Sevgili arkadaşlar,
Dün itibariyle kesinlikle hoşlanmadığım, başkalarının fanatikçe birbirleri üstüne gittiklerinde bile rahatsız olduğum bir durumu bizzat yaptım. Doğu Türkistan ile ilgili yapılan bir paylaşım, ki içeriği paylaşan kişinin önceki başlıklarında belirttiklerini şahsen paylaşmadığımdan olsa gerek, biraz ileri gitmiş olabilirim. Kısacası, Doğu Türkistan ile ilgili yayınları itibarsızlaştırdığını, önemlerini küçümsediğini düşündüğüm bir paylaşım altında o an ki sinirlenme ve heyecan ile biraz sınırı aşmış olabilirim. Aslında kimi mesajları görünce tepkim belki de ortalamaydı, ama bugüne dek yapmadığım bir üslup olduğu için, cezalandırılmayı sonuna dek hak ettim.

Velhasıl, Doğu Türkistan konusunu enine boyuna elimden geldiğince paylaşmak istiyorum; çünkü Doğu Türkistan'da zulüm olduğu inancındayım. Sizi de bu yönde ikna etme niyetim yok; ama bu paylaşım, tabir-i caizse dünkü kabalığımın günahının çıkartması mahiyetinde.

Aslında bunu kendi bloğuma koymayı isterdim, ama WmAracı'nın bana göstermiş olduğu hoşgörüye minik bir teşekkür olarak ve ufakta olsa katkı sağlamak maksadıyla ve sizlerin de görüşlerinizi paylaşabilmeniz umuduyla buraya koyuyorum...

Bir kısmı ders notlarımdan, bir kısmı genel kültür, bir kısmı bazı makale ve haberlerden bir derleme. Dilerim herkesin işine yarar. Özellikle de zamansız ve yersiz şekilde bireyleri isteyerek ya da istemeyerek kışkırtan kişiler belki insaf edebilir...

Türkistan: Farsça Türk Toprağı demektir. Türk Vatanı veya Türkler'in yaşadığı yerdir.
Bu coğrafi bir terimdir, siyasal bir sınırı yoktur. Doğusu en ünlüsüdür; ancak güneyi Horasan'dır misal. (Bugünkü İran'ın bir kısmı ve İran Türkistanı da denir.) Batısı, en genel tabirle bugünkü Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Tacikistan'dır. Kuzeyi de Kazakistan'ın kuzeyi. Gerçekten de Türkler'in yaşadığı yeri ifade eder. Bu kavram yüzyıllardır aynıdır. Dün konulan bir şey değildir. Yani bu ismi Amerikalılar veya Avrupalılar koymamıştır.

Doğu Türkistan'da yaşayan insanlar Uygur Türkleri'dir, ki kendilerini 700'lü yıllardaki Uygur Devleti ile hatırlıyor olmamız gerekir.

Orta Asya, üstünde oyunlar oynanan bir coğrafyadır arkadaşlar. Tıpkı Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi. Bazı güçler, buralarda egemen olmayı istemektedir. Orta Asya'nın çoğu, Çarlık Rusya döneminde işgal edilmiş ve Bolşevikler döneminde de bu işgal sürmüştür. SSCB, etnik, dinsel veya mezhepsel ayrım yapmaksızın tüm tebaasını asimile etmeyi düşünmüş ve kısmen başarılı da olmuştur. Bugünkü Azeri kardeşlerimizin önemli bir kısmının öyle veya böyle Rusça biliyor olmasının nedeni budur. Ruslar, Orta Asya'yı ikiye bölmüş ve bu dönemde yeni isimlendirmelere girişmiştir. Örneğin Kazak ve Kırgız isimlerinin karıştırılması ve bölgelere isim verilirken bu hataya düşülmesi gerçekten de tarihte komik bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta bunu, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Ortadoğu'nun haritasını çıkartan Fransız ve İngilizler'in yaptıklarına benzetmek çokta yanlış düşmeyecektir. Kısacası, Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar ve Kazaklar birbirine düşman edilmiştir. Düşman edilmeseler bile, birbirlerinden ayrıştırılmışlardır.

Hemen hemen aynı süre zarfında Doğu Türkistan'da bir ülke kurulmuştur: Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti...

Şimdi eğer konu iyi gidiyorsa lütfen elinizi yüzünüzü yıkayıp bir fincan çay veya kahve alın...

Çin'in nüfusunu Google'da sorunuz. Ardından wiki'ye girip nüfus ayrıntılarına bakınız...

Hanlar denilen etnik köken ağırlıklı bir komünist ülkedir. Komünizm, teoride çok hoş şeylerden bahseden; ancak pratikte kan kusturan bir uygulama olmuştur. Özellikle bugünkü Çin, kapitalist bir komünist ülkedir. Venezuela, Kuzey Kore ya da Küba gibi değildir. Önemli bir ekonomik varlıktır ve ekonomisi pratikte dış dünyayla etkileşim içindedir.

Hanlar'ın dinleri bulunmamaktadır genel olarak. Elbette bazı yerel dinler ve Yahudilik hariç iki semavi dine inananlar da vardır. Genel tablodan bahsediyorum.

İlk sıradaki azınlık Huiler'dir. Bunlar, etnik bağlamda Hanlar'a yakındır ve bugüne kadar yanlışım yoksa Çin hükumeti tarafından sıkıştırılmışlıkları da yakın zamanda söz konusu değildir. Dinleri İslam ve mezhepleri Hanefiliktir, Sünnidirler. Farklı din ve mezhepler her toplumda olduğu gibi bunlarda da vardır; ama yüksek oranda değil. Genel tablo...

İkinci sıradaki azınlık Uygurlar'dır. Bunları zaten biliyoruz. Etnik olarak Türk ve dinsel olarak İslam Hanefi...

Çin'de çok fazla sayıda etnik köken-ulus vardır; ama ilk üç sırayı bunlar alıyor. Konu itibariyle diğerlerine de değinmek yersiz olacak...

Şimdi Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti demiştik. Bu ülke 1930'larda egemen olmuş ve yaşamı da oldukça kısa sürmüştür. Kızıl Ordu (SSCB) desteği almıştır yıkılma aşamasında. O zamanlar SSCB ile Çin şimdiki gibi değil; karşıtlıklar var yani. Neyse, o anda bölgede bulunan Hui ordusu, özellikle Kaşgar olmak üzere birçok noktada onbinlerce Uygurluyu öldürmüştür. Çin, Hanlar'dan ziyade Huileri kullanmış ve Müslüman'ın Müslüman'ı öldürmesinden çıkar elde etmiştir. Nihayetinde bölge Çin egemenliği altına tekrar girmiştir.

Çin de, SSCB gibi her etnik kökene, ulusa, dine ve mezhebe karşı sert politikalar yürütmüş ve dönemin teknolojisinden ötürü, bu bilgiler hakkında net bilgi edinilememiştir. Diğer yandan, nüfusun sayısıyla ilgili tahminler bulunmaktadır. Yayılmacı politika izleyen Çin'i haklı gösterebilecek tek şey, yüksek nüfusun karnını doyurabilmek için yeni kaynaklara duyduğu ihtiyaçtır. Bu da elbette etik sorununu getirir akla.

Konu dağılmasın: Uygurlarla Huiler hâlen anlaşamazlar. Ümmet bilincinin aksine, birbirlerinden haz almazlar. Bugüne kadar karşılaşılan birçok çatışmada da bu iki etnik köken mevcuttur; ancak Çin yönetimi, Huilere karşı pozitif ayrımcılık yapmaktadır. Örneğin Hanlar, Huiler polis olabilirken, Uygurlar olamamaktadır. Böylesi bir ırkçılık mevcuttur. (Ne yazık ki Doğu Türkistan'ın yanı başındaki Türk ülkeleri de Uygular'a sırtını dönmüştür; çünkü ekonomik olarak Çin'den yararlanmaktadırlar. Kazak ve Kırgız gibi diğer azınlıklar zamanla erimiş ve çoğu Çin'den ayrılmıştır.)

Uygur Türkleri, yüzyıllardır ikamet ettikleri coğrafyada bağımsızlık isterken, bir kısmı da eşit haklara razıdır. Bu çetrefilli ortamda ne yazık ki radikal dinci örgütler de ortamdan yarar sağlamaktadır. Her şeyini kaybeden insanların, bir şekilde bu zararlı oluşumlara tabi olmasını mazur görüp görmemek sizin takdirinizdir. Cinayetlere, tecavüzlere, linçlere, işkencelere şahitlik etmiş bir çocuğun psikolojisini, büyüdüğünde nasıl şekillenmiş olabileceğini az çok tahmin edebilirsiniz sanırım?..

Güney Kore, Japonya, ABD, AB, Türkiye genel anlamda aynı tip politikalara uyum sağlamaktadır. Diğer yandan Kuzey Kore, Rusya, Çin ise ayrı. İki kutup var mı şu an? Kabul edin veya etmeyin: Var. Dengeleme söz konusu mu, bence yok işte o.

Bugün Çin'e karşı uluslararası bir tepki mümkün mü? Değil. Ekonomik anlamda güçlü. Kafanıza göre ambargo falan da uygulayamazsınız. Ortak olduğunuz uluslararası anlaşmalar var. Mağdur taraf siz olursunuz. Peki Irak, Afganistan gibi müdahale şansı?.. Dünya'nın en kalabalık ülkesine öyle bir şeye de her baba yiğit yanaşmaz, yanaşamaz.

Doğu Türkistan'a dönecek olursak: Bölgede doğal kaynaklar mevcut ve bu durum, Çin için gerçekten çok önemli. Doğu Türkistanlı Uygurlar ise dediğimiz gibi kendi ülkelerini istiyorlar manevi güç bağlamında ya da hiç değilse eşit haklar ve özgürlükler.

Bazıları güvenilir kaynakları sorgulama ihtiyacı hissediyor: Çin'in olimpiyatlarda sokaklarda ne tür bir temizlik yaptığına ilişkin bir arşiv taraması yapmanızı öneririm. Genel olarak geçenlerde yazdığım yazı da Çin'in şiddete ve zalimliğe olan alışkanlığı hakkında fikir verebilir: İnsanlar, Köpekler, Diğerleri : ÇİN (+18)

Görüldüğü üzere, Çin, herkese ve her şeye karşı şiddete meyilli. Yasaları, rejimleri böyle. İçlerinde bir takım haksızlığa karşı çıkanlar da var, ama sistem onları susturmaya yetiyor. İnterneti kesip telefonları susturan bir hükumetin, yabancı gazetecileri bölgeden uzaklaştırması ya da bölge insanını terörist gibi sunması sizce mümkün değil mi?..

Twitter'da dolaşan görseller arasında, yukarıdaki linkte paylaştığım bir görsel Uygur Türkleri'ne yapılmış gibi gösteriliyor. Ağlayan küçük kız çocuğu. Evet, Uygur Türkü değil. Ama o fotoğrafta, Çin mezaliminin kanıtlarından bir tanesidir. Yayıncısı da uluslararası güvenilirliği olan bir haber ajansıdır.

Şimdi gelelim iki anekdota:
Birincisi güvendiğim bir kişiden ve kaynağı resmî... Çin, hapishanelerde tuttuğu insanları, özel firmalarına verip yurtdışına gönderebiliyor. Özellikle Asya'nın farklı ülkelerinde -özellikle yol- yapım ihalelerine çıkan bu firmalar, maliyetleri düşük olduğu için kazanıyorlar...
İkincisi güvendiğim ve sevdiğim, BM'de çalışan bir yabancı kişiden... Bu tip kişiler, şantiyelerdeki toplama kampı benzeri yerlerde tutuluyor. Karınlarını doyurabilmek için çevre çiftliklerden hırsızlık bile yapıyorlar.
Burada bahsedilenler Han ağırlıklı...

Peki bunlar olurken, sizce Uygurlular'ın zorla fabrikalarda çalıştırıldığı, fuhuşa zorlandığı mı olanaksız?

Arkadaşlar, 2009 Temmuz ayında bölgede bir ayaklanma çıktı. Bu ayaklanmanın ana nedeni, yapılan kötü muameleler idi. Bu olaylar, Çin tarafından terörist bir ayaklanma gibi gösterildi. O gün bugündür de baskı ortamı sürdürülüyor. Evet, bunu ABD, Japonya gibi Çin'le siyasal anlamda örtüşmeyen ülkeler kullanıyor; ama bu ülkeler Çin karşıtı olsa bile, gerçek değişmiyor. Desteklesinler veya desteklemesinler: SONUÇ AYNI!..

Çin'in sadece Uygurlar'a eziyet ettiği iddia edilemez. Adamlar bu konuda uzmanlar ve herkese, her canlıya eziyet etmeye meyilliler. Görünen bir köy için illa kılavuz istemenin mantığını anlamaya çalışıyorum, ama nafile, kafam almıyor, basmıyor.

Sürç-ü lisan ettiysem affola, ama bitirirken tekrar vurgulamak istiyorum: Tabi olduğunuz ulus, din, mezhep bir yana dursun; eğer insani duygulara sahip olduğunuza inanıyorsanız, her türlü şiddete, baskıya, soykırıma karşı gelebilmelisiniz. Şiddet sarmalı, yalnızca çevrenizde döndüğünde farkına varıyor ve diğerleri için "kaynak yok", "ABD'nin parmağı var", "ABD bunlara gaz veriyor, bunlar da kendi kendilerini öldürüyor" gibi bir mantığa ulaşırsanız, şahsi erdem kanaatiniz hakkında tekrar düşünmelisiniz. Yine de inatla ret etme niyetindeyseniz, kusura bakmayın, ama kışkırtıcı, nifak tohumu ekici bir provakatörsünüzdür. Fitne, bir toplum içinde hoşgörüyü ve anlayışı uzaklaştırabilecek yegane araçtır. Bunu bırakmanız kendiniz, aileniz, sevdikleriniz için elzemdir.

EK OLARAK:
https://wmaraci.com/forum/guncel/dogu-turkistanda-cin-zulmu-ramazan-ayinda-devam-ediyor-247204.html
Bu linkte gerçekten güzel bir şey yapılıyor. Eğer siz de destek olduysanız sayfanızı belirtin. Elimden geldiğince sayfanızda zaman geçirip yorum yapmaya özen gösterecek ve Google Plus'ta paylaşacağım.