Olumsuz bir kabulenme oldu ama Google Plus halen ciddi bir kullanıcı kitlesine ulaşmış değil. Twitter’ın bile oldukça dar bir kullanıcı kitlesi etrafında döndüğünü kabul eder ve Google çalışanlarını hesaba katmazsak Google Plus yerine başka bir sosyal ağdan bahsetmek pekala mümkün.
Son zamanlarda gelen
eleştiriler Google yönetimini Google Plus’ta
aktif olmaya itse de ve Larry Page
Mark Zuckerberg’i geride bıraksa dahi halen Google’ın çözmesi gereken bir karakter sorunu olduğunu düşüyorum (veya bizim değişmemiz gerekiyor).
Karakter konusunu kısaca açacak olursam, Google Plus’ın (geç kalmış bir sosyal ağ olarak) özel bir sosyal ağ olmakla genele açık olmak arasında kaldığını söyleyebilirim.
Alışkanlıklarımız Facebook sıradışı bir adımla gerçek kimliklerimizi isteyene dek rumuzlarla kayıt olmaya alıştığımız kapalı sosyal ağlar vardı. MySpace, Hi5, Orkut, Tagged, Yonja, 2006-2007 arasında Facebook’tan daha fazla vakit geçirdiğim
Zorpia ve diğer tüm sosyal ağlar bize bunu aşıladı.
Facebook tüm ihtişamıyla parlayıp işleri değiştirmeden önce de (bu döneme web 2.0′ın yeşermeye başladığı dönem diyebiliriz) içerik odaklı ve kullanıcı katılımlı sosyal ağlar çoğalmaya başladı. Her anlamda bireylerin çeşitliliği internette hissedilir oldu.
Bugün Twitter ile geldiğimiz nokta sosyal medya kavramını dolduruyor ve bizler gerçek hayat kurgusunu webe oturtmaya çalışıyoruz. Facebook bir yandan genele açılmanın gereklerini yerine getiririp Twitter gibi olmaya çalışsa da, biz algımıza yerleştiği gibi davranıyor ve Twitter’da kalıyoruz.
Artık arama yapmaktan ziyade, önümüze gelen bilgiyi öğütmeye çalışıyor, daha çok paylaşım yapma içgüdüsüyle online varlığımızı sürdürüyoruz. Ortak noktaları olsa da bir Facebook çevremiz bir de Twitter çevremiz var.
Google Plus ne yapıyor? Google Plus, kendini işte bu karmaşa ve kabullerin tam ortasında konumlandırmaya çalışıyor. Hem Facebook hem de Twitter olmak istiyor.
Google Plus bir ‘kurtarıcı olarak’ geliyor ancak biz halen Facebook ile yaşadığımız özel ilişki ile Twitter’daki genel konuşmaları birleştirebilmiş değiliz. Henüz aynı sosyal ağda hem ailemizle, hem de iş arkadaşımız ya da hiç tanımadığımız biriyle ortak bir şeyler konuşacak online bireyler olamadık.
Örneğin Twitter’da hiç yüzyüze gelmediğimiz kişilerle konuşabiliyoruz. Fakat Facebook’ta bu kişileri arkadaş olarak eklememize rağmen çok fazla paylaşım yapmıyoruz. Google’ın bu ikilemi dağıtmak istemesi kabul edilebilir olsa da, Hangouts gibi fantastik özellikler sınırı taşırıyor.
Google Plus, her ne kadar oldukça basit ve sistemli bir kullanım sunsa da, yakınla uzağı kaynaştırmanın kabul edilmezliğine mahkum durumda. Google, ne zaman doğrulanacağı belli olmayan ama kesinlikle zaman isteyen bir deneyin arkasında duruyor.
Google Plus’taki son güncellemeler kontrolü kullanıcıya bırakmaya çalışıyor gibi. Lakin biz kullanıcıların kontrolü ele almaya pek niyeti yok. Facebook’un kapalı bir sosyal ağ olduğuna dair inancımız, yavaş yavaş genele açılmasına rağmen devam ediyor. Twitter’ı internetin sesi olarak kabul ediyoruz ve ben halen Google Plus’ı özel bir sosyal ağ olarak mı kullanayım yoksa Google Plus’ta dışa dönük içerikler mi paylaşayım bilmiyorum. İkisini bir arada yürütmediğim için de durağan
bir profil sunuyorum.
Kendi adıma Google Plus’ı neden kullanmadığımı açıkladım ve sanırım genele dair gizli bir yargıyı dile getirdim. Benimle aynı fikirde olup olmadığınızı ve Google’ın gelecek için adım atıp atmadığını merak ediyorum..
Kaynak: Webrazzi