Merhaba,

Öncelikle gecikmeli de olsa herkesin bayramını kutluyorum. İşlerimin yoğunluğundan dolayı son aylarda fazla aranızda olamasam da her zaman söylediğim gibi, burası webmaster platformları arasında benimsediğim yegane yerdir. Buradaki çoğu arkadaşı tanırım, göz aşinalığım bulunan üyeleri de bilirim. İstisnalar dışında değerli insanlarsınız. Umarım keyifli bir bayram geçirmişsinizdir.
-
Konuya gelecek olursak, bu konuyu açmamın bir nedeni var. Biraz içimdekileri dökmek..

Tanıyan vardır, tanımayan vardır. Kendimi anlatmayı sevmiyorum, zaten insanın kendisini anlatması da zordur. Ben bu yaşıma kadar çok şeyler görüp geçirdim. Belki benden büyükler vardır, ama hayat tecrübesini yaşa bağlamıyorum. 20'li yaşlardayım ama belki bazısının 40 yaşında edindiği deneyimlere sahibimdir. Hayatım boyunca çoğu zaman mantıksal yaklaşmaya çalıştım olaylara, bazen bunu başarsam da insanın doğasında olan güvenme isteği maalesef bazen bünyemizi esir alabiliyor.
-
Konuya girelim;

2010 yılının son aylarından itibaren internet üzerinden tanıdığım ve dost dediğim bir insan vardı. Ben tek çocuğum, kan hısımlığı olarak abi/abla/kardeş bağını tatmadım. Bu yüzden gerçekten değer verdiğim insanları öz kardeşim gibi seviyorum. Bu dost olarak gördüğüm kişi de benim için böyle bir konumdaydı. İyi kötü, acı tatlı olaylar yaşadık. Uzunca süre görüşemedik, çok fazla özel şey paylaşmadık ama benim için değerli biriydi.

Sonra bu dost diye gördüğüm vatandaşın yaşadığı bazı kötü şeyleri ve ona yapılan haksızlıkları öğrendim. Kendisi anlatmamıştı ama öğrenmiştim. Açıkçası üzüldüm. Çünkü benzer şeyleri ben de yaşadığım için empati kurdum. Kendi derdimmiş gibi sorununu benimsedim, telefon üzerinden saatlerce akıl vermeye çalıştığım dakikaları daha dün gibi hatırlar bilirim. Genelde şakalaşmayı seven bir yapıya sahip olduğu için, bu tür konularda sürekli güler eğlenirdik. Hayat paylaşınca güzel misali. Acıları paylaşmak iyidir de, eğlendirmek bence daha önemlidir. Çünkü hayatın kendisi zaten dramdır, geriye kalan zamanları anlamlandırabilmek anlamlıdır..
-
Bugün öğreniyorum ki; benim dost olarak görüp, hiçbir çıkar elde etmeden özveri gösterdiğim, kendimden verdiğim, yardım ettiğim, hiçbir karşılık beklemediğim ve almadığım, hiçbir kötülüğümün dokunmadığı bu insan, benim arkamdan o şaka olarak konuştuğumuz konuları değiştirerek birilerine anlatıp beni satıyor. Bunu neden yapıyor? Bilemiyorum. Beni yanlış şekilde anlattığı insanı tanımam etmem. Sadece şu var, birkaç ay öncesinde kendisiyle irtibatımızı kesmiştik (bana göre onun hatası yüzünden). Ama herhangi bir şekilde kırıcı olmadım, kötü bir davranışım olmadı. Onun da olmadı. Lâkin bugün öğrendiğim şey arkamdan olmayan şeyleri konuşup, beni hiç tanımayan insanlara itibarsızlaştırmaya çalışması çok manidar geldi. Her türlü ihaneti görmüş olan ben, bu ihanet karşısında inanın şaşırdım.

Şimdi önümde iki yol var, ya bu arkadaşın canını yakacak benzer bir şey yapacağım ya da yaptığını yanına bırakıp hayatımdan sileceğim. Benim neler yapabileceğimi çok iyi biliyor. Bu yüzden öğrenemeyeceğimi düşünerek böyle bir şeye kalkıştı ama sonu iyi olmayacak diye iç sesimle söylesem de, "bazen gerekeni değil; yakışanı yapmak gerekir." felsefesinden hareket etmek de diğer bir düşündüğüm.

Hangisini önerirsiniz? Siz olsaydınız, ne yapardınız?

Okuduğunuz için teşekkür ederim.