(Not: Yazar bu yazıyı yazarken, yaşadığı çevreyi göz önünde bulundurmuştur. Ayrıca başka yazarlardan da faydalanmıştır..)
Vizyon nedir? Misyon nedir?
Vizyoner kimdir? Misyoner kimdir?
"Vizyon, varmak istediğimiz noktayı gösterirken, misyon bugün o yolda neleri, nasıl yaptığımızı anlatır. Örnekler isek, Hazreti Peygamber Vizyoner Sahabe Misyonerdir."
Peki ya günümüzde?
Facebook'ta gezinirken gördüğüm manzara şu şekilde oluyor;
Bir tarafta yeni başladığı inşaatın resmini paylaşan kat karşılığı çalışan büyük müteahhitler diğer tarafta özvatanının hasretiyle tutuşurken, Afrika'da yaşayan yerlilere Islam'ı Türkiye'yi anlatan gönül insanları.
Bir tarafta gönül verdiğim parti başarılı olsun diyerek çalınmadık kapı bırakmayan mahalle teşkilatları diğer tarafta lafla peynir gemisi yürütmek isteyen milletvekilleri.
Bir tarafta kazandığı üç kuruş ile kahvelerde saatlerce batak-okey oynayan asgari ücretliler bir tarafta ne bilmediğini öğrenmek uğruna ucuz kitap alabilmek için fuar fuar gezip indirim arayan öğrenciler.
Örnekler elbette çoğaltılabilir. Ben çoğaltmamayı tercih ediyorum. Bunu tercih ediyorum çünkü bu örnekler beni kahrediyor. Neyse konumuza dönelim.
Hayatımız sürekli bir kararlar döngüsüyle ilerliyor. Bu döngüyü iyi bir vizyon ile kırmam mümkün. Tıpkı Elon Musk gibi. Elon Musk batan bir gemi olarak gördüğü bu dünyayı daha iyi bir hale getirmek için kapital düzenin tam tersine kürek çekiyor. Vizyonu belli korkunç bir sonda insanlığa bir sığınak sunabilmek. Space X, Tesla Motors bunun için kurduğu firmalar.
Ülkemizde ya da yaşadığımız şehirde hatta etrafınızda bu tarzda vizyon sahibi vizyoner kişiler var mı? En azından oluşan çevrenin üstünde düşünebilen?
Hayatımızda vizyon, etrafımızda ise vizyoner eksikliği çekiyoruz. Sahip olduğumuz parayı veya gücü basit uğraşlara harcıyor çerçevenin tamamını göremiyoruz. Ideallerimizi sınırlayan sıradanlaştıran duraklarda oyalanıyoruz.
Arsa üzerine 5 katlı bina dikmeyi kârlı görürken, milyarlarca lira kazandırabilecek yazılım sektöründen haberimiz dahi olmuyor. Bulunduğumuz coğrafyanın gereği olarak çocuğumuza Ingilizce Arapça öğretmemiz şartken biz onların Türkçeyi dahi düzgün kullanmayıp argolaştırmasına ses çıkarmıyoruz. Müteahhitlerimiz daireler satıp milyar milyar kazanırken bir okulun yapımını bitirecek parayı dahi toplayamıyoruz.
Jet SIVA makinesini tasatlayıp satışa sunan Mustafa Eravcı'nın dünyanın dört bir köşesine satış yapıp Çorlu'ya bir tek ürün dahi satamaması bizim toplumumuzun vizyonsuzluğu değilde nedir?
(Müteahhitlere çok yüklendin diyebilirsiniz. Doğrudur onlara çok yükleniyorum. Çünkü ben parayı betondan kazanıp tekrar betona yatırmayı sevmiyorum. Burada bir vizyon görmüyorum.)
Uzun lafın kısası dostlarım, kazandığımız 5-10 trilyon parayı büyük görüyor onu kaybetmekten korluyoruz. Bu korkumuz da bizi zamanın ruhunu anlamaktan alıkoyuyor..