Amasya 15. piyade eğitim tugayında kısa dönem çavuş olarak yaptım. Aynı tugaydaki acemi birliğimde yazıcı olan rahat eder tarzı hikaye anlatan çoktu. Ama aramızdan yazıcı olan arkadaşın komutanlardan fırça yemediği gün yoktu. Üstelik neredeyse tamamında haksız yere fırçalar yedi. Yazıcı olmak sanıldığı gibi kebab askerlik falan değil bilginiz olsun. Sabahlara kadar sunum hazırladığı üstüne gün içinde nöbete gittiğini çok gördük yazıcımızın. Aynı şekilde bölük komutanının habercisi bilmem ne alay içtimasına hazırlık sırasında tüm alayın önünde tekme tokat dayak yemişliği vardır.

Askerde ayak tırnağımı çektirmiştim ve terlik istirahati almama rağmen ayağımda terlikle tozlu veya çamurlu yollarda kilometrelerce takımımdaki askerleri atış eğitimine götürdüğüm olmuştur. O ayakla gece 2-4 nöbetine gitmişliğim hatta nöbetin takılmasıyla 5-6 saat nöbet tutmuşluğum vardır. Askerlik 35 yıllık hayatımın en anlamsız 160 gününü yaşattı bana ve hala çekilen tırnağım iyileşmedi.

Komanda bir üsteğmen komutanımız vardı. Çarşıya çıkarken izin kağıtlarımızı imzaladı ve bize dediki; size 100m avans vereceğim. Tugay çıkış kapısına kadar koşacaksınız. Ben sizden önce varırsam izinler iptal. Mesafe yaklaşık 3km. Hayatımda o kadar hızlı koştuğumu hatırlamıyorum herhalde. :D Ulan hiç sevmem askerlik hatırası dinlemeyi. Ama anlatmak istesem günlerce konuşurum o 160 günü. :D

İşin özü, olay komutanlarınızda biter. Komutan askerliği cennet de yapar cehennem de.