-
Üyelik
05.07.2014
-
Yaş/Cinsiyet
30 / E
-
Meslek
Sosyal Medya
-
Konum
Adana
-
Ad Soyad
E** D**
-
Mesajlar
1945
-
Beğeniler
1098 / 1106
-
Ticaret
312, (%100)
Yarin ne olacağı belli olmayan bir ülkede yaşıyoruz! Canlı bombalar, gece eğlence merkezlerini basanlar, suikast düzenleyenler, masum halka ateş açanlar ve niceleri..
Peki kim suçlu?! Bu işin suçlusu kim, kimse suçlu değil mi hepiniz mi suçsuzsunuz! Hadi diyelim ki PKK yıllardır vardı; aramızdaydı. Fakat PKK'nın dahi varlığını hissetmedik bu kadar geçtiğimiz yıllarda. Biz FETÖ nedir bilmezdik, aramızda bu kadar hainin olduğunu tahmin bile edemezdik!
Nasıl girdi bu hainler aramıza, nasıl bu kadar çoğaldılar, varlıklarından bu saldırıları düzenleyeceklerini bu kadar zaman nasıl sakladılar, istihbarat neredeydi, uyuyor muydu? Yoksa MİT diye andığımız bu istihbarat alanı bir Hayali karakter mi? Biz DAEŞ'in ne olduğunu bile bilmiyorken, DAEŞ ülkemiz de yüzlerce can aldı, bombalar patlattı, suikastlar düzenledi.
Nereden geldi bu silahlar ülkeye, bu 100 tonluk patlayıcılar ülkeye nasıl girdi, nereden girdiniz siz elinizi kolunuzu sallaya sallaya bu ülkeye! OHAL ilan edildi; fakat ülkede hala patlama oluyor, temizlenecek dediler. Bu mu temizlenmiş hali! Yıllardır ''son çırpınışları'' diye diye yutturdular bize her saldırıdan sonra. Sonra biri çıktı ''Şehidimizin Ailesine başsağlığı diliyoruz'' ve sonra Milyonlar toplanıyor Şehit Ailelerine yardımcı olmak için. İnanın içim sızlıyor birde utanmadan 20 yaşına getirttiği oğlunu, ellerle beslemiş, canı acısa canı acıyan Anaya para yardımı yapıyorlar oğlunun kefaleti için.
Milyonlarca suriyeli ülkeye akın etti; olan benim ülkemin insanına oldu! Adam 50 TL'lik ticareti 10 TL'ye yapmaya başladı, benim fakir insanımın almadığı yardımları almaya başladı, evler verildi, Adana'dayım lüks bir semtte oturmama rağmen hala burada 2-3 dükkan var benim babamın Yıllarca çalışıp, didinse alamayacak dükkanları bunlar nasıl aldılar? Kim zengin, kim fakir, kim mazlum? Adana'da şuan 18.000 Adet Suriyelilerin açmış olduğu dükkan var, kiraları saymıyorum bile. Bu insanlar için benim kaç vatandaşım işsiz kalıyor, ailesine yemek götüremiyor, hatta kaç tane insanım öldü benim! Kaçı kontrol edildi; Sınırda?
Bunları yazarken bile korkuyorum, doğruları konuşurken bile korkuyorum, acaba Mahkemeden bir tutuklama kararı gelir mi diye! Sırf doğruları konuştuğum için. Bu ülkede bir parça Adaletin kaldığına bile inanmıyorum ben. Her bombalı saldırıdan sonra, yok Marmara açıldı, yok Ankara metrosu açıldı, yok şu yapıldı yok bu yapıldı. Başım gözüm üstüne, yaptın, ettin, ekonomiyi güçlendirmeye çalışıyorlar belki; ama sırf Dini duyguların yüzünden bu ülkeyi harcadılar, bu ülkeyi Suriye'ye çevirdiler, daha 2-3 ay bile olmadı Adana'da bir patlama oldu Valilikte evime 2-3 Kilometre uzakta bel ki; ya bende olsaydım! Bende ölseydim '' kader mi? '' diyecektiniz. Ne diyecektiniz?
Araştırın; ey gençlik! Şunca zamandır ülke tarihinize bir bakın bu kadar can nerede verilmiş, bu kadar bomba nerede patlamış, bu kadar suikast hangi tarihimiz de var araştırın madem çok kitapları seviyorsunuz ya.. Şimdi sırf ben bunları dile döktüm diye aranızda '' Aramızda ki vatan haini '' diye düşünen, söyleyen bile olacak. Hiç umrumda dahi değil, bırakın ben olayım vatan haini güzel ülkemin cahil, saf, temiz insanları siz uyumaya devam edin..
13 kişi bu mesajı beğendi.
-
Üyelik
22.10.2011
-
Yaş/Cinsiyet
31 / E
-
Meslek
Kendi halimdeyim
-
Konum
Diğer
-
Ad Soyad
İ** Y**
-
Mesajlar
4129
-
Beğeniler
1136 / 1842
-
Ticaret
21, (%100)
Bugün bir hastanede birkaç temizlikçiyle görüştüm, adamların maaşının Almanya veriyormuş. Sırf ülkeye girmesinler diye :) Sen 3,5 milyon bombayı aldın ülkenin bütün şehirlerine yaydın... Acısını biz çekiyoruz, şimdi yanlış yaptık bilmem ne diye işin içinden çıkmaya çalışıyorlar.
-
Üyelik
28.11.2013
-
Yaş/Cinsiyet
30 / E
-
Meslek
Ameliyathane Hemşiresi
-
Konum
Afyon
-
Ad Soyad
I** Ç**
-
Mesajlar
2633
-
Beğeniler
344 / 487
-
Ticaret
12, (%100)
Hocam 2gün önce memleketimdeydim belki bilirsiniz Kayseride şehit olan Hocalar'lı Kamil Tunç var. inanın evine gidemedim ailesinin yanına gidemedim ne diyebiliriz ki?
-
Üyelik
04.08.2014
-
Yaş/Cinsiyet
40 / E
-
Meslek
Yönetici
-
Konum
İstanbul Avrupa
-
Ad Soyad
Ş** K**
-
Mesajlar
3625
-
Beğeniler
1459 / 1458
-
Ticaret
135, (%100)
İst Suriye vatandaşlarına Ptt kart verildi ve para yatıyor ve bunlarla alışverş yapabiliyorlar diğer şehirlerde nasıl bilgisi olan varmı acaba? Ayrıca burada bulunan ve askerlik yaşı ve saglık durumu müsait olan kişilerin kendi ülkelerinde ülkeleri için savaşması gerektiğini düşünüyorum devlet tarafından yetiştirilip orada asker olarak görev yapmaları gerekiyor. yaşanan bu sorunlardan dolayı darbeye kalkışıldıgından beri tv izlemiyorum pek sagdan soldan duyuyorum olan biteni yıl başı gunu çocuklarıma aykkabı almak için alışveriş merkezine gitmiştik sonradan aklıma geldi hemen hızlıca işimi halledip çıktım kalabalık yerlerde durmak ve bulunmak bile insanları fazlası ile teridgin eder oldu
Bugün Bizim Yarın Çocuklarımızın.
-
Üyelik
20.05.2016
-
Yaş/Cinsiyet
28 / E
-
Meslek
Danışman
-
Konum
Diğer
-
Ad Soyad
M** A**
-
Mesajlar
292
-
Beğeniler
171 / 88
-
Ticaret
21, (%100)
Şu cümleler çok güzel açıklamış.Devlet babaya sorulacak sorulardan bence.
# Atilla Kaya'dan Cumhurbaşkanına açık mektup #
*MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya, genel başkan yardımcılığı görevinden istifa etti, anayasa teklifine de hayır vereceğini belirtmişti.
Mektup:
Sayın Cumhurbaşkanı; İkimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur. Sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “Devlet Başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız Türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir Türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır. Merak buyurmayınız; bulunduğunuz makamda halen AKP Genel Başkanı’ymış gibi davranmanıza dair söyleyecek sözüm yok.
Zira, üzerine aldığı görevi “tarafsızlıkla” yerine getirmek için namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini zevkle çiğneyebilecek tıynette bir insana etki edecek kudrette bir söz yok.
Öte yandan; ‘Tarafsızlık’ı bir kavram olarak algılamanızı beklemek de -entelektüel düzeyiniz göz önünde bulundurulduğunda- size haksızlık olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı; Başkanlık hırsını bir zırh gibi üzerine geçirmiş psikolojinizin size söylettiği garip sözler ve yaptırdığı garip işler vardır. Nedamet getirip bunlardan kurtulmayı dilerseniz, sarayınızda Saraçoğlu’dan farklı uzmanları danışman olarak istihdam etmenizi tavsiye ederim. Zira sağlığınızı tehdit eden haller, otlarla şifa bulacağınız türden değildir.
Bu kabilden bir hâl “Türk Tipi Başkanlık” lakırdısını dilinize pelesenk edişinizdir. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Sizin neyiniz “Türk tipi” ki, başkanlığınız da “Türk tipi” olsun! Ne oldu ki; bırakın sahiplenmeyi hatta söylemeyi- “Türk” sözünü duymaya bile tahammülü olmayan, Anayasa’dan “Türklüğü” çıkartmayı siyasi gayretlerinin baş hedefi gören siz, “Türk Tipi” bir yönetim modelinden bahseder oldunuz? Kalkmış, “bizim tarihimizde, genlerimizde, geleneğimizde başkanlık sistemi var” diyorsunuz. Siz değil miydiniz; Türk Milleti’ni 36 etnik parçaya bölen.
Şimdi, hangisinin tarihinden, geleneğinden bahsediyorsunuz? “Tarih”, “gelenek” yetmezmiş gibi bir de ırkçı duyguları okşamak için genlerden söz ediyorsunuz. Siz değil miydiniz onları ayakları altına alan. Biz sizi tanıyoruz. Siz, elinizden gelse, adında “Türk” geçiyor diye “türkü” bile söyletmezsiniz. Ama adadaki dostunuz ciddiye alırsa alınabilir, dikkat.Sayın Cumhurbaşkanı;“Bizim tarihimizde esas olan budur” dediniz ya…
Hani, söyleseniz de bilsek: sizin tarihiniz hangisidir?
Hangi milletin tarihidir?
Türk tarihinde de, bu tarihin belli bir döneminden itibaren iman ettiğimiz Kur’an’da da esas, yönetimin şekli değil dayandığı ilkeler olmuştur.
Bu ilkelerin uygulamaları da ne yazık ki- sizin eylemlerinizle örtüştürebileceğimiz türden değildir. Mesela, siz; Mete Han’ın, Attila’nın, Bilge Kağan’ın Türk Milleti’ni 36 etnik ve mezhebi parçaya ayırıp bunlardan bir kısmını aşağılayabileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; Sultan Alparslan’ın devleti 10 yıl gerçek Haşhaşîlere teslim edebileceğini, “ne istediler de vermedim” diyebileceğini, sonra da “saflığımdan yararlandılar” diye bir savunma geliştirebileceğini düşünebilir misiniz? Mesela, siz; Kılıçarslan’ın Haçlı Seferleri Projesi’nin eşbaşkanı olabileceğini, “kahraman haçlı askerlerin evlerine dönebilmeleri için dua ediyorum” diyebileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; Fatih’in “dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyebileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; Yavuz’un “yargının vatana ihanetten başka derdi yok” diyebileceğini, Kanunî’nin yasalarla yap-boz oynayabileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; Abdülhamid’in “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyebileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; Atatürk’ün Anzavur için veya Şeyh Said için “yani ne istendi de 12 yıllık Başbakanlığım döneminde verilmedi” diyebileceğini düşünebilir misiniz?
Mesela, siz; İranlı ************** bir tıfılın, o dilinizden düşürmediğiniz Osmanlı’nızı rüşvetle esir alabileceğini, Dahiliye Nazırı’nın onun önüne yatmaktan çekinmeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluğun fetvalarla meşrulaştırılabileceğini düşünebilir misiniz?
Yeri gelmişken; hani 21. Yüzyılın Kayserili Davud’u olduğunu düşünen birini Başbakanlık koltuğuna oturttunuz ya…
Mesela, siz; Orhan Gazi’nin 14. Yüzyılın Kayserili Davud’unu medreseden çıkartıp devlet işlerinin başına oturtacağını düşünebilir misiniz?
Yine yeri gelmişken; siz hiç Türk tarihinde vatan toprağını savaşmadan bırakıp da atasının türbesini sırtlayıp kaçan sonra bunun büyük bir zafer olduğunu söyleyen devlet adamı gördünüz mü?
Mesela, siz; emperyalist güçler ve yerli maşaları tehdit ediyor diye Medine kahramanı Fahrettin Paşa’nın böyle bir yola başvurabileceğini düşünebilir misiniz?
Sayın Cumhurbaşkanı; Bütün bu yapıp ettiklerinizin ardında hangi tarihten alınan ilham vardır?
Söyleseniz de bilsek Allah aşkına. Belli ki, bu Türk tarihi olamaz. Zaten şahsınız ve bağlısı bulunduğunuz zihniyetin varlığıyla ilgili temel sorun kendinizi Türk tarihine ait hissetmeyişinizdir.
Biliyoruz ki, ideolojik mensubiyetiniz buna engeldir. Sizin dâhil olduğunuzu düşündüğünüz şey, sömürgecilik sonrası Arap kimliği arayışından doğmuş olan İhvan’ın kurguladığı ideolojik bir tarih yorumu ve sınırları belirsiz ‘Dârü’l-İslam’ kavramıdır. İktidarınız boyunca etkilerine açık olduğunuz liberalizmin “şirket olarak tasarlanmış devlet” anlayışını da eklemek gerek.
Bunları Türk tarihinde bulabileceğinizi sanmak en iyimser yaklaşımla Türk tarihine yabancılığınızın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Sayın Cumhurbaşkanı; Bu millet ne yazık ki- ideolojik tercihlerinizin bedelini ödemek durumunda kaldığı gibi, kendisini dünyanın merkezinde gören egonuzun bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır.
Siz her fırsatta bunun hazzını tadarken, millete acı sonuçlarına katlanmak düşmektedir. Örneğin; bir bürokratın vatanseverliğine kefil olup hatta edep sınırlarını zorlayarak- sahiplenirken bir başkasını vatana ihanetle itham etmek sizin harcınızdır ve ancak bu çerçevede anlamlıdır.
Terör örgütünün kontrolünde, vatan toprağını bırakıp sandukayı taşıdı diye birisine meydan muharebesi kazanmış komutan muamelesi gösterdiniz.
Bıraksaydınız bu kadarını Merkez Bankası bile yapardı. Oysa ondan diğerinin tırnaklarına gösterdiğiniz ilgiyi esirgediniz ve onu vatana ihanetle suçladınız.
Sayın Cumhurbaşkanı; “Vatana ihanet” sizin kullanmayı sevdiğiniz bir itham. Peki, kendi atadığınız kadrolardan bu kadar vatan haininin nasıl çıkabildiği sorusuna da verecek bir yanıtınız var mı?
Hem bu kadar isabetsiz atamalar yapıp hem de her şeyi en iyi bildiğinizi, ülkeyi en iyi şekilde yönetebildiğinizi nasıl savunabiliyorsunuz?
Eğer işbirliği içinde olduklarınızın gerçek yüzlerini anlamanız en az on yıl sürüyorsa, siz de güvende değilsiniz, ülke de sizden emin değil demektir.
Bu sorgulamaları yapanları “Ankara’dan kuru sıkı atmakla” eleştiriyorsunuz, her önünüze çıkana “delikanlılık” dersi veriyorsunuz ya, hadi siz -Kabe’yi bile bir orduyla tavaf edişinizde gördüğümüz- o dillere destan cesaretinizle cevap verin.
Sayın Cumhurbaşkanı; Sahip olmadığınız şeyin kıymetini bilemezsiniz. Siz hiçbir zaman ‘Tarih’ veya ‘Devlet’ bilincine sahip olmadınız.
Edindiğiniz ideolojik formasyon buna uygun değildi ve bu formasyonu koruduğunuz sürece de olamayacaksınız. Sizin gözünüzde ‘Ülke’, İslam tarihi boyunca bile sınırları belirlenememiş olan muhayyel “Darü’l İslam” olduğu için, kendinizce Müslüman gördüklerinizin ideolojik çıkarı uğruna onu kesip biçmekten çekinmeyeceksiniz.
Bu işe “çözüm süreci” demeye sadece diliniz varmayacak, gönlünüz de ona eşlik edecektir. Siz, başkanlığınızı ‘Millet’ kavramından türetemeyeceğiniz için, ‘Başkanlık’ kavramından millet türetebileceğinizi sanıyorsunuz.
Böyle yaparsanız, “milletiniz” sadece “evde zor tuttuklarınız” olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı; ‘Tarih’ bilincine sahip olmayışınızla özlemini duyduğunuz “dindar ve kindar nesil” arasındaki ilişkiye dair de bir şey söylemek isterim: ‘Tarih’ bilinci olmayanda –‘Din’i tarihselliği içinde kavrayamayacaklarından- gerçek anlamda bir ‘Din Bilinci’ de olamaz.
İnsanları tarihlerine yabancılaştırıp hatta “düşman” kılarak “dindar nesil” yetiştiremezsiniz. Hz. Peygamber örneğinde gördüğümüz İslam, Cahiliyye’ye bile böyle yaklaşmamıştır.
Çevrenizde bunları sorup öğrenebileceğiniz çok insan vardır.
Eğer günün birinde bu ülkede –kefen giymiş partizanlar değil de- gerçekten dindar bir nesil yetişirse; onların dilinde arzuladığınız şekilde anılmayacaksınız.
Zira onlar cihadın en üst derecesinin zalim sultan karşısında hakkı söylemek olduğunu bileceklerdir; onlar, Tanrı’nın, kullarının ellerinin dolu mu boş mu olduğuna değil, kirli mi temiz mi olduğuna baktığını bileceklerdir; onlar, haram yemenin fetvadan kılıfı olamayacağını bileceklerdir; onlar, bir devletin küfr ile değil zulm ile çökeceğini bileceklerdir; onlar, ‘Adalet’in en üst değer olduğunu ve sadece Müslümanlar için değil bütün insanlar için olduğunu bileceklerdir. Gerçekten “dindar” olan insanda “kin” bulunmaz; biz, sizin sözünüzü sadece maksadımızı anlatmak açısından kullanalım: Eğer, o görmeyi çok arzuladığınız “dindar ve kindar nesil” gerçekten dindar olursa, minnetinin değil kininin konusu olmayı da göze almış olmalısınız.
Sayın Cumhurbaşkanı; Günü geldiğinde hangi tarihte, nasıl anılırsınız bilemem ama Türk tarihinde utanılmayacak bir yer edinmek isterseniz, nedamet getiriniz. “Türk Tipi Başkanlık”ı savunmaya hakkınız olsun istiyorsanız, öncelikle siz “Türk Tipi” olmayı denemelisiniz. O müthiş egonuz milletin her ferdini kefen giymiş partizanlara dönüştürebileceğinizi düşündürtmesin size. Bakın, anlayasınız diye Osmanlıca söylüyorum:“Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”.
Atilla Kaya
Herşeyi devletten bilmeyin arkadaşlar eğer bir suçlu arıyorsanız.Suçlu Halk'tır.
5 kişi bu mesajı beğendi.