Değerli dostlar, sevgili okuyucularım. Bildiğiniz üzere edo44.com isimli blogumu özgün makalelerimi günlük tarzında yazmak ve “kopyala-yapıştır” içeriklere karşı tepki olarak açmıştım. Bugün 100. özgün yazım ile dalya yapmış bulunuyorum. İlk hedefime ulaştım.


Hep söylemişimdir ve dile getirmekten de zevk duyduğum bir söylemdir bu aslında. Yazmayı çok seviyorum. Daha önce “blog yazarlığı nasıl olunur” diye bir post açmıştım. Buradaki konuda yazarlık deneyimlerimi dilim döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Yanlış anlaşılmak istemem; kendimi övüp, böbürlendiğim kesinlikle yok.


Duygusal, Genel, Hikayelerim, İzlediklerim, Okuduklarım, Siyaset, Spor, Teknoloji, WordPress ve Yaşamdan” kategoriler adı altında elimden geldiği kadar, bazı noktalarda günlük tadında, bazı noktalarda ise bilgilendirici yazılar yazmaya çalıştım. Bununla birlikte, Salih Toy, Kerim Potuk, Uğur Gündüz ve Sezer İltekin gibi dostlar kazandım. Hepsiyle bilgi alış-verişinde bulunmaya gayret ediyor, ne kadar bilgi sahibi olsam da bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Onlara da ayrı bir teşekkür ediyorum.


Samimiyetimle söylüyorum ki, sizleri bloguma çekmek için basit ve iki yüzlü olmadım. Kimsenin bloguna aynı özelliklerde yorum bırakmadım. Sırf blogumu belirli bir okuyucu kitlesine ulaştırmak için sitelerinize girip forumlardaki gibi laubali şekilde yazılarınızın altına yorum bırakmadım. İşte bu konuda kendimle övünüyorum ve gurur duyuyorum.


Bütün bu prensiplerime rağmen bloguma geri dönüşler makul bir düzeyde oldu. Hepinize teker teker saygılar sunuyor, bir bir teşekkür ediyorum. İnanın ki, binlerce takip edenim olup yüzbinlerce laubali yorumlar bırakılmasındansa 30-40 tane kendini bilmiş, değerli insanın bu yazıları okuduğunu bilmek benim için gurur veririci bir eylem.


Ben, elimden geldiği kadar kendim olmaya çalıştım. Yazılarımda daima anlaşılır şekilde yazarak sizleri sıkmamaya ve Nasreddin Hoca gibi bir sonraki yazımı merak etmenizi sağlayacak ithamlarda bulunmaya gayret ettim. Nacizane kimseyi hedef alıp kırmak istemedim. Eğer böyle bir yazı okuduysanız özür diliyorum. Hayatım boyunca herkese; “dil, din, ırk, mezhep, köken, inanç, parti” ayrımı yapmadan yaklaştım. Onurumla, şerefimle hayatımın sonuna kadar bildiğim bu yoldan yürümeye and içtim.


Evet, Atatürkçüyüm. Bu seçimimden dolayı gezindiğim onca blogu filitrelemedim. Herkese aynı davrandım. Aynı samimiyetle okudum yazdıklarınızı. Unutmayın, benim gözümde insanlık, “Atatürkü sevenler ve sevmeyenler” diye ayrılmıyor. Hepimiz düşüncelerimizden ve fikirlerimizden önce insanız.


Bloglarımızda bazen mutlu bazen de hüzünlü yazılar yazıyoruz. Yeri geldiğinde birbirimizin mutlu anına şahitlik ediyoruz, yeri geldiğinde ise hüzünlü anlarda beraber öfkeleniyoruz. Bugüne kadar ve bugünden sonra iki kelam yazımı okuyan o 30-40 kişiye sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
İyiki varsınız 30-40 kişi, sizleri seviyorum.


http://www.edo44.com/dalya-geldi-100-ozgun-yazim/