KDOGAN Estağfurullah ne kızması, elbette katılıyorum. Aynı pencereden bakıyoruz zaten, ben sadece spesifik bir örnek olarak ekmeği verdim. Elbette ataerkil bir toplum ve aile yapısı olarak ele alırsak asgari ücret oldukça düşük ve açlık sınırında. Ancak İstanbul ve Ankara dışındaki büyükşehir ve kırsal kentlerde, karı koca çalışan bir çiftin aylık geliri en azından 4.000 Türk Lirası. Bu da asgari yaşam şartlarını sağlamaları için gayet yeterli. Ha tabi ki lüksler için yeterli olamaz. Bir ev almak, bir araba almak, çocuğunu kreşe göndermek istese büyük zorluklar yaşar. Elbette yukarıdaki yorumumda ilk kısım biraz ironi odaklıdır. Ekonominin iyiliğinden dem vuranlara ithafen, sık sık tekrarlanan gelişim ve başarı örneklendirmelerine değindim. Pek tabi ikinci kısımda bahsettiğim gibi madalyonun öteki yüzü çok daha vahim.

Şu konuda yaşça büyükleri haklı bulmaktayım: Onların gençliğinde tüp, gaz, yağ, benzin, su, gıda, belediye, hastane kuyrukları vardı doğru. Araç sahibi olmak, uçakla seyahat etmek lükstü. Cep telefonu bir yana ankesörlü telefon ve renkli televizyon gibi pek çok teknolojik araç bile sadece belli kesimin sahip olabildiği cihazlardı. Belediyelerde dönen rüşvetin haddi hesabı yoktu. Elbette rüşvet halen var ancak büyük usta Kemal Sunal'ın filmlerinden hatırlarsınız, en basitinden bir veznede işinizi yaptırmak için bile araya bir şeyler sıkıştırmanız gerekirdi. Hastane ve sağlık sektörü ciddi anlamda yerlerdeydi. Askeri ve kamu personelleri ayrı, SSK ayrı, Bağkur ayrı eczanelere arıyor, ilaç ve tedavi hizmetleri çok kısıtlı imkanlarla sağlanıyordu.

Tüm bunların yanı sıra 20 yıl içerisinde öğrenci yurt ve burslarındaki gelişmeler, ulaşım ve ''teknolojik tüketim'' alanındaki yatırımlar bi hayli büyüdü. Sağlık, gıda, kamu sektörlerinde de geçmiş yıllara oranla ciddi sıçramalar gerçekleşti. Bil hassa 2007-2008 yıllarına kadar yapılan yatırım ve projeler, gerçekten tüketim için oldukça faydalıydı. Buraya kadar yazdıklarımı yiğidi öldür, hakkını yeme fikriyle yazıyorum. Ayrıca bu saydığım katkılar, bir lütuf değil zaten sosyal devlet anlayışının yapması gereken sorumluluklar.

Şu anda sizin de bahsetmiş olduğunuz mevcut zamlar ve ekonomik sıkıntının temel sebebi, yukarıda bahsettiğim tüketim odaklı yatırımların sonucudur. Vatandaşa bir noktaya kadar kolaylık ve imkanlar sağlandı ancak bunlar borçla sağlandı. Şimdiyse ne o borcu ödeyebiliyoruz, ne özelleştirecek büyük kurumumuz kaldı. Haliyle vergileri ve zamları arttırıyor, para basıyor, Türk Lirasına değer kaybettiriyor ve adım adım çöküşün eşiğine yaklaşıyoruz.