1699'dan beri toprak kaybediyoruz. Yeni bir bölünme ve buna bağlı olarak toprak kaybı elbette ihtimal dahilinde. Kuru hamasetle vatan korunmaz. Biz pkk adında bir terör örgütüyle ve yahut bir Kürt hareketiyle değil, müttefikimiz dediğimiz/sandığımız ülkelerin çok uluslu bir şirket gibi kullandığı pkk adlı bir örgütle mücadele ediyoruz. Bu gerçeğin gerektirdiği gibi davranmazsak, iktidarı elinde bulunduranlar bunun şuurunda olmazlarsa ülke bölünür hatta tarihten de silinir.
Etrafınıza bir bakın Çanakkale'yi geçilmez yapan gençler nerede? Onların sarsılmaz imanının esamesini görebiliyor musunuz? Batı bütün teknolojik/askeri üstünlüğüne rağmen Çanakkale'de iman ve şuurumuza yenildi. Ve milleti yenilmez yapan imanını elinden almak için askeri olarak geri çekilip kültürel, ekonomik işgale yöneldi. Şu an eğitim sistemimiz, ekonomimiz, medyamız işgal altında. Hepsinin de hedefi Çanakkale ruhunu yok etmek.
Özümüze, kökümüze, tarihimize, kimliğimize, benliğimize, imanımıza sarılıp dönmezsek dünyayı zalimler yönetmeye devam eder. Şayet yeniden Çanakkale ruhunu kuşanırsak o zaman hem kendimizi kurtarır hem de yeniden tüm mazlumların umudu oluruz. Bunun için önceliğimiz ahlâk ve maneviyat olmalı. Ama bunu bilimde, teknolojide ilerleme azmi takip etmeli. Değilse namazını kılan, orucunu tutan, ibadetlerini aksatmayan ama küresel sistemin tekerine çomak sokmak şöyle dursun o çarka dişli olan insanlar haline geliriz.
Şuurlu olmazsak bugün Türk-Kürt ekseninde bölünürüz. Ama bununla yetinmezler yarın Konya ile İzmir'i birbirine düşman ederler. İnsan kıyıya vuran minik bedenlerden de mi ibret almaz merak ediyoruz. Her defasında ve daha fazla kardeşliği, merhameti kuşanmak lâzım. Haber bültenlerini, haber metinlerini arka planlarındaki yönlendirmelere dikkat ederek takip etmeliyiz. Nefret ve öfkemizi yöneltmemiz gereken zalim devletler bellidir. Onları ülkelere barış ve demokrasi dağıtırken görebilirsiniz!