HbY adlı üyeden alıntı

Şuan paylaşılan resimler M.Ö. 1500 yılında kurulmuş olan İÇ KALE'ye ait olan resimlerdir. Tadilatda görülen ve önünde kalabalığın bulunduğu yer ''27 Şehit Sahabe Türbesi Hz. Süleyman Camii''si olup resimler 2011 yılında bir perşembe günü çekilmiştir.



hocam resimler tek bir yerden çekildi. İç Kale Diyarbakır Sur İçinin Merkezi Olup Yukardan Bakılınca Kalkan Balığını andıran Sur'ların göz kısmı olarak kabul edilir. Diyarbakır Sur'ların kapladığı alanın kuzeydoğu köşesinde adeta yay biçiminde bir duvarla şehirden ayrılan iç kale, etrafında bulunan surlarla bir açıdan Dış kale’nin minyatürü gibidir. Yapım tarihi olarak kaynaklarda yer alan bilgiler, genelde İç Kale’nin Hurriler Dönemi’nde yapıldığına dair ortak bir karar mevcuttur. İç Kale İçerisinde;

Saint George Kilisesi :Kilise iç kale’nin kuzeydoğu köşesinde yer alır. Mimari tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı Roma Dönemine ait olduğu düşünülen kilise, Artuklular döneminde batı tarafına eklenen kubbeli bölüm ile hamam haline getirilmiştir. Kaynaklara göre özgün yapının bir roma yapısı olduğunu, daha sonra kiliseye çevrildiği ileri sürülmektedir. Üzerinde inşa kitabesi olmayan kilise Diyarbakır Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünce hazırlanmış envanter fişlerinde III. Yüzyıla tarihlendirilmektedir. Üç nefli, bazilika planlı kilise doğu yönünde sur duvarlarıyla birleşerek Dicle vadisine bakar. Orta nefin üzeri elips bir kubbeyle örtülmüştür. Nefleri birbirinden ayıran dörder ayak dizisi bulunmaktadır. Kolonları bağlayan kemerler oldukça yüksek tutulmuş; diğer kemerler ise sütun başlıkları seviyesinden başlar. Artuklu döneminde yapılan hamam kısmı kare planlı olarak inşa edilmiştir. Bu mekânın sivri kemerlerle birbirine bağlanmış sekiz ayağın taşıdığı üst örtüsü günümüze gelmemiştir. Kilisede yapılan restorasyon sonrası yapı “Sanat Galerisi” olarak kullanılacaktır.

Atatürk Müzesi : Yapının inşa tarihi ve yapanı hakkında bilgi bulunmamakta fakat İç kalede bulunan binalarla aynı dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Kaynaklara göre; I. Meşrutiyetin ilanından önce ülkede baş gösteren karışıklık Diyarbakır’da da etkisini göstermiş, 1906’da hürriyetin ilanıyla imar faaliyetleri tekrar başlamış ve iç kale’deki Umumi Müfettişlik makamı bu tarihte yapılmıştır. Bu bina Genel Müfettişin oturduğu bina olup, 1916 da 2. ordu komutanlığı karargâhı olmuştur. Atatürk II. Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır’da bulunduğu sırada (1917) bu binayı karargâh olarak kullanmıştır. 1973’te 7. Kolordu Komutanlığınca onarılarak yeni işleviyle hizmete açılmıştır. Tarihi yapıya giriş kuzeyden oval dört basamaklı bir merdivenle sağlanmaktadır. Yapının ön cephesinde görülen siyah kesme taşların aralarının derzlenmesi, pencere ve kapı kenarlarının beyaz taştan yapılması, kapının yanında yer alan iki beyaz mermer sütun başlıkları ön cepheyi renklendiren unsurlardır. Atatürk Müzesi günümüze gelene kadar birçok yenileme ve onarım çalışmaları geçirmiştir. Restorasyon sonrasında Atatürk Müzesi ve Diyarbakır ile İlgili Bilgi Toplama Merkezi olarak işlevlendirilecektir.


KolOrdu Komutanlık Binası : Bina 1902 tarihinde dönemin Diyarbakır Valisi Mehmet Faik Paşa zamanında yaptırılmıştır. Eski Kolordu Binası olarak bilinen yapının doğu cephesi hükümet binasında olduğu gibi kale duvarına bitişik değildir. Doğu cephesinin önünde büyük bir avlusu ve içinde şadırvanı bulunmaktadır. Avlu yanlarda yer alan yapılar tarafından çevrelenmiştir. Plan itibariyle diğer yapılar gibi dikdörtgen plan şemasına sahiptir. Yapının iç mekanında, çapraz eksenli olarak birbirini kesen iki hol bulunmaktadır. İki holün her köşesinde yer alan odalar simetrik olarak yerleştirilmiştir. Ana giriş kapısı batıda yer almaktadır. Bu kapının önüne dört, yanlarına ikişer sütun yapılarak dikdörtgen seklinde bir ön bölüm oluşturulmuştur. Bu sütunların arası basık kemerlerle geçilmiştir. Girişin önüne gelen kemer açıklığı yanlarda yer alan iki sütun üzerine oturmuş kemerlerden daha büyüktür. Kemerlerin hepsinde belirgin kilit taşları bulunmaktadır. Bu kısım alt katta boş iken üst katta çıkıntı şeklinde bir pencere eni kadar düzenlenmiştir. Buranın en üstü üçgen bir alınlık seklinde bitirilmiş ve üçgenin üç köşesi belirgin bir şekilde kontürlenmistir. Girişin sağ ve sol kanadında cephe düzenlemesi simetrik olarak yapılmıştır. Cephelerde kemerler, sütunlar ve yapının köseleri siyah bazalt taş ile kaplanmıştır. Pencereler ise yuvarlak basık kemerlidir ve siyah taşların bir uzun bir kısa yerleştirilmesi suretiyle dişli bir görünüm halini almıştır. Cephelerde iki renkli taş kullanılması ve girişin önünde yer alan revaklı bölümler yapıya abidevi bir görünüm katmıştır. Yapılacak olan restorasyon sonrasında yapı Müze Eğitim Birimi olarak işlevlendirilecektir.

Jandarma Binası : Bina 1887-1891 tarihleri arasında dönemin Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa zamanında yaptırılmıştır. Yapının doğuya bakan giriş kapısı üzerinde inşa kitabesi yer almakta, fakat kitabe kısmı tahrip olmuş vaziyettedir. Yapının bir ucu İçkale surlarının sol yanında; diğer ucu ise Adliye Binası’nın bitimine kadar uzanmaktadır. Eğimli bir araziye kurulan bina; kuzey- güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir plana sahiptir. İki katlı olarak düzenlenen yapının birinci katı enine üç bölümden oluşur. Üst katta aynı plan şemasına sahiptir, Süsleme açısından oldukça sade tutulmuş ve cephede yer alan pencere dizileri yapıya hareketlilik vermiştir. Yapı uzun yıllar Jandarma İstihbarat binası olarak kullanıldıktan sonra yapılacak olan restorasyon sonrasında “Geçici Sergi Salonu ve Personelin Çalışma Birimleri” olarak işlevlendirilecektir.


Hazreti Süleyman Camii ve 27 Şehit Sahabe Türbesi : Minaresindeki kitabelerden anlaşıldığı üzere Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılmıştır. İç Kalede Oğrun Kapının güneyindeki burcun kenarında yer alan caminin en önemli özelliği Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethinin buradan başlamasıdır. Caminin bitişiğinde Osmanlılar döneminde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın Araplar tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin burada yattığı Meşhed bulunmaktadır. Sahabelerin burada olması burayı bir ziyaretgâh haline getirmiştir. Yapı günümüzde de geçmişten gelen önemini korumakta ve hala ziyaret yeri olma özelliğini devam ettirmektedir. Bu özelliğiyle yapıya sürekli onarım ve eklemeler yapılmıştır. Cami 1631-1633 yılları arasında Vali Silahtar Murtaza Paşa tarafından yanındaki meşhedle birlikte esaslı bir onarım görmüştür. Eğimli arazi üzerine kurulan cami, farklı dönemlere ait yapılarla bir topluluk haline gelmiştir. Batısında bir Sahabeler Türbesi, namazgâh ve bir çeşme bulunmaktadır. Kuzeyinde de bir türbe ve bir çeşmeye yer verilmiştir. Yapının mimarı belli değildir. Cami kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen bir alanı kaplamaktadır. Kuzeyinde bulunan son cemaat yerinden harime geçiş sağlanmaktadır. Neredeyse tamamıtaştan yapılmış olan yapıda ilgi çekici süsleme özelliklerine rastlanmamaktadır.Caminin iç kısmında mihrap nişi ve tavandaki kalem işi süslemelerle sınırlı kalanyapıda süsleme unsurları cephede kitabeolarak karşımıza çıkmaktadır. Camininkuzey doğusunda kare gövdeli bir minare yer almaktadır. Minarenin gövdesi silmeliyazı kuşaklarıyla beş bölüme ayrılmıştır.Kalker üzerine sülüs yazı kullanılan kitabelerdeharflerin araları Rumi ve palmetlerinişlendiği kıvrık dallarla hareketlendirilmiştir. Kitabeler yarım oluk ve düz birsilme ile üç yönden çevrilmiştir. Minarenin doğusunda yer alan kitabe güneyindekikitabeye göre daha sağlam durumdadır.


ve yer alan diğer yerleşimleri Diyarbakır Kültür ve Turizm Bakanlığı >>> Sitesinden <<< edinebiliriz.