynağına http://www.512mb.org/unicrow-ekibi-ile-roportaj-yaptik-4.html adresinden ulaşabilirsiniz.