“Daha çok çalış, daha çok satın al, daha çok tüket ve mutlu ol”

Böylesi bir motivasyon bizi yaşamak için çalışan insanlara değil, çalışmak için yaşayan insanlara dönüştürüyor. Çünkü, çalışmaktan yaşamaya fırsat bulamıyoruz. Kazandığı para sadece işe gitmesini sağlayan yığınla insan var… Can Yücel’in dediği gibi, “Sabah 09.00, aksam 18.00. Sonra başka mecburiyetler. Sıkışıp kaldık [...] Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir ömür yani. Ne saçma.”

İçinden çıkamadığımız aynılığın içinde daha çok gösteriş, meta, statü için saatlerce bedenimizi ve beynimizi satarak hayatlarımızı tükettiyoruz. İnsanlar belli bir yaşa geldiklerinde ve çalışma yaşamları bittiğinde kendilerini derin boşlukta ve anlamsızlıkta buluyor. Çalışma bitti, para kazanıldı... Ee geriye ne kadar zaman, heves ve güç kaldı? İyi, Kötü ve Çirkin’deki şu meşhur replik akla geliyor…”Eğer yaşamak için çalışıyorsan neden çalışarak ölüyorsun?”