Daha önce yazılım geliştiriciler için Android ile iOS platformlarını karşılaştırmıştık. Bu iki platform için karşılaştırma yapılabilecek konulardan biri de uygulamalarda gözlemleyebileceğiniz tasarım ve kullanıcı deneyimi farklılıkları.
Mobilde vaktimizin çok büyük bir kısmı uygulamalar üzerinde geçiyor. Yapılan tahminler de ilerleyen yıllarda akıllı telefon ve tabletlerimizde uygulamaları oldukça fazla bir şekilde kullanacağımız yönünde. Peki daha önce hiç Android ve iOS uygulamalarını tasarım ve kullanıcı deneyimi olarak kıyasladınız mı? Genel kanı, iOS -yani iPhone ve iPad- için olan uygulamaların göze daha hoş göründükleri ve daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunduklarından yana.
Facebook gibi çok sık kullanılan mobil uygulamaların Android versiyonlarını dikkatle incelediğinizde son kullanıcıyı direkt olarak etkilemese de var olan küçük detaylarının kullanıcı deneyimini sekteye uğrattığı söylenebilir. Facebook’un aksine çok büyük kitlelere ulaşamayan uygulamalarda ise geliştiricilerinin deneyim ve zaman kısıtlarından dolayı yine iOS’un büyük bir üstünlüğü bulunuyor.
Apple, 80′li yıllardan beri görsel olarak kendini ve ekosisteminde yer alan parçaları geliştirmiş bir şirket. iOS için de yola çıktıları ilk günden itibaren çok katı bir politika izlediler. Dokümantasyona ve geliştirici araçlarına çok önem verdiler. Sonuç olarak günümüzde aynı kalitedeki bir tasarımı ve/veya kullanıcı deneyimini Android’e nazaran iOS’da daha az zaman harcayarak oluşturabiliyorsunuz.
Aradaki bu farkın tek sebebi Apple’ın yukarıda bahsettiğimiz vizyonu ve kararlılığı değil elbette. iPhone ve iPad’e ayrı ayrı uygulama geliştirildiğini düşünecek olursak iOS’da tek bir çözünürlük var. Android’de ise sayamayacağınız kadar. Bu durum geliştiricilerin uygulamalarını birçok çözünürlüğe uyumlu yapmak için kaliteden ödün vermesine sebep oluyor. Ayrıca Android’de test için kullanılan emulatörün başarısızlığı da test sürecine sekte vuruyor. Oldukça tanınmış uygulamalara dahi az rastlanan çözünürlüklerde baktığınızda tasarımsal hatalarla karşılaşmanız olası.
Bir diğer nokta ise bu iki işletim sisteminin mimarisini incelediğinizde ortaya çıkıyor. iOS’da tasarım elemanları ayrı birer modülken Android’de ana modülün içinde bulunuyor. Bu durum da kullanıcı deneyimi açısından negatif bir puan.
Özetle iOS’un başından beri kullanıcı deneyimi yüksek uygulamalar tasarlamak için daha uygun bir platform olduğunu söyleyebiliriz. Ana başlıklar ise işletim sistemi mimarisi, çözünürlük, dokümantasyon ve araç kalitesi. Google da durumun farkında olacak ki çözüm planlarından bahsetmeye başladı bile. Uygulama geliştiriciler için bir başvuru kaynağı hazırlayan şirket, Ice Cream Sandwich (Android 4.0) ile birlikte Android platformunu daha stabil bir tasarım şablonu üzerine oturtmayı planlıyor. Ancak bu kültürü oturtmak ve birçok farklı çözünürlükteki cihaza aynı anda uyum sağlama zorunluğu kısa sürede aşılabilecek cinsten problemler gibi gözükmüyorlar.
Kaynak:
Webrazzi