Öğretmenlerimize duyduğumuz minnet ve şükran duygularımızı ifade ettiğimiz, onların ışığına ve rehberliğine duyduğumuz ihtiyacı bir kez daha güçlü bir şekilde dile getirdiğimiz 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde acımız sonsuzdur.
Eğitim ailesi olarak, meslek hayatların henüz çok başında olan gencecik öğretmenlerimizi 23 Ekim günü Van ilimizde meydana gelen depremde kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Millet Mektepleri'nin açılışı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başöğretmenliği kabul tarihi olan bu anlamlı günde yapılacak tüm etkinlikleri eğitim şehitlerimizin anısına adıyoruz. Milletçe hepimizi büyük bir acıya boğan depremde kaybettiğimiz öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin eksikliğini her zaman yüreğimizde duyacağız. Kısacık meslek yaşamlarına sığdırdıkları büyük fedakârlıkları öğretmenlik mesleğinin onuru ve saygınlığı içinde yaşatarak her zaman hatırlayacağız.
Evinde öğrencilerine gönüllü olarak ders verirken hayatını kaybeden, ilk maaşını Erciş'te yoksul insanlara dağıtacak kadar yüce bir gönül taşıyan, "öğrencilerim yetim kalır" diye tayin istemeyen ve daha bunun gibi öğretmenlik mesleğinin bir gönül işi olduğunu gösteren birçok hikâyeyi bize bırakıp, vakitsiz bir şekilde aramızdan ayrılan sevgili öğretmenlerimize ve hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerimize ve eğitim camiamıza sabırlar diliyorum.
Temenni ediyorum ki, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, ailelerimiz bir daha böyle acılar yaşamasınlar. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir taraftan şehit öğretmenlerimizin yakınlarının, depremde yaralanan öğretmenlerimizin yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan da yıkılmış veya hasar görmüş okullarımızı süratle tespit ederek, en ufak bir risk taşıyan okulların bile yıkılıp yeniden yapılması için çalışmalar başlatılmıştır. Kuşkusuz, içinde güvenle, mutlulukla, sağlıkla oturacağımız evler, binalar, okullar inşa etmek hepimizin ortak çaba ve sorumluluğunu gerektirmektedir. Bu ortak çabayı gösterdiğimizde, insan olmanın, insanca yaşamanın sorumluluklarını ve gereklerini yerine getirdiğimizde ülke olarak bir daha böyle büyük acılar yaşamayacağız. Kendilerini öğrencilerine adayan öğretmenlerimizin yeri doldurulmayacak kaybına değil, kıvancına ortak olacağız.
75 öğretmenimizi kaybettiğimiz depremde, Reşat Nuri Güntekin'in "Çalışkuşu" eserini ve Feride'nin şahsında öğretmenlik mesleğinin temsil ettiği kıymet biçilmez misyonu ve fedakârlığı hatırlamamız tesadüf değildir.
Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda savaştan henüz çıkmış; bütün meslek sahibi ve aydın nüfusunu cephelerinde şehit vermiş, yoksulluk ve yoklukla mücadele eden bir ülkenin en önemli gücü öğretmenler olmuştu. Cumhuriyetimizin ideallerini gerçekleştirecek yeni nesiller yetiştirme misyonuyla her türlü imkândan mahrum köy ve kasabalarda mucizeler yaratan öğretmenlerimizle, bu depremde kaybettiğimiz öğretmenlerimizin aynı ideal etrafında buluştuklarını görmek, yaşadığımız kaybın büyüklüğünü ve bu acı tecrübeden toplum olarak çok büyük dersler çıkarmamız gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.
Geçmişte olduğu gibi bugün de öğretmenlik mesleğine onurunu, itibarını, önemini kazandıran tüm değerleri aynı heyecan ve bilinçle sahiplenen çok değerli öğretmenlerimizi kaybetmiş olmanın acısını hep duyacağız ve değerli hatıralarını dersliklerimizde, okullarımızda, ama her şeyden önemlisi kalbimizde yaşatacağız. Onlardan bize emanet kalan öğrencilere ise insan hayatına saygıyı, altında kalmayacağımız binalar yapmanın önemini, geniş ufuklu, bilgi ve beceri sahibi bireyler olmayı, bu meşaleyi devralan öğretmenlerimiz öğretecek.
24 Kasım Öğretmenler Günü'nü bu duygularla kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle, saygıyla ve şükranla anıyorum.
Ömer Dinçer
Milli Eğitim Bakanı