18 yaşındayken yazdığım bir çok şeye şimdi burun kıvırıyorum. Ama o yaşlarda bana çok güzel geliyorlardı. Hatta edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerimi bile şu an çok yetersiz buluyorum. Bülent Akyürek'in şöyle bir sözü var: Boş bir kağıtta bir ağacın hayatı vardır. Benim cümlem o hayattan daha önemli değilse yazmam.

Yani kitap için acele ettiğinizi düşünüyorum. Bir blog açıp yazmayı denemelisiniz. Şayet yazdıklarınız ilgi çekerse o zaman kitap için çalışmalara başlamalısınız.

Bir de işin şu boyutu var. Yazmak ama ne? Şiir mi, hikaye mi, deneme mi, roman mı? Belki denemede başarılısınızdır da hikâyede diretiyor ve yeterince başarılı olamıyorsunuzdur. Bence akacağınız mecrayı yirmili yaşların ortalarında daha iyi farkedeceksiniz. Peki o yaşlara kadar bekleyecek miyim diye bir soru aklınıza gelebilir. Hayır, beklemeyeceksiniz, okuyacaksınız. Dolmadan taşamazsınız. Hiç şiir okumayan bir insan yazdığı her şiir benzeri şeyi şiir zanneder. Ancak usta şairleri okudukça şiirin ne olduğunu öğrenir ve klişe sulara yanaşmaz. Tıpkı ticarette bir işe girişmeden önce pazar araştırması yapmak ve o işi daha önceden yapmış kişilerden fikir almak gibi.

Yazı hayatınızda başarılar diliyorum. yolunuz açık olsun.