Ekşi'de yazılan şu entry sanırım herşeyi açıklıyor; (
https://eksisozluk.com/entry/53367384)
sorumlusunun ve azmettiricisinin "kim" olduğu konusunda şahsım nezdinde hiçbir şüphe olmayan vahşet. aslında herkes o halk düşmanı ilkel geri ortaçağ kaçkınını çok iyi tanıyor, biliyor; saklamaya çalışsa da aklındaki farkındalığı yok edemiyor.
tanıyorsunuz işte... kıvırmaya gerek yok; hepiniz çok çok iyi tanıyorsunuz.
korku ve baskı nedeniyle söylenemeyenler bir yana;
sözlük adına vahim olan bir husus mevcut; o da saf, katıksız, tertemiz bir cehalet...
yüzlerce yazıdan vıcık vıcık bilgisizlik ve korkunç bir sığlık fışkırıyor. ülkenin cümle kurarak kendini az çok ifade edebilen kitlesinin hali buysa, geri kalanını varın siz düşünün.
örneğin bazı gençlerin veya ergen irilerinin vakayı sahiplenme şekli şu: "bak gördünüz mü; bomba, silah, ölüm, katliam neymiş anlayın"
bu cümleyi pkk veya bölgedeki kürtler için kuruyor ha; sana bana değil yani; yanlış anlaşılmasın.
yani 30 yıldır bombayla, ölümle katliamla iç içe yaşayan adamlara ders veriyor; bu saldırıdan ders çıkarmalarını salık veriyor. trajikomik...
la olm; adamların mitinginde canlı yayında bomba patlattılar; insanlar öldü, onlarcası yaralandı; bir kısmı uzuvlarını kaybetti. senin benim topuklarımızı vura vura kaçacağımız, birbirimizi izdiham nedeniyle eze eze öldüreceğimiz bir ortamda yere yattılar; organize olup vakayı en az kayıpla atlatmayı başardılar.
hatırlatalım; bu kitlesel soğukkanlı tepkiyi, askerliğini dağlarda 15 ay "komando" yapmış, türlü çatışma ve travmadan geçmiş adamlar ancak verebiliyor.
bir de bu kitlenin türevi mevcut:
ölmeyi bayılmak, counter'da kill almak falan sanan bu tayfanın durumu da oldukça sıkıntılı. bunların, -çoğunun erkek olduğunu varsayarsak- askerlik yapmadığı veya hiçbir silah ile temas etmediği konusunda kendimizden emin olabiliriz; ama sanırsın hepsi taktik birlik elemanı, delta force üyesi...
bu vatandaşları, askerden kaçmak için master kovalamak, bedelli için para biriktirmek, ev araba satmak yerine gönüllü asker, komando vs olmaya davet ediyorum; çünkü tetiği çekmek mouseun sol tuşuna tıklamaya, bomba atmak sağ tuşuna tıklamaya pek benzemiyor.
şurada atıp tutan zevatın bir kısmının yakın mesafede patlayan g3'ün sesiyle altına sıçacağına pek şüphe duyulmamalı.
sonra "oh iyi olducular" var ki; bu kitle en az kızılması gereken kitle... bunları fazla ciddiye almamak lazım; çünkü cehaletin, bilgisizliğin o en temiz huzurunu bunlar yaşıyor. türkiye ırak'a dönebilirmiş, ortadoğu bataklığıymış, katliammış, matliammış kim takar... koy götüne rahvan gitsin kitlesi... bunların polat alemdar'ın kendilerini kurtaracağını sandıklarına emin olabilirsiniz. çünkü beyni televizyonla uyuşmuş, dünyadan habersiz bu kitle, ırak'ta her gün pazar yerlerinde, insanların içinde patlayan bombaları, magazin haberlerinden hemen önceki 1 dakikalık dünya gündemi adı altında insanları salak yerine koyan haberlerden takip edebiliyor.
oysa 10 yıldır ırak'ta her gün bombalar patlıyor, günde ortalama 50 insan ölüyor. amerikan işgali ardından ırak'taki can kaybının 3-4 sene evvel 700binleri geçtiği söyleniyordu. şimdi ne olmuştur kim bilir... ama bizimkiler için önemli değil. 700 bin ne ki? türkiye liginde top tepen bazı eşekler o kadar kazanıyorlar zaten. 700bin de rakam mı yahu...
velhasıl suruç'ta yaşanan bu vahşeti destekleyenlerin, kendilerine şarapnel, kurşun, alev vs değmeyeceğini sandıklarını düşünebiliriz. bazı şeyleri yaşamadan öğrenemeyeceklerine kanaat getirebiliriz. bunlar için umut malesef yok; zorlamaya da gerek yok.
muhtemelen sümeyye kadrosundan olan bir başka grup da gazlı polis müdahalesi olduğunu iddia edenlerle alay ediyor. sanki daha evvel hiç olmamış da, imkansız bir şeymiş gibi...
bu sefer oldu mu olmadı mı bilmem ama demin bahsettik; hepimiz tv kanallarında izledik. seçimden bir gün önceki hdp mitingindeki bombalı saldırının hemen ardından polis kuvvetleri oradaki kitleye, sanki orada bomba patlamamış, insanlar ölmemiş, millet kolunu bacağını kaybetmemiş gibi, bir de üstüne su ve gaz sıkarak müdahale etti?
etti mi etmedi mi?
etti çocuklar etti...
yaşadığınız ülkeyi hiç tanımamanız ve hükmü altında yaşadığınız otoriteden bihaber olmanız nedeniyle önce biraz yakın tarih, türkiye tarihi hakkında bilgi edinmenizde fayda olduğu çok açık.
kısacası vaziyet, ekşisözlük denen türkiye örnek kütlesinden bakınca oldukça vahim.
günü okumak, gündemi kavramak, geleceğe dair rasyonel fikirler üretmek, sorunları gerçekçilik ve aklıselim ile halletmek konusunda toplum artık dibi görmüştür.
türkiye kısaltmalı üçüncü dünya ülkesinin, selefi osmanlı imparatorluğu gibi bir çöküş ve çözülme çizgisine adım adım yaklaştığı bu günlerde tüm ağır sorumluluk, yine bir grup eğitimli, aydın ve soğukkanlı azınlığın üzerine yığılacak gibi duruyor.