Selam millet. Maksat eğlence olsun diye az önce blogumda yazdığım, bu gün başıma gelen bir olayı paylaşıyorum. Bayağı uzun oldu ama artık neresine kadar dayanabilirsiniz bilmem :D İyi okumalar :) Okuduğunuz için teşekkürler :)
------
Başlığa bakarak “oha” deyip gelenlere söylüyorum, cidden oldu bu şey. Kafa bulmuyorum yani. Zaten yeterince kafam var ve şiş. Kafa aramaya veya bulmaya ihtiyacım yok. :D Öncelikle konuya yıldırım gibi giriş yaptığım için bağışlayın beni. Uzun zamandır yazı yazmıyorum. Hızlıca anlatayım istedim. Neyse, şu kavanoz olayını anlatayım.
Dün, akşam üzeri sularında ben bilgisayarda bir e-dergi tasarımı ile uğraşırken, kardeşim makarna yapmaya karar verdi. Biraz beceriksiz olduğundan (şaka şaka daha küçük 11 yaşında) annem “domatesi ablan rendelesin, elini kesersin” diye bağırdı. Ben de haykırdım hemen, “ben elimi kesemez miyim? beni niye düşünmüyorsun?” gibisinden. Ama tabi içimden söyledim bunları. İşim var çünkü. Cevap vermeye falan uğraşamam. Kendimi dünyadan soyutlamışım zaten. Ne gerek var tartışmaya dimi ama? Otururum, dergimi yaparım… 10 numara iş… Çalışır yaparım. Diğer tasarımlara bakarım. Atarım hafızaya…
Beyin bedava :D Bedava yaa… Niye hamallık yapayım?
Neyse :D Daha sonra kardeşim rendelemeyi bitirdi. Annem yine çığırmaya başladı, “Aycaaan, teflon tencereyi alıver…” O kadar işimin içinde beni bölen şeye bakar mısınız? “TEFLON TENCERE!” Vuhuu! Ölsem aklıma teflon tencere için işimden alıkoyulacağım gelmezdi. Sağ olsun annem ölmeden getirdi. “Yağı da koyuver tam ayarlayamaz o!” Yağ! Tabi…
Sakin sakin kalktım. “Pffs, şu teflon tencereyi alıp da yağı da koyayım, işimi yapayım…” edalarında, hızlı ama sakin, çevresine zararsız bir ruh haliyle mutfağa girdim. Teflon tencere ve saz arkadaşları (yani kapağı) dolabın üstündeki fırının üstündeler. Sağ olsun benim boy da 165 – 170 civarları sanırım. Kollar uzun olunca ve buzdolabının yüksekliği küçük olunca kıl payı yetişebiliyorum.
Tencereyi gördüm. Sapından tuttum. Biraz geride kalmış. Sürükleyerek sapını kendimden tarafa çekicem ve aşağıya indiricem.
A benim saf kızım, tabure koy da çıksana oraya. Kan ter döktüm o sapı çevirmek için. Kapak da cam, düşüp kırılsa annem yer beni… Makarna yerine beni yer valla. Bari kapağı önceden alsana!
Maalesef yukarıdaki önerilere uymadım. Sapı tutmak bir işe yaramayınca sağ elimle tencereyi ulaşabildiğim kadar altından tuttum ve aşağı indirdim. TAK! Ani hafıza kaybı, ben kimim… dergi, annem, kapak kırıldı mı? noluyo yaa… ben bunları düşünürken annem oradan bağırıyor “yuuh naaptın!” diye. Kapağı kırdım sanmış :D Bırak kapağı ben burda kafayı kırdım anne, sen neden bahsediyosun? :D
Daha sonra hatırladığım kadarıyla annem elime buzluktan kazıyarak ulaşabildiği buzları tutuşturdu. Kafama sürdükçe daha da acıyor. O sırada ne oldu bilmiyorum kafam sanki kazan. Bizim bir ekmek tenceresi var benim gibi iki misli… Kafamı onun kadar hissediyorum.
Neden sonra (bu neden sonra kelimesini edebiyat kitaplarında hep okuyordum, “neden sonra eve geldi?” diye soru soruyor sanıyordum. meğersem bir zaman sonra anlamındaymış. cümlede kullanasım geldi :D) kendime gelip, aynaya bakabilme cesaretini gösterdim. Şükür ki buz bütün şişliği almış ama kafam hala kazan.
Derken bir şeyi düşünmeyi unuttum… Kafama ne düştü? Nasıl düştü? Gökten mi yağdı?
Açıklayayım…
Kafama düşen şeyin adı: Kavanoz! Kimin aklına gelir ki? Türk dizilerinde hep olur, kızımızın gözü mosmordur ve içkici kocası dövmüştür. Soranlara da “kafamı kapıya çarptım…” der mağdur kız. Bi düşünsenize, kafası şiş ve morarmış olsaydı. Sorduklarında da “kafama kavanoz düştü” deseydi ona kim inanırdı? Kadir İn… neyse, bu espriyi yapmaktan vaz geçtim. Sağlığınız için :D
Kısacası dolabın üstündeki kavanoz, tencerenin sapı yardımıyla kafama indi. Sağ alnıma, kaş üstüne :D Şu an fark ettim, değince acıyor. “O zaman değme sen de!” iç sesim, haklısın…
Binde bir midir yoksa milyonda bir midir bilmem ama hayatta çok az kişinin başına gelebilecek bir anım var artık :D Bu arada mahkum kavanoz kırılmadı ama benim kafayı kırmayı başardı. Yarın onu göz altına alıcam onu :D
Görüşürüüz… Kafalarınıza sahip çıkın. Ne de olsa, beyin bedava :D
kaynak: bidüşün.com /
sizin hiç kafanıza kavanoz düştü mü?