bu programı kendi sitesinin paravan blogunu açacaklar için yazdım, kimsenin emeğinin çalınmasını istemem.
%40-%80 arası özgünleştirme yapabiliyor şimdilik. sizce nasıl? böyle bir programı satmak istesem satabilir miyim? kaç kişi almak ister?
örnek: http://smallseotools.com/plagiarism-checker/ özgünlük: %83
orjinal hali
Kısa Hikaye (Öykü) gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa düz yazı
şeklindeki anlatıya öykü veya eski adıyla hikâye denir. Kısa oluşu, yalın bir olay
örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek
ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve
diğer anlatı türlerinden ayrılır. Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü
ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de
çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir,
ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan
özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir. Eski Yunan’daki
fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir. Ama öykü
ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi
bir tür haline gelebildi. Edgar Allan Poe’nin Grotesk ve Arabesk öyküleri adlı
eseriyle yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde değil Avrupa’da da etkili oldu.
Almanya’da Heinrch von Kleist, ve E. T. A. Hoffmann, psikolojik ve metafizik
sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla yansıttılar. 20. yüzyıla girildiğinde
öyküler ilk kez genellikle gazete ve dergilerde yayınlanıyor ve bu yüzden
gazeteciliğe özgü yerel renkler taşıyordu. Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard
Kipling’in Hindistan’daki yaşamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi ve O.
Henry'nin öyküleri bu özelliktedir. Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve
Çehov’un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında sağlam bir yere
oturmasına büyük katkı sağladı. Türkiye'de öykü ya da hikaye kavramı diğer yeni türler gibi Tanzimat'tan sonra edebiyatımıza girmiştir. Öykünün bizdeki ilk
gerçek temsilcisi olarak Ömer Seyfettin'i görmek mümkündür. Falaka,Başını
Vermeyen Şehit,Pembe İncili Kaftan gibi dönemin sosyal olaylarını gözler önüne
seren Ömer Seyfettin çok sayıda hikayesiyle Türkiye'de hikayeciliğin
gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır.
kaynak: http://www.bekirhoca.com/ogretmen/oykuler.asp
özgünleşmiş hali
Kısa Öykü (Öykü) gerçek ya da gerçeğe yakın 1 olayı aktaran kısa düz yazı
şeklindeki anlatıya hikaye yada eski adıyla hikâye denir. Kısa oluşu, sade 1
hadise örgüsüne sahip olması, genellikle mühim 1 hadise ya da sahne
aracılığıyla biricik ile yoğun 1 tesir uyandırması ile az sayıda karaktere yer
vermesiyle roman ile başka anlatı türlerinden ayrılır. Öyküde, olayın geçtiği yer
sınırlı, ifade özlü ile yoğundur. Karakterler belli 1 hadise içinde gösterilir. Bu
karakterlerin de çoğu vakit sadece belli özellikleri yansıtılır. Mevzu,bahis
tümüyle rüya ürünü olabilir, ya da nihayet radde gerçekçidir. Genellikle ironik 1
tesadüf yoluyla yaratılan hususi 1 lahza üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara
imkan verir. Eski Yunan’daki fabl ile kısa romanslar, Binbir Gece Masalları
öykünün habercileridir. Fakat hikaye ancak 19. yüzyılda romantizm ile
gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi 1 cins haline gelebildi. Edgar
Allan Poe’nin Grotesk ile Arabesk öyküleri adı olan eseriyle yalnızca Amerika
Birleşik Devletleri’nde değil Avrupa’da da etkili oldu. Almanya’da Heinrch von
Kleist, ile E. T. A. Hoffmann, psikolojik ile metafizik sorunları öykülerinde
masalsı 1 anlatımla yansıttılar. 20. yüzyıla girildiğinde öyküler birinci defa
genellikle gazete ile dergilerde yayınlanıyor ile bu yüzden gazeteciliğe özgü
mahalli renkler taşıyordu. Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard Kipling’in
Hindistan’daki yaşamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi ile O. Henry'nin
öyküleri bu özelliktedir. Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ile Çehov’un
öyküleri, hikaye türünün edebi eserler arasında sağlam 1 yere oturmasına aka
katkı sağladı. Türkiye'de hikaye ya da öykü kavramı başka yeni türler gibi
Tanzimat'tan sonra edebiyatımıza girmiştir. Öykünün bizdeki birinci gerçek temsilcisi olarak Ömer Seyfettin'i görmek mümkündür. Falaka,Başını Vermeyen
Şehit,Pembe İncili Kaftan gibi dönemin sosyal olaylarını gözler önüne seren
Ömer Seyfettin fazla sayıda hikayesiyle Türkiye'de hikayeciliğin gelişmesine
fazla aka katkı sağlamıştır.