Torba yasanın içine dahil edilen 5651 sayılı kanunun yeni düzenlemesi birkaç gündür gündemimizde. Eğer yasa bu haliyle geçerse, başlıktaki “İnternete sansürden fazlası mı geliyor” sorusunun cevabı kesin bir evet oluyor. 5651 sayılı kanunun asıl amacı internet üzerindeki yayınların düzenlenmesi ve bu yolla işlenen suçlarlara mücadele edilmesi. Ancak bugüne kadar bu yasa karşımıza sadece sansür olarak karşımıza çıktı. Suçlar da, suçlular da yoluna devam ediyor. Şimdiki düzenleme ise internet kullanan herkesi potansiyel suçlu haline getiriyor. Belki bu yazıyı okuduğun için bile suçlu olabilirsin.
5651 zaten halihazırda tartışmalı bir kanundu. Bu kanuna bağlı olarak (veya geçmişinde, olmayarak) şu an 40.000‘e yakın site erişime engellenmiş durumda. Bu sadece bu işin peşine düşenlerin tespit edebildikleri. Çünkü devlet bu konuda hiç şeffaf değil. Sitelerin engellenme sebepleri de belirsiz olduğu gibi, kimine hiçbir şekilde anlam vermek mümkün değil. Bu gibi bir sansürün olması dahi hala bir tartışma konusu fakat ben bu yazıyı daha çok yeni düzenlemelere ayırmak istiyorum. Şimdi, soru şu: yasa geçerse neler olacak? Beni tedirgin eden durumlar aşağıda.
URL engelleme
Daha önce iki şekilde sansür uygulanıyordu. Bunlardan biri domain (sunucu ismi) engelleme, diğeri IP engelleme. Bu iki yöntem de sadece o siteye erişmemize engel oluyordu. Aslına bakarsanız sadece erişmemizi güçleştiriyordu. Şimdi ise URL engelleme de bir yöntem olarak kullanılacak. Bu yöntemlerin teknik detaylarını @esesci basitleştirerek
anlatmış. Ben bu yöntemin neye sebep olduğunu biraz daha vurgulamak istiyorum.
Bu yöntem görünürde çok faydalı. Çünkü en basit haliyle, mesela Youtube’da sakıncalı(?) bir video olduğu zaman tüm siteye değil, sadece o video’ya erişimi kapatacklar. Böylece Youtube’a hep açık kalacak. (Muhtemelen 4 gün önce Vimeo’nun kapatılma, dün Youtube’un kapatılma sebebi de bu algıyı oluşturmak.) Peki bunun nesi kötü?
Bu yöntemin işleyebilmesi için, girdiğiniz her sayfanın izlenmesi gerekiyor. Bu tıkladığınız her haber, izlediğiniz her video, açtığınız her tweet’in izlenmesi demek. Siz bir linke tıkladığınızda, bir siteye girdiğinizde önce nereye girdiğinize bakılır, sonra yasaklı mı kontrol edilir. Yani yasa geçerse, internette yaptığınız her şey anlık olarak izlenecek. (bu aynı zamanda internetinizi yavaşlatır.) Diğer engelleme yöntemlerinde buna ihtiyaç yok. Laf aramızda, bu yöntemin yasa geçmeden de kullanıldığının ipuçlarını görüyoruz.
Her şey kayıt altında.
İnternette yaptığınız her şey anlık olarak izlenecek dedim ya; yer sağlayıcılarda (hosting) bu bilgiyi -izlemeden ayrı olarak- en az 1 yıl, en çok 2 yıl saklamak zorunda. Yani internette yaptığınız her şey en az 1 yıl bir yerlerde saklı duracak. Her site başka bir yer sağlayıcıda durur. (Aynı yer sağlayıcıda birden çok site olabilir.) Her hareketiniz, başka başka bilgisayarlarda parçalı olarak duracak ve devlet bunu canı istediği zaman alehinize kullanabilecek.
Bir de şu riskten bahsetmek lazım; teknik olarak yer sağlayıcı olabilmek için bir bilgisayar ve internet bağlantısı yeterli. Girdiğiniz sitelerin yer sağlayıcısı son derece güvenli olabileceği gibi, son derece güvensiz de olabilir. Bu veriler her ne kadar şifrelenmiş olsa da; bir şekilde başkalarının eline geçerse ne olacak? 2 Yıllık internet verinizi kullanarak otobiyografinizi bile yazmak mümkün olabilir. (Mevcut düzenlemede de 6 aylık bir saklama süresi var)
Peki ya yetki kimde?
Ben “yetki herkeste” demeyi yanlışş bulmuyorum. TİB başkanına ve bağlı bulunduğu bakana “içerik çıkarma emri verme yetkisi” veriliyor. Yani bu kişiler, paşa gönülleri öyle uygun görürse site sahiplerine, yer sahiplerine gidip “sil kardeşim şu içeriği” diyebilecek. 4 Saat içinde karar alabilecekler. Ayrıca TİB başkanının izni olmadan, TİB çalışanları hakkında soruşturma açmak da mümkün değil. Yani hesap sormak da yasak.
Yetmiyormuş gibi, bir de Erişim Sağlayıcıları Birliği kuruluyor. Erişim sağlayıcılar bu birliğe üye olmak zorunda. Tüm içerik engelleme işleri ile bu birlik ilgileniyor. Yani TİB’in engelleyemediği, mahkemenin engellemediği bir içeriği, siteyi bu birlik engelleyebilir.
Hızlı karar, yargısız infaz, ve para cezası da var.
Kişilik hakları sebebiyle yapılan başvurularda (birliğe ya da mahkemeye), mahkeme duruşma yapılmadan karar verebiliyor ve bir engelleme kararı çıkarsa Erişim Sağlayıcıları Birliği bu kararı uyguluyor. Gereken süre 24 saat. Bu kadar kısa sürede yığınla talebin incelenmesi mümkün mü? Duruşma olmadan karar verilmesi doğru mu?
Özet
Eğer 5651′in yeni düzenlemesi bu haliyle yasallaşırsa, TİB başkanı, bakan, hakimler,hiçbir duruşma olmadan, içerik kaldırtabilecek, site engelleyebilecek ve itiraz yollarınız büyük ölçüde kapanacak. Bunun için de 24 saat gibi bir süre, hatta bazı durumlarda 4 saat gibi bir süre yetecek.
İnternette yaptığınız her şey aynı anda incelenecek ve aynı zamanda güvenliği şüpheli ortamlarda 1 ile 2 yıl arasında bir süre saklanacak. Yaptığınız her şey IP adresiniz ve abonelik bilgilerinizle eşleştiği için, doğrudan sizi bulacaklar. Şöyle hayal edin; siz internette olduğunuz her an yanınızda, belki yatağınızda birileri olacak. 24 saat boyunca yaptığınız her şeyi kişisel bilgilerinizle kaydedip, kendi evinde saklayacak ve bunu devletle paylaşacak. Korkunç!
Eğer içerik çıkarma talebi yer sağlayıcıya yapılmışsa, yer sağlayıcı 24 saat içinde cevap vermek zorunda. Şimdi bir düşünün; çok sevdiğiniz Facebook, Twitter, Instagram 24 saat içinde cevap verecek mi? Vermezse ne olacak? (Yer sağlayıcı yurtdışındaysa bile erişim engellenecek.)
Eğer mahkeme bir içerik kaldırma kararı vermişse ve yer sağlayıcı da bu karar 24 saat içinde uymazsa para cezasına çarptırılacak. O karar çıkacak, tebliğ edilecek, hiyerarşik düzende karar uygulayacak son kişiye kadar ulaşacak ve gerekli teknik değiliklikler tamamlanacak. Hepsi 24 saat içinde.
Yani mesele “daha çok sansür”ün ötesinde, “keyfi ve anında sansür” noktasına dayandı. Bunun için de hepimiz izleneceğiz.
Bunu kabul edebiliyor musun?
Kaynak: http://www.simtoalev.com/internete-sansurden-fazlasi-mi-geliyor/