Sene 1997. O zamanlar dial-up bağlantı var ve internet kafeler sadece büyükşehirlerde. Bende İzmir'deyim 1997 yılında elektronik aletlere hastalığım olduğundan (hesap makineli saatleri sökmek ve bakmak gibi...) dolayı askere gitmeden önce interneti keşfettim. Fakat varoştayız ve saati pahalı. Bunu rağmen internet kafeler hınca hınç dolu. Hiç boş kalmıyor. Zaten internet kafeler de az sayıda. Kim ödeyebilecek dial-up bağlantı parasını ki... Neyse, askerlik 1998'de bitti. Fakat Jandarmayım ve benden başka bilgisayarı bilen yok. Uzman Jandarmalara yardım ediyorum sürekli ve şoförüm. Tabi Tansu Çiller krizi filan askerliğin bitimine rastladı. Durumlar kötü, kimsede internet kafeye verecek para yok. O kadar yok yani. Aslında 1994 ile 1997 arasında üç yıl Philips servisinde çalışmışım ki, şimdi uzaktan gördüğüm teknoratların çoğu İzmir kökenlidir. Çünkü bilmelisiniz, bu ülkeye ilk sinemografi cihazı İstanbul değil, İzmir'den girmiştir. Yani Philips ustam bu kadar eskiydi.

Elbette okumayı sürdürdük zor şartlar altında. İstediğimiz yere ve mevkiiye geldik. Sene 2000 bu arada. Elbette maddi imkan da olunca ilk işimiz bilgisayar almak oldu. Bununla birlikte interneti keşif ve o dönemler asp revaçta olduğu için html'in ardından asp'ye geçiş. Bu arada asp.net çıktı. Fakat bilen yok, tüm kaynaklar ingilizce. php'nin yeni parladığı dönemler bunlar. Arada bir php'nin ne kadar iyi olduğuna dair yazılar sür revaçta yani. Ama asp kullanan çok daha fazla tabi. Okumuşluk ve kitap sevgisi bulunsa da, bu dönemde bilgiler çok ama çok yetersizdi. Bilgisayar eğitim veren okul ben bilmiyorum mesela, bu dönemde. (Millet yalancılığa çok soyunda yemin ederim bu üç-beş yıldır. Örneğin; Ayşegül Tecimer'in biyografisini yazıyorum mesela sonradan iddiaları yalanladığına dair yazıyı gördüm ve ağzından biyografisine aktardım. Mesela Vine meşhuru Eylül Öztürk, yeni oyunculuğa başladığı halde bundan bir ay önce biyografisini yazdığımda oyunculuğu ile ilgili tek kelime etmemişti. Ben iki gün boyunca onu araştırdığımda. Fakat şimdi sitesindeki biyografi bölümüne girin. Çocukluğundan bu yana oyuncuymuş meğerse bizim vine femenomeni. Bu derece yani. Klavye kahramanlığını bunların medyası hazırlıyor aslında. Google yılarca bunlara yüz verdiği için de kendilerini adam sanıyorlar. Yani bu kadarına da ben pes diyorum, her zaman. Madem böyle bir geçmişin vardı. Neden bundan bir ay öncesinde yoktu. Bu nedenle genelde biyografi yazmamaya çalışıyorum, bu konuda profesyonel olsam da...)

Fakat o iki, üç yıl içerisinde internet öyle bir hızla büyüdü ki, şimdiki büyümesi hikaye kalır. Kendimizi epey verdik bu konuya tabi. Asp ile beş-altı tane web sitesi yaptık fakat bu defa da bizim işlerin yoğunluğu devama fırsat vermedi. Taa ki, 2005 yılına kadar. 2005 yılında biraz daha web tasarım ile uğraştık. Ancak sektör öyle hızlı ilerliyor ki yetişmek imkansız. Yani ben bugüne kadar internetin 2000 ile 2005 (hatta 2006) arasındaki o gelişimini çok yakından görmüş birisi olarak diyebilirim ki, internet böyle bir gelişime asla bir daha erişemez.

2006 yılında web tasarım sektörü hızlanmaya başladığından dolayı ilgimiz okumaya kaydı tabi. Bu yıllarda Vikipedi ile tanıştım. Üç ay içinde sisteme aşık oldum. Bir ara engel aldım filan. Çünkü creative commons nedir, nasıl özgün içerik yazılır, toplama nasıl yapılır, içerik nedir filan biliyoruz ama bilmiyoruz. Bundan kastım şu; hep kendimizi tasarım alanına verdiğimiz için önemli olan içerik olduğunu önemsememişiz.

Neyse 2014 yılının Haziran ayına kadar bir kaç defa web sitesi yaptım fakat daha önceleri Joomla'ya sevgi duymuştum. Bundan sonra birden Wordpress atağa geçti ama bende de bu defa MediaWiki sevgisi baş gösterdi. İnsan nasıl başlarsa öyle gider ya bende Wordpress'den nefret etmiştim ve hala ediyorum aslında. Yaptığım tüm incelemelerde wiki'nin bir web sitesi için bulunmaz bir kaftan olduğunu fark ettim. Ardından pek çok wiki scriptini Türkçe'ye çevirdim. Hatta bir ara CMS çevrimine o kadar gönül verdim ki, bildiğiniz veya bilmediğiniz 20'ye yakın scripti Türkçe'ye çevirdim.

Vikipedi sevgisi wiki'yi fark etmemle daha büyüdü ve bu nedenle çevirileri bıraktım. Kendimi MediaWiki'ye verdim. MediaWiki Türkçe dil tercümesinde hala adım geçer. Bundan inanılmaz gurur duyarım. Vikipedi'ye çok katkıda bulundum. Fakat dobralığım burada işe yaramadı. Kâh kendi hatalarımdan, kâh burada hizmetli yetkisini elde etmiş ancak normal sistemde üye yetkisini bile veremeyeceğim insanlar olmasından dolayı Vikipedi'den soğudum.

Şimdi karşıma gelen herkes Vikipedi'nin alanında büyük bir geçmişi olduğunu ve onunla boy ölçüşülemeyeceğini söylüyorlar. Fakat hem MediaWiki yazılı hakkında Türkçe kaynak neredeyse yok hem de Vikipedi kusura bakmayın ama ceviz kabuğu bile değil. MediaWiki kaynaklarının pek çoğunu da zaten ben Türkçe'ye çevirdim. (Neyse kendimi bu kadar abartmayayım.) Elbette bunda geliri olan bir insan olmamın etkisi çok oldu. Yani yıllarca katkı yapmama rağmen, tek kuruş menfaat gözetmemem hem gelirimin olmasına hem de kimse kusura bakmasın aç gözlü olmamama dayanıyordu.

Şimdilerde sıkça görüyoruz, kişi sitesini açalı bir ay olmuş; gelip buraya nasıl kazanabilirim diye konu açıyor. Benim adsense hesabım belki de Türkiye'de ilklerdendir. Bir web sitesinde 7 yılda 40 TL kazandı. Onu da reklamlarıma tıkladığım bahanesi ile kapattılar. O zmanlar ödeme limiti yalan olmasın 100 TL idi sanıyorum.

Yani demem o ki, ne idi, ne oldu, neredeydi, nasıldı, nedendi, ne kadardı gibi binlerce soruya hiç forumlara sormadan arayarak kendim cevap buldum. Hala da öyle yapıyorum. Mecbur kalmadığım müddetçe forumlarda soru sormam. Fakat google gibi harika bir alet varken (eskiden (2004'e kadar çöptü yemin ederim, bilen bilir.) burayda soru sormak nasıl bir şeydir, sanırım ben ve benim gibiler hiç bilemeyeceğiz.

Neyse geri kalanı da belki başka yazıya anlatırım. İşte sizin de web siteniz ile ilgili ortaklık fikrime buradan başladım. Maalesef wmaraci olsun *** veya başka bir webmaster yardımlaşma sitesi olsun, gezdiğim sitelerdeki özgün içerik ile sizin sitenizdeki özgün içerik bu nedenle ayrı. Dobrayım ve dobra olmakla gurur duyuyorum. Para ihtiyacım var mı? Elbette var, kimse benim ihtiyacım yok diyemez. Bir nebze olsun bundan mı girdim bu işe? Yemin ederim girmedim. Fakat siteleri geziyorum, pek çok insanın ortak noktası olduğunu ve aslında tek bir site açıp ortak iş yapmak yerine herkesin kendi kafasına göre takıldığını görüyorum.

Emin olun üzülüyorum. Neden, derseniz? Haydi onları değil kendimi örnek vereyim. Ben ne kadar yırtınırsam, yırtınayım bilgive alan adı asla ezbere olmaz. Ayrıca ben ne kadar özgün yazarsam yazayım her gün farklı yerlerden alexa ile siteye girilmezse o site kalkınmaz. Evvelki gün alexayı kullananlara birisi hakaret ediyordu mesela.

Ben mesela sizinle anlaşsam, bırakın beni sizin aklınızda soru işaretleri kalır. Bu adam burada yazdığı gibi gerçek mi diye. Çünkü hepimiz sanal kahramanlarız bu alemde. Kimisi iyi yazar, kimisi kötü. Neyse dediğim gibi sizinle cep telefonundan birebir görüşmek isterim. Özel mesaj yoluyla numaramı gönderiyorum. Fakat şimdi bir işim olduğu için çıkıyorum. Allah nasip ederse yarın görüşmeyi umut ediyorum. Durum budur yani.

Umarım bir dokun bin ah işit durumu olmamıştır.