Doğrudan ************** değil, fakat yaptığı işe ve detaylarına bakarsak pek sağlam olmayan noktalar var:
Muhtemelen size gönderdiği mesajda "15.000 veriyorum, siteni bana sat" demiyor. Brooker olduğnu, bu fiyata satabileceğini, yahut dolaylı söz oyunuyla sizin biçtiğiniz değeri kendisininkiyle karşılaştırıyor ve bol keseden bir fiyat veriyor. İstanbul'da böyle emlakçılar var, isim vermeyeyim, merkezi yerlerde, sahibi Amerika'da İtalya'da ev 2000 lira etmez, istiyor 8.000 lira. Neden? Diğerlerinin fiyatını yükseltmek için. Amerika'daki ev sahibi "n'oldu kiralanmadı mı bizim ev?" diyince yok season, yok kriz mriz diyip piyasayı yüksek tutuyorlar. Böyle Etiler'de Nişantaşı'nda yüzlerce daire var. Öyle olunca köpek bağlasan durmayacak evler oluyor sana 3.000-4.000...
Bunu neden söyledim? İşte bir sahtecilik yok, fakat manüplasyon var. Kimse adamların kapısını kapatıp **************lık yapıyorsun diyemez. Çünkü yaptıkları tam olarak şu:
Eğer, benim, gördüğün gibi yüksek fiyatlara domain alım satımı yapılan sitemde domainini değerlendirmek istiyorsan önce onu yine bana ait olan bir sisteme akredite ettirmen lazım.
Ha, verir ettirirsin kaydını. Siteyi eklersin listeye, satılmaz 10 sene. Muhtemelen arada bir yüksek fiyat teklifleri de sunulur, "sitenize 12.000 verdiler ne dersiniz? Bence bekleyelim efendim" filan diye, bu durumda siz olmasanız da bazıları çıkıp aman bekleyelim, bu arada benim başka alan adlarım da var, onları da listeye ekleyelim" diyebilir. Her sene yeni baştan olmak üzere alan adları sürekli "tescillenir". Kimin adına? Kim vermiş o akreditasyon yetkisini? Kendisi...
Bu yapılan işte hiçbir kusur yok ticari olarak.
Site, hem alım hem satım yapılan sitenin ortalama satış fiyatının 10 bin küsur olarak duyurmuş. Burada işte bir takım kokular geliyor. Böyle bir site olacak ve bizler bunu hiç duymamış olacağız? Öyle olsun...
Son sözüm, şahit olduğum, duyduğum bazı dolandırma yöntemleri ile bu durum arasındaki benzerlikte. Örneklere bakalım:
1: Hacı Dayı, gömü bulduk, birazını çıkardık, memura rüşvet vereceğiz, paramız bitti, bize biraz para ver, seni de 7 ton altına ortak edelim. Tarlalar, inekler, koyunlar gider...
2: Nijerya menşeli bir firmadan mesaj gelir büyük Commonwealth Lotaryasını kazandınız diye, meblağ 1 milyon sterlindir. Banka evrak işlemleri için sizden bir yetkili cüz'i bir miktarı bildirdiği hesaba yatırmanızı ister. Az da olsa bu tezgaha gelenler var ülkemizde de...
3: Suçlular sizin IMEI'nizi kopyalamış, biz memuruz bize kontör gönderin! İşte en dumur edici ve toplumuzda neredeyse her kesimden insanı mağdur eden yöntem...
Bunlara başka örnekler de ekleyebiliriz. Ama iki nokta var, biri sabit, biri değişken: Sabit olan sizden para çıkacak, sizden para isteniyor, o parayı mutlaka ödemelisiniz.
Değişken olan ise sizde ya da onlarda değerli olduğu iddia edilen, var sayılan bir kıymetli, değerli, önemli şey var.
Şimdi birinin olabilmesi şartını (daha değerli olanı elde etme) diğerine (yani gözden çıkarılabilecek kadar bir miktara) bağladınız mı, işte tezgah hazır!
Sonuç olarak elinize alıp incelediğinizde "bunda bir tuhaflık yok" deseniz de, sonuç olarak kime ne kadar hizmet edeceği projeksiyonunu yaptığınızda tuhaflıklar su yüzüne çıkıyor makyajın altından.
E kardeşim, diye sormak lazım, yani bana gelse böyle bir teklif sorardım: "Bana 15.000 veriyorsan, önce sen kendini bir bana kanıtla, kaydımı yap, bana bir ön ödeme olarak 1.000 dolar gönder de işin adını koyalım dostum"
Sonuç: Uzak durun, eğer ortada bu kadar para ve bundan komisyon alacak bir aracı varsa, ciddiyetle peşinizi bırakmaz, sizin şüphenizi çekmek yerine işi tık tık tık halleder, o kadar.
Kolaylıklar dilerim.