Kimse kusura bakmasın ama komediden ötede birşey değil.
Doların yükselişini iç piyasada yapılan yatırım olarak gören kıt bir zihniyet, ithalatın tümünün dolar üzerinden olduğunu, tüm dış borsa yatırımlarının dolarla yapıldığını, şu an kullanılan tüm enerji kaynaklarının dolarla kullanıldığını, hatta son yapılan köprü geçiş ücretlerinin asgari ödemelerinin dolar üzerinden hesaplandığını bilmiyor malesef.
Dolar veya döviz dediğimiz konu, biz ÜRETMEDİKÇE yükselir. Bu sizin bizim cebimizdeki miktarla rahatça görülür.
Buna göre: Türkiye'nin yüzde 18'i açlık veya yoksulluk sınırında mı? Bunun dışında kalan %67'lik bölüm orta halli sınıfta mı? Tamam bunlar TÜİK'in son 35 yıllık ortalama verileri.
Buna göre Türkiye nüfusunun tamamından 10 dolar çıkardığımızı, bunun karşılığında 700 milyon dolar çıktığını varsayalım. Hadi ben de bunu abartarak 3 milyar dolar olarak adlandırayım.
Türkiye'nin 1 yılda verdiği cari açık, yani gelir gider dengesizliğinin miktarı zaten 1.5 milyar doların üstünde.
Yani demek oluyor ki biz; uzuuuun yıllarda biriktirdiğimiz dolar tasarrufu sonucu ancak 2 yıllık cari açığımızı kapatabiliyoruz.
YAPMAYIN, YAPMAYALIM KOMİK OLUYORUZ.
Burada herkes emek olmadan, sıralama olmaz diyor. Sonra geliyoruz üretmeden sadece para satalım, kendi paramızı alalım deyip EMEKSİZ YEMEK istiyor gibi birşey.
Ayrıca itiraz edecekler çıkabilir, TL yatırımınızı götürdüğünüz bankalar da bu parayı dolar olarak işliyorlar. Devlet teşviki ile ayakta kalıyorlar, sonra yine bu doları yüksek kredi ile ithalatçı firmalara fahiş faizlerle satıyorlar. Yani birşey değişmiyor, ÜRETİM MİLLİLEŞMEDİKÇE Tüketim UZAYA ÇIKSA da birşey değişmez.
EK OLARAK: BEN her türlü milli ekonomiden yanayım. Ama bu yaptığımız malesef milli ekonomi kavramının içi boş bir versiyonu, malesef.
Doların yükselişini iç piyasada yapılan yatırım olarak gören kıt bir zihniyet, ithalatın tümünün dolar üzerinden olduğunu, tüm dış borsa yatırımlarının dolarla yapıldığını, şu an kullanılan tüm enerji kaynaklarının dolarla kullanıldığını, hatta son yapılan köprü geçiş ücretlerinin asgari ödemelerinin dolar üzerinden hesaplandığını bilmiyor malesef.
Dolar veya döviz dediğimiz konu, biz ÜRETMEDİKÇE yükselir. Bu sizin bizim cebimizdeki miktarla rahatça görülür.
Buna göre: Türkiye'nin yüzde 18'i açlık veya yoksulluk sınırında mı? Bunun dışında kalan %67'lik bölüm orta halli sınıfta mı? Tamam bunlar TÜİK'in son 35 yıllık ortalama verileri.
Buna göre Türkiye nüfusunun tamamından 10 dolar çıkardığımızı, bunun karşılığında 700 milyon dolar çıktığını varsayalım. Hadi ben de bunu abartarak 3 milyar dolar olarak adlandırayım.
Türkiye'nin 1 yılda verdiği cari açık, yani gelir gider dengesizliğinin miktarı zaten 1.5 milyar doların üstünde.
Yani demek oluyor ki biz; uzuuuun yıllarda biriktirdiğimiz dolar tasarrufu sonucu ancak 2 yıllık cari açığımızı kapatabiliyoruz.
YAPMAYIN, YAPMAYALIM KOMİK OLUYORUZ.
Burada herkes emek olmadan, sıralama olmaz diyor. Sonra geliyoruz üretmeden sadece para satalım, kendi paramızı alalım deyip EMEKSİZ YEMEK istiyor gibi birşey.
Ayrıca itiraz edecekler çıkabilir, TL yatırımınızı götürdüğünüz bankalar da bu parayı dolar olarak işliyorlar. Devlet teşviki ile ayakta kalıyorlar, sonra yine bu doları yüksek kredi ile ithalatçı firmalara fahiş faizlerle satıyorlar. Yani birşey değişmiyor, ÜRETİM MİLLİLEŞMEDİKÇE Tüketim UZAYA ÇIKSA da birşey değişmez.
EK OLARAK: BEN her türlü milli ekonomiden yanayım. Ama bu yaptığımız malesef milli ekonomi kavramının içi boş bir versiyonu, malesef.
Çok iyimser Bi yaklaşım Sergilemişsiniz.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21807 ( Devletin resmi Kurumudur. Bilmeyenler olabilir )
Linki açıp Bakarsanız, ithalat-ihracat ikilisinin arasında ki Farkı görürsünüz.
2015 yılı Ocak-Ekim Ayları :
ihracat = 120 Milyar Dolar.
İthalat = 173 Milyar Dolar.
Verilen Açık : 53 Milyar Dolar.
2016 Yılı Ocak-Ekim Ayları :
ihracat : 117 milyar Dolar.
ithalat : 163 Milyar Dolar:
Verilen Açık : 46 Milyar dolar.
Sanırım daha başka birşey söylemeye gerek yok. Cepten yemeye Devam.