Güzel kardeşim, hayat ne yazık ki zor ve kimi zaman da acımasız. Yalnız şu an sahip olduğun düşünceler de son derece yanlış. Sen diyelim ki kolay yolu seçtin ve o düşündüğün şeyi yaptın. (Evlerden ırak, Allah korusun) Peki annen ne olacak? Seni dokuz ay karnında taşıyıp sana bakan, sen ağladığında ilk koşan, kendinden önce seni doyuran annen?

Günün birinde beş çocuk ağaçtan 8 ceviz toplamışlar, ama paylaşamıyorlar bir türlü. Derken öteden Nasreddin Hoca'nın geçtiğini görmüşler. "Hocam" demişler "biz yapamıyoruz, sen bize yardımcı ol." "Peki" demiş Hoca. Sormuş: "Bunları nasıl dağıtayım peki? Kul taksimi mi yapayım, Allah taksimi mi?" Çocuklar tabi hemen demişler "Allah taksimi Hocam..." Hoca almış cevizleri birine 3 tane vermiş, ötekine 2, birine hiç vermemiş. Çocuklar şaşmış buna, ne yaptığını sormuşlar. Hoca da "Allah taksimi istediniz. Onun paylaşımı böyledir, kimine çok, kimine az verir, kimine de hiç vermez..."

Kardeşim seni tanımayan biri olarak ufaklıktan Akşehir'e gittiğimde duyduğum bir fıkrayı paylaşmak istedim. Ola ki belki yüzünde bir tebessüm de belirir. Allah hiç ölmeyecek gibi çalışmayı ve her an ölecekmiş gibi ibadeti emreder. Bu dünyadaki sınavını da kimisi katlanılmaz zorluklarla, kimisi zenginlikle verir. Zenginin 40'ta 1 zekâtını vermesi belki de ona evlat acısından daha büyüktür ve en az senin kadar mahsun hissedebilir kendisini. Ya da hiç belli olmaz, bir anda tüm varlığını yitirir ve onun elinde bir zanaatı da yoktur kendisini idame ettirecek. Parası çoktur, ama sağlığı yoktur veya acıların en fecisi olan evlat acısına sahiptir. Bilemeyiz hiçbir şeyi ve hiç kimsenin durumunu...

Yaşın henüz genç, 20 yaşında delikanlısın. Şu an sen taşı sıksan suyunu çıkartırsın. Çok şükür anacığın başında, onunla aynı yerde nefes alabiliyorsun. Evine rızkını alnının teriyle kazanabiliyorsun. Bunlar büyük erdemler. Kafanı asla yere çevirme, alnın açık olsun, yüzün zaten ak...

Ne bedenine, ne de ruhuna zulüm etme. Her şeyi bir yana bırak ve tekrar tekrar anneni düşün. Maddi dünya kesinlikle yalandır. Maddi durumu bir yana koy, işte o zaman ferah hissedeceksin ve için de açılacak.

Önünde uzun ömrün var. Karşına daha iyi işler de çıkacak, bir hanımın da olacak ve çocuğun için, eşin için, anan için hayata tekrar dört kolla sarılacaksın. Ümit kaybedildiğinde kolayca bulunmaz ve bunun için onu hep filizlendirecek, yeşil tutacaksın. Göreceksin ki hayat aslında güzel ve anlayacaksın ki sahip olduğun birçok şey var minnet duyman gereken.

O en sevdiğin şeyi yap, denizlere bak... O denizin bir damlası veya dibindeki kumların bir tanesi de sensin ve sen olmazsan, o deniz de olmaz. Bunu aklından çıkarma asla...

Dilerim her şey gönlünce olur, kal sağlıcakla...