başkanlık sisteme gündeme geldiği günden beri milletin üstünde yoğun bir algı operasyonu yapılıyor. bu operasyonların en can alıcı olanlarından biri de meclisin yetkileri konusunda anlatılanlar ve yazılanlardır.
altını kırmızı çizgiyle çizerek üstüne basa basa söylüyorum. evetçilerin tv kanallarında uzun uzun başkanlık gelirse cumhurbaşkanı şöyle olacak, meclis yasama görevine devam edecek gibi açıklamalarına aldanmayın.
bu tarz açıklamalar insanları uyutmaktan başka bir şey değil. sanki başkanlık gelince özgür bir meclis olacakmış meclis yasama görevine devam edecekmiş gibi algı operasyonu yapıyorlar.
meclis hsyk, danıştay üyelerini seçecekmiş, yargı üyelerinin seçimi sadece cumhurbaşkanı’nın yetkisinde olmayacakmış, ohal kararını meclis alacakmış.
evet, anayasa değişikliği paketindeki maddelerde yazılı olan metinde böyle yazıyor ama sadece yazıda geçiyor. pratikte bu maddelerin hiçbir karşılığı yok.
neden?
akp nin istediği başkanlık sisteminin çok kritik ve sistemin can damarı 2 noktası var.
1- cumhurbaşkanı’nın partili olması
2- cumhurbaşkanı ve meclis seçimlerinin aynı gün yapılması
bu iki önemli husus akp nin istediği sistemin temel direkleridir. cumhurbaşkanı’nın partili olması demek siyasi bir taraf olması demektir. yani seçilecek olan cumhurbaşkanı, sarayında tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak oturmayacak. meclisteki bir siyasi partinin genel başkanı sıfatıyla oturacak.
böyle bir durumda cumhurbaşkanı, parti başkanı sıfatıyla mecliste çoğunluğu elinde tutacağı için yasamayı, cumhurbaşkanı sıfatıyla da yürütmeyi yönetme gücüne sahip olacaktır
hem yasamayı hem yürütme tek kişinin kontrolü altında olursa yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi?
yargı üyeleri ister saraydan seçilsin. ister meclisten. bu sisteme göre hiç fark etmez. her iki durumda da aynı kişi seçmeyecek mi?
sarayda cumhurbaşkanı, meclis’te iktidar partisinin genel başkanı.
o halde hangi meclisten, hangi yasama özgürlüğünden söz ediyorsunuz?
parti başkanı olarak vekil yaptığı milletvekilleri, kendi genel başkanları olarak saraya çıkmış cumhurbaşkanı’ndan bağımsız hareket edebilir mi?
bir kişi hem cumhurbaşkanı sıfatıyla bakanlarını, hem parti başkanı sıfatıyla meclisteki vekilleri seçme hakkına sahip olursa bunun adı tek adamlık değil de nedir?
bu soruları sorduğumda bazen şöyle bir soruyla karşılaşıyorum.
“iyi güzel konuşuyorsun da cumhurbaşkanı’nın partisinin mecliste muhalefet partisi olmayacağı ne malum? ya iktidar olamazsa?”
işte bu noktada da sistemin 2. temel ayağı devreye giriyor. yani cumhurbaşkanı ve meclis seçimlerinin aynı gün olması.
iki seçimin aynı gün olması cumhurbaşkanı’nın partisinin mecliste muhalefet partisi olma olasılığını ortadan kaldırmaktadır. çünkü cumhurbaşkanı hem kendisi hem de partisi için oy isteyecek ve seçimler aynı gün olacak.
bu şekilde gerçekleşecek bir seçimde cumhurbaşkanına oy veren bir seçmenin mecliste başka bir partiye oy vermesi düşünülebilir mi? elbette hayır.
seçmen cumhurbaşkanı olarak kimi istiyorsa mecliste de onun partisine oy verecek. böylece cumhurbaşkanı’nın partisinin mecliste azınlık olma ihtimali ortadan kalkacak
ne güzel sistem değil mi? insanın bu kadar demokratik bir sistemi görünce alkışlayası geliyor. düşünün bir maçın hakemi hem bir takımın formasını giyerek maça çıkacak hem maçı tarafsız yönetecek. akp nin istediği sistem de tam olarak böyle bir şey işte!
şimdi bu açıklamalardan sonra şu soruyu sorabilirsiniz.
“seçmen cumhurbaşkanı’nın partisine oy verecekse neden iki seçim de aynı gün? neden 1 yıl sonra değil?”
iki seçimin farklı gün yapılmamasının nedeni seçmen tercihinin değişebileceği korkusudur. nasıl mı?
diyelim ki cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve seçilen cumhurbaşkanı’nın icraatlarını halk beğenmedi. 1 yıl sonra yapılacak olan meclis seçimlerinde seçmen cumhurbaşkanı’na kızıp farklı partiye oy vermesin diye her iki seçimi de aynı gün yaparak yangından mal kaçırır gibi milleti tek tercihe zorluyorlar.
ne diyeyim. sistem tek adamın üzerine öyle bir kurulmuş ki her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.
sarayda cumhurbaşkanı, mecliste parti başkanı
sarayda yürütmenin kendisi, mecliste iktidar partisinin başkanı. bugünkü sisteme göre hem cumhurbaşkanı hem başbakan
sarayda başkan yardımcılarını, bakanlarını atayan cumhurbaşkanı, mecliste partisinin milletvekili listelerini hazırlayan parti başkanı.
bu saydığım yetkilerin hepsi bir kişide olacak ve siz bana hala “meclis yasamaya devam edecek, yargı üyelerinin şu kadarını meclis seçecek” diye hikâye anlatacaksınız.
bence yargı üyelerinin seçimini meclis, cumhurbaşkanı diye ayırmaya gerek yok. sonuçta cumhurbaşkanı da, mecliste çoğunluğu elinde tutan partinin başkanı da aynı kişi. hepsini cumhurbaşkanı seçer diyelim.
ne dersiniz? daha net ve doğru olmaz mı?
lütfen oy vermeden önce neye oy vereceğinizi tekrar tekrar okuyun. bu seçimde milletin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği söz konusu…
eğer okurken kafanız karışıyorsa size şöyle bir ipucu vereyim. meclis kelimesini okuduğunuz her cümlede meclisi silin yerine cumhurbaşkanı yazın.
çünkü partili cumhurbaşkanlığı kabul edilirse milletin meclisi tarihe karışacak.
http://www.puiv.com/i/44J15QV8