Paraya ihtiyacınız yokmuş gibi çalışın...

Uzun bir sure güzel hayat başlamak üzere diye düşündüm. Gerçek güzel hayat! Ama hep bir engel daha vardı önde. Öncelikle yapılması gereken bir şey, bitmemiş bir iş, tamamlanması gereken bir hizmet, ödenecek bir borç... Hemen sonra güzel hayat başlayacak. Sonunda uyandım ki, hayat zaten bu engeller.
Bu perspektif mutluluk için bir yol olmadığını, bilakis mutluluğun kendisinin asıl yol olduğunu görmeme yardımcı oldu. Öyleyse yaşanan her anin keyfini çıkarmalı, ve bu anlar, paylaşılacak özel biri ile geçirildiğinde daha da çok keyfi hissedilmeli. Zamanın kimseyi beklemediğini unutmamak lazım. Öyleyse; okulun bitmesini, okula gitmeyi, on kilo vermeyi, 6 kilo almayı, çocuk sahibi olmayı, çocukların büyüyüp evden ayrılmalarını, işe başlamayı, emekli olmayı, evlenmeyi, boşanmayı, Cuma akşamını, Cumartesi sabahını, yeni araba-ev almayı, yeni araba ve evin borcunun bitmesini, baharı, yazı, sonbaharı, kışı, ayın birini, onbeşini, şarkınızın radyoda çıkmasını, ölmeyi, yeniden doğmayı beklemeyin daha fazla mutlu olmak için. Mutluluk bir hedef değil yoldur.

Paraya ihtiyacınız yokmuş gibi çalışın, Hiç incitilmemiş gibi sevin, Kimse seyretmiyormuş gibi dans edin..

Mutluluk hakkında twitter'da neler twitlendi? #mutlulukbazen

Kaynak: Anonim

Yabancı olarak dinlemiştim, Türkçeleştirme yapmış ilgili bir arkadaş tavsiye video.

Para olmasaydı

Türkiye'de bundan 15 yıl önce para sorun olmasaydı, nasıl yaşamak isterdin sorusuna verilecek pek çok cevabım vardı. Ancak günümüzde özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan veya gelişmiş ülkelerde, aileniz ile yaşadığınız tarzı sürdürme zorunluluğunuz; sizi sisteme bağlı kalmaya mecbur bırakıyor.

Günümüzde emin olun, yakın zamanda ABD'nin kopyası olma yolunda ilerleyen Türkiye'de para sorun olmasaydı, nasıl yaşamak isterdin sorusunun cevabı yok. Kimsenin bulamayacağına eminim. Dağın başında bile yaşamaya çalışsanız, önünüze binbir türlü engel çıkacaktır ve yaşayamazsınız. Bu pek çok dünya ülkesi için de geçerli. Artık Sibirya ve Kanada'nın bazı insan yaşamayan yerleri ile kutuplara gitmediğiniz müddetçe hiçbir sistem sizi öyle başıboş bırakmaz.

Peki soruyorum, Allah bu dünyayı bizim için yaratmadı mı? Neden, insanlar kendileri için yaratılmış bu dünyada insanlara sınırlar koymakta, onları din, milliyet vb. sistemler içerisine sokarak ayırmaya çalışmaktalar? İzmir'e izinlerde gittiğimde, oradaki insanların amansız bir şekilde, boş iş bile olsa sürekli olarak dur durak bilmeden koşturmalarını bir gün izleyebiliyorum. Ertesi gün, bende hiç istemesem bile, o koşturanların arasına dâhil oluyorum.

Yani kıssadan hisse, devlet dediğimiz olgu, inanç sistemi, para sistemlerinin tamamı kapitalizmin ürettiği bir şeydir. Ne kadar düşünürsek, düşünelim; dünya üzerinde bunları yaşamaya mecburuz ve hiçbir düşünür veya yazar bu sistemi yıkamaz. Bu nedenle eskiden yararlı bulduğum bu düşünürleri artık dinlemiyorum.

Yazdıklarınızın birçoğuna katılıyorum hocam. Yalnız şurayı anlamadım; inanç sistemi kapitalizmin ürettiği bir şeydir derken ne demek istediniz. Bunu açıklarsanız yazdıklarınızın tamamına katılabilirim. :)

Şöyle anlatmaya çalışayım; Dinimiz İslam, bizlere kıyamet alametlerini anlatıyor. Yani olması gereken ve olacak düzen bu. Bu nedenle, biz ne yaparsak, yapalım maalesef bunun önüne geçemeyeceğiz. Mesela burada da belirtilen hadiste;

"Kıyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktır." (Müslim)

deniliyor. Bu nedenle, durum böyle iken; bir miktarda da para kazanmak ve tanınmak hevesinde olan, Ahmet Şerif İzgören veya Alan Watts gibi kişilerin sözlerini eskiden kâle alır iken, artık almadığımı belirtmek istedim.

Sözlerinizin tamamına katılıyorum hocam. :) Bu arada kişisel gelişim zımbırtılarıyla ilgili Bülent Akyürek'in İçinizdeki Öküze Oha Deyin kitabını da okumanızı tavsiye ederim.