Kapasite her zaman için önemli bir faktör. konu SSD’ler olduğunda yüksek kapasitenin karşılığı azımsanmayacak fiyatlar oluyor. En azından şimdiye kadar durum böyleydi. Intel, 2008 yılında işletmelerden ziyade fiyata önem veren son kullanıcılara yönelik ilk SSD’leri tanıttı. 80 GB kapasiteye sahip bu SSD’ler için 1.200 TL ödemek gerekiyordu. 2008 yılında sabit disklerde GB başına maliyet şu andakine kıyasla daha yüksekti ama beş kat ucuza beş kat yüksek depolama sunan sabit disk alınabiliyordu.

SSD’ler söz konusu olduğunda sıkıntı oluşturan ilk faktörlerden biri depolama kapasitesi. Elbette düşük kapasiteli bir SSD ile yüksek kapasiteli bir sabit diski bir arada kullanabilirsiniz ve teorik olarak iki dünyanın en büyük avantajları olan ve hız kapasiteyi birleştirebilirsiniz. En düşük boyutlu SSD’ler bile Windows kurulumu için yeterli alan sunuyor. Geri kalan verileri eski nesil sabit diskte depolayabilirsiniz. Bu teoriyle ilgili sorun, uygulamalarla bağlantılı. Özellikle oyunlar başta olmak üzere uygulamalar da depolama performansından etkileniyor. Orta kalitedeki oyunlar bile GB’lerce alan işgal ediyor. Bu durumda kabul edilebilir en düşük seviye 250 GB’ye yükseliyor. Maddi sınırlaması olmayanlarsa 500 GB modellerini almaktan çekinmemeli.

Sevindirici bir gelişmeyse bu durumun gerçekçi hale gelmesi. 500 GB kapasite sunan SSD’ler 1.000 TL civarına inmeye başladı. Elbette en performanslı modellerde daha fazla masraf şart ama artık gerçek anlamda kullanılabilir SSD’ler için çılgın rakamlar ödemeniz gerekmiyor.

Boyut sınırı büyük oranda çözüldüyse SSD dünyasının ilgi çekici yapan ne kaldı ? CPU ve GPU ilerlemeleri neredeyse durdu, ama SSD’ler için hâlâ ilerlemeler sürüyor. Bu alandaki ilerlemeleri, kontrolcü yongaları ve flash bellek depolama yongaları olarak ikiye ayırabiliriz. Eski dost Moore Yasası ikinci alanda avantajlar sağlıyor. Yakın gelecekte SSD’lerin performansı ve fiyatı üzerindeki etkisi daha hissedilir olacak. SSD’ler, içerdikleri bağlantılardan daha hızlı gelişti ve şimdiden SATA 6.0 Gbps sınırını aşacak duruma geldiler. Bakalım gelecekte nasıl bir çözümle karşılacağız.

İlk olarak bazı noktalara değinmemiz gerekiyor. Bu testimizde dâhil etmediğimiz özel bir akıma yer vermeden geçemeyeceğiz. Bağlantı konusuyla ilgili yaşanan sıkıntıya az önce değinmiştik. Burada karşımıza çıkan diğer seçenek PCI Express veriyolu. Bazılarına göre SATA bağlantı birimiyle ilgili ciddi bir sınırlamayla karşılaştığımız için SSD dünyasının bir sonraki dönüm noktası PCI Express bağlantılı modeller olacak.

Zaten şimdiden çok sayıda üst sınıf SATA SDD’nin en güncel SATA sınıfıyla sunulabilen 6 Gbps aktarım hızı limitine takıldığını görüyoruz. Bu yüzden sürücülerin büyük kısmı sıralı okuma yazma işlemlerinde 550 MB/sn değerini aşamaz hale geldi. SATA 6.0 Gbps standardının izin verdiği en yüksek değere ulaşıldı. Karşımızdaki diğer seçenek PCI Express. En yeni 3.0 şartnamesiyle her yönde neredeyse saniyede 1 GB aktarım destekleniyor.Önceki nesil PCI Express 2.0 bile tek yönde 500 MB/sn değerine yaklaşıyopr. Elbette istediğiniz kadar fazla sayıda hattı birleştirip x16 değerine kadar çıkarabilir ve son derece yüksek teorik aktarım hızlarına ulaşabilirsiniz ama x16 değerine gerek duyabilen kartlar sadece ekran kartıları. Depolama için söz ettiğimiz kartlarda genelde tercih edilen genişlik x2 ya da x4. PCI Express 2.0 da 3.0 da olsa SATA’nın ciddi biçimde fark yemesi kaçınılmaz.

Akla gelen güncel ve anlamlı örnekse Apple Macbook Air. Her ne akdar PC sınıfında olmasa da iç kısımdaki parçalar büyük oranda PC tabanlı ve ultra ufak boyutlu kasada bile PCI Express ile elde edebilecekleri gösteren iyi bir örnek. MacBook’ta PCI Express 2.0 x2 bağlantı ve SSD besleniyor ve teorik olarak 1 GB/sn civarı aktarım hızı destekleniyor. İlk testlere bakılırsa 750 MB/sn ve bunu sınırlayan etken büyük olasılıkla bağlantı değil, sürücünün kendisi. Her ne olursa olsun gerçekten de ciddi derecede yüksek bir bağlantı hızı. SATA ile elde edebileceğinizin en az % 50 fazlasını sunmayı başarıyor. Bu arada satın alabileceğiniz en ince ultra taşınabilir dizüstü bilgisayalardan birinden söz ediyoruz. Ancak bu madalyonun sadece bir yüzü. MacBook’u test etmedik ama büyük olasılıkla diğer PCI Express SSD’ler gibi bazı sınırlamalar içeriyor olacak. Özellikle rastgele erişimden söz ediyoruz. En hızlı SATA SSD’ler bile rastgele erişim söz konusu olunca 100 MB/sn ve üstünü göremiyor. Bu hızlar SATA 6.0 GBPS ile gelen sınırın çok altında.

Rastgele Erişim:

PCI Express için de benzer bir durum geçerli. Rastgele erişim performansını sınırlayan şey bağlantı arabirimi değil, sürücünün kendisi. PC’nizi kullanırken hissetiğiniz hız söz konusu olduğunda, rastgele erişim hızı en az sıralı erişim hızı kadar öneme sahip. Belki ondan da önemli diyebiliriz. Gerçekte SSD’lerin sabit disklere karşı elde ettiği ezici performans üstünlüğünün bir diğer sebebi rastgele erişim performansı. Bir SSD, sıralı işlemlerde sabit diskten üç kat hızlı olabilir ama rastgele erişimde bu fark 20 ve hatta 50 katına kadar çıkabiliyor. Bu sebepten ötürü rastgele erişim konusunu dikkatli biçimde vurgulamaya özen gösteriyoruz. PCI Express, veya SATA ile PCI Express birleşmesinden oluşması teklif dilen melez SATA Express arabimi büyük ihtimalle depolamada geleceği temsil ediyor ama onu her derde deva olarak görmemelisiniz.

Katı hâl depolamayla ilgili diğer yenilikler neler ? Kapasite konusu önemini koruyor. SSD’ler ilk çıktığından beri akla gelen en büyük dezavantaj, sınırlı depolama alanıydı. İlk başlarda 40 GB SSD’leri sadece Windows için kullabnabilir ve diğer dosyaları sabit diskte depolayabiliriz diye kendimizi kandırmaya çalıştık. İdeal çözüm, performans üzerine etkisi olan diğer dosyaları da depolayabilecek kadar geniş olan bir SSD kullanmak. Bu tür düşünceler için epey beyin jimnastiği yaptığımızı söylüyebilirim. Ardından 128 GB’nin yeterli olabileceği fikri belirdi. Sonra 250 GB modeller gerçekçi bir seçenek oldu. Bazıları için hâlâ yeterli gelecek bir seçenek ama 500 GB ve üstü modeller perofrmans yaşamak demek oluyor. Bazılarına 500 GB SSD’ler bile yetmeyebilir ama bize 250 GB yeterli. İşin güzel yanı, bu tür yüksek kapasiteli SSD’lerin giderek alınabilir seviyelere iniyor olması. Şu sıralarda 480 GB kapasiteli ve Sanforce SF-2281 kontrolcülü OCZ Agaility 3 SSD’yi 888 TL’ye alabileceğinizi belirtmek istiyoruz. Çok düşük bir rakam değil ve Sandforce SF-2281 kontrolcünün SSD dünyasınını yönettiği günler geride kaldı ama abartı bir fiyatı olduğunu da söylemek yanlış olur.Terfi ederseniz son derece etkileyici bir gerçek kullanım performansı sunduğunu görebilirsiniz.

Kontrol Düşkünleri:

SSD dünyasında her daim öne çıkan mesele olan kontrolcüleri değerlendirme zamanımız geldi. Son zamanlarda ilerlemeler ve yenilikler azaldı. Muhtemelen, SATA Express ile başlayacak fırtınadan önceki sessizlik diyebiliriz. Her ne olursa olsun son zamanlarda kontrolcülerin ilgili dikkat çekici yeniliklerini göremiyoruz. Yen seçeneklerden biri LAMD LM87800 ve Corsair Neutron GTX serisinde karşımıza çıkıyor. Çift çekirdekli ARM yapısı haricinde bu kontrolcüyle ilgili elimizde çok fazla bilgi yok. Bunun haricinde her zamanki klasik kontrolcüler bizlerle. OCZ’nin sahibi olduğu Indilinx’in geliştirdiği, ARM çekirdekli gizemli OCZ Aragon işlemciyi birleştiren Barefoot 3 ön planda. Bunlardan başka Sandforce’un bir zamanlar lider olan SF-2281 kontrolcüsü devam ediyor. Marvell 9174 ve Samsung MDX de rekabeti sürdürüyor.

Teknik ilerlemeler tarafındaki geilşmeleri detaylı SSD incelemelerimizden öğrenebilirsiniz ama NAND bellek yongalarının küçülmesine imkân veren düşük boyutlu üretim tekniklerini esas alan klasik akım deavm ediyor. Son olarak beklenen ilerlemeyi henüz gösteremeyen TLC (üç katmanlı hücreler) akla geliyor. Görünüşe bakılırsa bu yeni sistemin kullana girmeisyle birkaç yıl alacak. Bu kadar uzun beklemek can sıkıcıysa NAND yongalarının sürekli ucuzladığı unutulmamalı. TLC de eklenince yüksek kapasiteli SSD’ler daha da ucuzlayacak.

İncelenen ürünler en kısa sürede sitemize eklenip, hem ana sayfadan hem de konusu içerisinden gerekli bilgilendirme yapılıp tarafınıza sunulacaktır teşekkürler.

Kaynak: SSD Rehberi…