Cumhuriyet gazetesi, Bedri Baykam'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği yazısına sansür uyguladı.
Can Dündar yönetmenliğindeki Cumhuriyet gazetesinde, her salı okuyucuyla buluşan Bedri Baykam'ın bu haftaki yazısı sansürlendi.

KILIÇDAROĞLU'NU ELEŞTİREN YAZIYA SANSÜR
Baykam'ın, "Söylediğiniz mümkün değil Sayın Kılıçdaroğlu, Çünkü..." başlıklı yazısı taşra baskısında yer alırken şehir baskısında yer almadı.

İNTERNET SİTESİNE BİLE KONMADI

Bedri Baykam'ın Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği yazı, Cumhuriyet'in internet sitesinde bile yerini alamadı.
Can Dündar, geçtiğimiz aylarda Taksim'de düzenlenen 'Özgür basın susturulamaz' yürüyüşüne katılmıştı. Dündar, burada yaptığı konuşmada "O kadar büyük bir baskı var ki bunun artık idrak edilmesi gerekiyor." demişti.

Bedri Baykam'ın Cumhuriyet gazetesi tarafından sansürlenen yazısı;



Yayınlanan gazetede yazısı yok!



"Sayın Kılıçdaroğlu, CHP 1 Kasım'da yine başarısız oldu. Siz bunu da "yaşanan olağandışı şartlar"a bağladınız. Son 19 ayda 4 seçim geçirdik. Her başarısızlığa bahaneler bulabiliriz. Mesela başka hangi olağanüstü şartlar yüzünden E. İhsanoğlu'nu Çankaya'ya aday göstermiştiniz? Veya daha sonra hangi gerekçelerle bu beyefendiyi Meclis Başkanlığı'na dahi layık bulmadınız?

TÜZÜK ÇELİŞKİLİ VE SAKAT
Demokrasi mücadelesi veren gazeteciler, eski partililer, kızgın seçmenler dahil, herkes size yardım etmeye gayret etti. Kadro veya politikalarınızla ters düşsek bile... Ama artık yeni bir lider aramamak, CHP'nin unutturmaya çalıştığınız köklerini özlemle anmamak imkansız. Dolayısıyla Kurultay, sizin Y-CHP'nizle gerçek Altı Ok'un CHP'si arasında geçmelidir. Genel başkan adayları ortaya çıkmaya başladı. Siz de bir jestle, parti içinde de özgürce propaganda yapabilmeleri için yeşil ışık yaktınız. Güzel bir temenni, ancak mümkün değil. Nedenini hatırlamıyorsanız, lütfen dinleyin: 2003'te Sn. Baykal karşısında Genel Başkan adayı olduğum kurultayda, delegelerin %5'inden imza almak lazımdı. Ben %10 toplamıştım. Ancak Baykal ve ekibi, seçime birkaç saat kala, üstelik çok şaibeli bir önerge oylamasıyla, gerekli imza sayısını %20'ye çıkardı. Hem de o seçimde geçerli olmak üzere! Tarih, faşist partilerde bile "maçın 87. dakikasında kural değiştiren" böyle bir skandal görmemişti. Ama başkanlık hırsı, bu karanlığı bile hazmettirebildi birilerine. 2010'da yönlendirdiğim yeni Demokratik Devrim Tüzüğü kitapçığında bu ve buna benzer birçok nokta gündeme geldi. Sizin 2012'de yaptığınız yeni tüzükle ilgili, kurultayda dinlemediğiniz bir konuşma yaptım. Dinlemediniz, çünkü ne yazık ki CHP Genel Başkanlarının böyle bir alışkanlığı yok! O gün şunu dile getirdim: "Bu tüzük geçerse, CHP Genel Başkanlık seçimi illegal olacak. Çünkü tüzüğe göre bu seçimin 'gizli oy- açık tasnif'le yapılması şart. Ama 2003'te geçirilen ve 2012'de yürürlükte bırakılan maddeyle Genel Başkan adayı, delegelerin %10 'açık' imzasıyla teklif ediliyor. Ve bu açık imzalar, diğer bir adaya da imza veremiyorlar. Yani bu imzalar, açıkça 'oy' değeri kazanıyor. Yani böylece CHP Genel Başkanı 'açık oy-açık tasnif'le seçilmiş oluyor! Bu çelişkinin hukuki olarak kabulü mümkün değil" dedim. Kürsüden indiğimde Sn Atilla Sav bana geldi ve "Partinin hukuk işlerinin ortasında olarak bu ikazınızı daha önce ben de MYK'ya anlattım, ama beni dinlemediler" dedi. Her zamanki mantıksız el indir-kaldır işlemiyle bu sakat madde geçirildi.

Sn Kılıçdaroğlu, istifa etmeyerek, Kurultay'ın geldiğini hatırlattınız. Ben de size bu illegal tüzüğü hatırlatarak, adaylara eşit mesafe ve söz hakkı iddialarının hayal ötesi olduğunu vurguluyorum. Halbuki 2003 öncesindeki gibi, delegeler birden fazla adaya imza verip adaylık konuşmalarında onların vizyonlarını algılayabilseler, hem demokratik yarış şansı olacak, hem de o imzalar "oy" değeri taşımayacağı için Tüzükteki o hukuksuzluk olmayacak! Aylarca süren kampanya emeği çöpe atılırken, milletvekili olarak hiçbir itirazınız olmadı!

DEMOKRATİK DEVRİM UYGULANMADI

Sn Kılıçdaroğlu, bu hukuksuz maddeler kaldıkça, mağlup Başkan isterse 30 yıl yerinden kalkmaz. Yarın kurultayda, gövde gösterinize katkıda bulunmak isteyen onca il başkanı ve delege, sizi öneren imzalar arasında olmak için yarışacak! Sonuçta milletvekilliği veya belediye başkanlığının bu ilişkilerden geçtiğini herkes biliyor. Baykal dönemine dair getirdiğiniz eleştirilerin arkasında duramadınız. 2003 adaylığım ve 2010 Demokratik Devrim Tüzüğü'nde önerdiğim yenilikleri deforme edip 5 yıla yayarak, özür dilerim, kör topal uyguladınız. %30'dan, %10'a indirdiğiniz gençlik kotası, Parlamento'ya tek bir genç (!) sokmanıza elverdi. %33'lük kadın kotası ise CHP'ye 45 değil 21 kadın milletvekili kazandırabildi. Çünkü o kotalardaki insanları doğru oranda seçilebilir yerlere yerleştirmiyorsunuz. Ayrıca basından öğreniyoruz ki, yolsuzluk dedikodularının üzerine giden partililerimiz, sizin tarafınızdan temizlikle tehdit ediliyor! Bu "yolsuzluk dosyalarıyla" ünlenen kendi imajınıza uyuyor mu? Arkadaşlar haksızlık yapıyorsa başta kendileri hesabı öderler. Yoksa ne farkımız kalır eleştirdiğimiz iktidardan? Hem böyle bir aklanma fırsatını belediyeler neden kullanmasın?

Ayrıca varolan delegelerle olağanüstü kurultaya gitmekten neden korkuyorsunuz? İşte bu nedenlerle, sözünü ettiğiniz "eşit yarış şartları" gerçek durumu yansıtmıyor, Sayın Kılıçdaroğlu."

kaynak: sabah.com.tr