Kimsenin tanımadığı insanı savunması, ona kefil olmasına gerek yok. Ama ortada hiçbir hukuk ilkesi ile bağdaşmayan süreç var. Bu insanlar hiçbir geçerli soruşturma, delil, iddia-savunma mekanizmaları işletilmeden mahkum edildiler. Mahkum edilme derken işten çıkarılma, fişlenme gibi uygulamaları kastediyorum.

Adil yargılanma hakkı her vatandaşın anayasal hakkıdır. OHAL KHK'si ile hiç kimsenin hayatının genelini kapsayan kararlar alınmaz. OHAL, 4 aylık süreyi kapsar ve alınan kararlar bu süreyle sınırlı olmalıdır.

KHK ile, amirler veya oluşturulan geçici kurullar eli ile yani onların takdiri ile insanların hayatlarını çalamazsınız. Üstelik bu haksız, hukuksuz, vicdansız uygulamaları yapanların hiçbir sorumluluğunun olmaması, kararlara itirazlarda ve açılan karşı davalarda yürütmenin durdurulamaması gibi bir uygulama dünyanın hiçbir hukuk devletinde kabul edilemez.

Bu haksız hukuksuz uygulamadan mağdur olanların Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaları gerekiyor. Bu arada muhalefetin de bu KHK'nin iptali için AYM'ye dava açması gerekiyor. Bu yollarla iç hukuk tüketilip sonuç alınamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, muhakkak her bireyin adil yargılanma hakkını ihlal ettiği için binlerce kez Türkiye'yi mahkum edecek ve herkesin maddi, manevi tazminat hakları da kazanma gibi sonuçlarıyla devleti maddi ve manevi olarak ağır bir yükümlülük altına sokacaktır.