TÜRKÇE NEREYE GİDİYOR ?
Bir zamanlar Türkçe'nin tabii akışına müdahale ederek gelişmesini engelleyenlerin, bugün "Türkçe elden gidiyor!" diye feryat etmeleri, durumun hangi noktaya geldiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Pek yakında Türk çocuklarını yabancı dille eğitime özendirenlerin de "Vatandaş, Türkçe konuş!" kampanyası açtıklarını görürsek hiç şaşmayalım.

İnsanların ancak anadilleriyle düşünüp yazdıkları zaman üretken olabildikleri tarihi bir gerçektir. Nitekim Ortaçağ boyunca Batı milletlerinin bir varlık gösterememeleri, Latince düşünüp yazmaya çalışmalarındandır. Onlar kendi dillerini kurduktan sonradır ki, felsefe ve edebiyatlarını oluşturdular ve insanlığa kendi mesajlarını vermeye başladılar. Sömürge milletlerin de bir varlık gösterebilmeleri, kendi anadillerine döndükten sonra olabilmektedir. Yoksa o günün dünyasının en gelişmiş dili Fransızca'yla eğitim yapan Kuzey Afrika ülkelerinden büyük düşünürlerin ve büyük yazarların çıkması beklenirdi.

Şunu hemen hatırlatmakta fayda vardır: Bilindiği gibi Anadolu'ya gelen Türkler, burada yepyeni bir kültür ve medeniyetle karşılaştılar. Bu, İslam kültür ve medeniyetiydi. Bu kültür ve medeniyetin iki dili vardı, Arapça ve Farsça. Ne zaman ki bu medeniyet ve kültürün dilleri Türkçe de eritildi, ondan sonra Baki, Fuzuli gibi şairler ortaya çıkabildi. Tanzimat tan sonra ise Batı'yla yüz yüze geldik. Elbette Türkçe, Batı dillerinin kavramlarını bünyesinde eritecek; Türk milleti Batı kültürünü hazmedecek ve ondan sonra milli kültürünü ve dilini doluşturup insanlığa kendi mesajını vermeye başlayacaktı. Ne yazık ki, buna fırsat verilmedi; aklı erenle ermeyende Türkçe ye müdahale etti. Sonuç ise ortada: Türk çocuklarına İngilizce eğitim özendirildi. Bu da giderek anadillerinden kopmalarına yol açtı. Oysa ki Türk aydınları bir zamanlar nasıl Arapça ve Farsça biliyorsa, bugünküler de İngilizce, Fransızca, Almanca gibi Batı dillerini öğrenirler ama Türkçe düşünürler ve yazarlardı. Geçmişte olduğu gibi bugün de belli bir süre bocalamadan sonra kendi milli benliğimizi bulabilirdik. İşte şimdiki çıkmazımız buradadır. Bunun da çok pahalıya mal olacağı muhakkaktır.

Geçmişte Arapça ve Farsça'yı kendi bünyesinde eritmiş bugün de Batı dillerini eritmeye hazırlanan Türkçe ortadayken Türk çocuklarına hala "büyük ses uyumu, küçük sese uyumu" talim ettirilir; hangi kelimeler Türkçe hangileri değil, ezberletmeye çalışılırsa varacağımız sonuç elbette bu olacaktır:

"Türkçe elden gidiyor!"
Türkçe'yle birlikte nelerin gittiğini aslında hepimiz fark ediyoruz da söylemeye dilimiz varmıyor.