Yazım yanlışları ve devrik cümleler olabilir.Olumlu olumsuz görüşlerinizi bekliyorum.
Hamal Mithat

Yüzüne dökülen soğuk su ile birden yattığı yerden fırladı.Uykulu gözlerle bakınırken kahvecinin çirkin sesi ile irkildi.
Günaydın efendim! Dedi kahveci,ardından da kocaman bir kahkaha patlattı.Kahvehanenin dışında oturanlarda kahveciye eşlik ettiler.Bir yandan çaylarını yudumlarken diğer yandan da pis pis sırıtmaya devam ettiler.

Mithat bu olanlara pekte şaşırmamıştı.Yerinden doğruldu , kocaman elleriyle alnını sildi ardından boyunu iki yana çevirerek kütletti.Bu kocaman elleri olan adam Hamal Mithat’tı Kalacak yeri olmadığından her gün farklı yerde geceyi geçirirdi.Yaz olduğuiçin kalacak yer sıkıntısı çok olmuyordu canı neresini isterse orada kalıyordu.Fakat dün gece yağmur yağdığıdan kahvehanenin dışındaki koruluğun altında kalmıştı.Çok fazla yorulduğundan insanların kahvehaneye geldiğini duymamıştı bile.Omuzları geniş,kolları kalın oldukça uzun bir delikanlıydı Mithat.Ama kimse ondan korkmaz en cılızlar bile Mithat’ı iteleyip kakardı.
Mithat yere serdiği koyun postunu katladı ve küfesinin içine attı.Urganını küfeye dolayıp,küfeyi omuzlarına aldı ve iş aramak için yola koyuldu.Karnı çok acıkmıştı,bir an önce bir iş bulup karnını doyurmak istiyordu.

Güneş tepeye çıkmış ve ortalığı kızdırmaya başlamıştı.Mithat alnından süzülen terlerini düğmeleri yarıya kadar açık olan gömleğinin ucuyla sildi.
Çarşıda ağır adımlarla yürüyordu,manavdan ve kasaptan alışveriş yapmış kasabanın varlıklı ailelerinden birinin gelini Cevriye Hanım Mithata’a el etti.Koşar adımlarla kadının yanına gitti.Kadının yanında dört-beş yaşlarında bir çocuk vardı.Çocuk annesine eve gitmek istediğini söyleyip olduğu yerde tepiniyordu.Kadın Mithat’a biraz para verdi ve küfenin içine aldıklarını koydu ardından ağlayan çocuğu da küfenin içine yerleştirdi.Mithat böyle durumlara alışkındı.Kadın Mithat’a bunları doğru eve götürmesini çocuğuda sokakta oynaması için sokağa bırakmasını söyledi.Mithat konuşmayı sevmezdi başı ile onayladıktan sonra küfeyi sırtına alarak yola koyuldu.Kadında tuhafiye dükkanının içine daldı.

Küfenin içinde çocuk ayağı dikilmiş ‘daha hızlı diyerek’ Mithat’ın kafasına vuruyordu.Hızlı adımlarla eve varan Mithat küfeyi yere indirdi,tek eliyle çocuğun kafasından tutup aşağı indirdi.Çocuk indiği gibi sokakta oynayan arkadaşlarının yanına koştu.Mithat’ta kapıyı tıklatıp eşyaları verdikten sonra sokağın başındaki çeşmenin yanına gitti.Çeşmenin kenarına küfesini koyup,kafasını holluğun içine sokup çıkardı.Kafasını iki yana sallayıp çeşmeden su içti.Kadının Mithata verdiği parayla iki simit aldı.Bu koca adamın dişinin kavuğuna bile varmayan bu yemek molasından sonra şükür deyip yine dolaşmaya çıktı.

Çarşıda dolaşırken adamın birisi Mithat’a seslendi.Yeni aldığı eşyaları taşıması için gelmesini söyledi.Adamın evine gittiler evin önünde bir kamyon taşınmayı bekleyen eşya vardı.Mithat’a bunları taşımasını ama taşırken çok dikkatli olmasını söyledi.Mithat hemen işe koyuldu eşyaları birbiri ardına indiriyordu.Büyük eşyalar içinse adam bir tane daha hamal bulmaya gitti biraz sonra ada yanında bir hamalla geri döndü.Mithat ve diğer hamal kalan eşyaları da taşıdılar.Hava karmaya başlamış,Mithat’ta iyice yorulmuştu.dam hammalların yanına geldi ve ücretlerini verdi.Adam Mithatın eşyaları taşımasını beğenmiş olacak ki normalinden biraz fazla para verdi.Mithat bu duruma çok sevindi.Doğru lokantanın yolunu tuttu.Kasabada bir tane lokanta vardı,yemekleri güzeldi ama sahibi çok aksi bir adamdı.Mithat o adamı hiç sevmezdi ama bugün kazandığı fazladan parayla sütlaç yemek istiyordu.Mithat sütlaçı çok severdi şu dünyadaki en büyük lüksü sütlaç yemekti.Lokantaya gelen Mithat küfesini dışarıda bırakarak içeri girdi.Daha önce geldiğinden farklı olarak lokantada güzel ve genç bir garson gördü.Mithat garson kızdan çok hoşlanmıştı.Boş olan masalardan birine oturdu ve bir çorba istedi çorbasını afiyetle yedikten sonra suratında kocaman bir gülümseme vardı.Gülümsediğinde eksik dişleri hemen belli oluyordu.Sütlaçı yavaş yavaş tadını çıkararak yiyen Mithat garson kıza teşekkür edip kasaya yöneldi.Kasada duran lokantanın sahibi aksi adam Enver kaşlarını çatmış Mithat’a bakıyordu.Mithat’tan normalinden daha fazla para istedi.Mithat hiç sesini çıkarmadan parayı uzatırken garson kız patronuna fazla para almamasını söyledi.Bu duruma çok kızan Enver’in yüzü ve kel kafası sinirden kıpkırmızı olmuştu Kızı eliyle sertçe itti ve kıza birkaç küfür savurdu.Müdahale etmek isteyen Mithat’a sert bir tokat atıp parayı verip kaybolmasını söyledi.Normalde o adamı güzelce benzetecek kuvvette olan Mithat başını öne eğdi ve parayı verip uzaklaştı.Ertesi sabah Mithat erkenden mezarlığa gitti,mezarlığı seviyordu insanların çok olduğu fakat hiçbirinin kimseye zararı olmadığı yerdi.Mithat burada bir süre oturduktan sonra mezarların üzerinden birkaç tane çiçek koparttı ve lokantaya garson kızı görmeye gitti.Lokantanın köşesinde Enverin çıkmasını bekledi.Enver bu saatlerde hep kahvehaneye giderdi.Enver çıktığı gibi lokantaya girdi.Kız Mithatı görünce yüzünü astı.Mithat arkasında sakladığı çiçekleri kıza uzattı.Bu kızın çok hoşuna gitti.Mithata çok teşekkür edip yanağına bir öpücük kondurdu.Tam o sırada Enver cüzdanını unutmuş lokantaya geri dönmüştü.Mitaht’ı ve kızın elindeki çiçekleri görünce akşamki gibi sinirden kıpkırmızı oldu.Kızın elindeki çiçekleri bir çırpıda aldı yere atıp ayakkabılarıyla ezdi.Mitahata bir tokat patlatıp lokantadan attı.Mithat’ın yanağı 1 dakika önce kızın öpmesiyle kıpkırmızı olmuştu.Şimdi ise yediği tokatla kıpkırmızı oldu.

Yanağını tutarak lokantadan dışarı fırladı Mithat.O gün Mithatı kimse görmedi normalde bütün gün iş arardı.O gün farklı bir şekilde ortadan kaybolmuştu.Mitahatın yokluğu garson kız dışında kimsenin umrunda olmadı.O günün gecesi lokantanın sahibi Enver evinin önünde ölü bulundu.Başının iki yanı içe doğru çökmüştü.Bunu Mithat yapmıştı.O gün ortadan kaybolmuş bütün gününü ormanda geçirmişti.Ormanda çok düşünmüş o adamın kıza yaptıklarının bitmesini düşündü.Bunun normal yollarla olmayacağını anladıktan sonra Enveri öldürmeye karar verdi.Normalde Mithat kimseyi incitmez.Kendisine yapılan onlarca şeye hiç aldırış etmezdi ama Enverin garson kıza yaptıklarına tahammül edemedi.

Ormanda geceyi bekledi daha sonra Enverin evinin köşesindeki ağaca tırmandı.Biraz sonra Enver evinin önüne geldi.Mithat ağaçtan Enverin önüne atladı.Enverin korkudan dili tutuldu. Mithat bir sineği avlar gibi iki eliyle adamın kel kafasına şiddetle vurdu.O kadar şiddetli vurmuştu ki adamın kafasını ezdi.Sonra hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.Mezarlığa gidip garson kıza topladığı çiçeklerden bir daha topladı kızın evine gidip kızın odasının aralık olan camından içeri attı ve hızlı adımlarla uzaklaştı.Kız uyandığında yatağın köşesindeki çiçekleri alıp vazoya dizdi.Her zamanki lokantaya gittiğinde lokantanın kapalı olduğunu gördü.Yoldan geçen kadınlar kıza dün gece Enverin öldürüldüğünü söylediler.Kız şok olmuştu ama hiçte üzülmemişti.Bunu Mitahatın yapacağı aklına bile gelmedi.O günden sonra Mithat bir daha ortalarda görülmedi.Uzun bir süre sonra cinayeti Mithatın yaptığı anlaşıldı.

Ara sıra kız penceresinin önünde Mithatın getirdiğini bildiği çiçeklerden buluyordu.Emin olmak için bir gece dışarıya bir kase sütlaç bıraktı ve sabah olduğunda kasedeki sütlaçın yenmiş ve kasenin içinin çiçekle dolu oluğunu görünce çiçekleri getirenin Mithat olduğundan iyice emin olmuştu.Bu olay yıllar boyu devam etti.