Blog açmak ve yazmaya başlamak çok kolay. Fakat bazı bloglar konuşma dilini yazı dili olarak kullanıyorlar. Yani nasıl konuşuyorlarsa o şekilde yazıyorlar. Böyle yapılması doğru mu?. Ben doğru olmadığını düşünüyorum. Nedenlerini size açıklayayım.

Öncelikle yazı dili ile konuşma dili birbirinden farklıdır. Eğer konuşma dili ile yazacak olursak, yazım kılavuzu denen şeye ihtiyacımız olmazdı. Bu arada hemen yeri gelmişken belirteyim. Burada arkadaşlarınızla internet üzerinden yaptığınız yazışmalarınızdan bahsetmiyorum. Yazılarını, herkesin okuması için blogunda yayımlayan kişilerden bahsediyorum.

Blog yazarının okuyucu kitlesine önem vermesi gerekir. Günümüzde internet kullanım oranı artarken, internet kullanmaya başlama yaşı da bir o kadar düşüyor. Şöyle düşünün. Siz sürekli lan, aq gibi veya buna benzer daha ağır kelimeler kullanarak yazdığınız yazıları küçük çocukların okuduğunu düşünün. Ondan sonra ailelerin söylediği şey şu olur. “Bu çocuklar nereden öğreniyor bu kelimeleri?”. Yaşı küçük olan kardeşlerimizin de yazdığımız yazıları okuyacağını düşünerek biraz daha dikkat etmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Ayrıca yazım hatası yapan bir sürü kişi var. Ben de olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ne yazık ki hala “orijinal” kelimesini “orjinal” yazan bir sürü kişi var. Siz, bu ve buna benzer kelimeleri yanlış yazdığınızda, yazınızı okuyan kişiler, ister istemez sizin yazdığınız gibi yazmaya başlayacak. İnternet dediğimiz şey de bu yanlışların artmasına vesile oluyor.



Size kendi yaşadığım bir olayı anlatayım. İlkokul arkadaşlarımdan birisi, bana bir mail atmıştı. Attığı mailde, yazıların hepsi küçük harfli ve hiçbir noktalama işareti kullanılmamıştı. Yazıyı anlamaya çalışmak için ortalama 10-15 dakikamı harcadım. Sonra da okumaktan vazgeçmiştim. Kendisine, başkalarına yazarken yazılarında noktalama işaretlerini kullanmasını nasihat ettim. Aslında tavsiye etmek istemiştim ama birden yanlışlıkla nasihat şeklinde yazmıştım. Hemen karşımdan aldığım yanıt şuydu. “Senden nasihat alacak değilim. Bana nasihat vermeye kalkma lütfen.” demişti. Bir de dediği şey şuydu. Noktalama işareti kullanmak huyu değilmiş. Noktalama işaretini kullanmayan bir başka arkadaşım daha vardı. O da benim huyum değil demişti.

Bize daha ilkokulda öğretilmeye başlanan Türkçe gibi güzel bir dili, kendi kafamıza göre kullanmak doğru değil. Bizim yazı yazma amacımız kendimizi en iyi şekilde ifade etmek değil mi?. Karşımızdaki kişi ne demek istediğimizi anlasın diye noktalama işaretlerini kullanmıyor muyuz?. Türkçe öyle bir dil ki, virgülün yerini değiştirdiğinizde bütün cümlenin anlamı değişiyor.

Blog açtım, dilediğim gibi yazarım diyebilirsiniz. Bu sizin hakkınız. Kendinizi ifade ederken yaşı küçük olan kişilerin de sitenizi ziyaret edeceğini unutmayın. Siz kendinizi dilediğiniz gibi ifade ederken, başkalarına da kötü örnek olmayın. Türkiye’de yaşıyoruz. Türkçe okuyoruz. Türkçe yazıyoruz. Herkesin evinde genelde İngilizce Dil Bilgisi kitabı vardır. Peki neden kitaplığınızda Türk Dil Kurumu’nun Yazım Kılavuzu yok?. 8-10 TL vererek bir tane edinirseniz ve içerisini okursanız, bazı kelimeleri görünce “Bu kelime böyle mi yazılıyormuş” diyeceğinizden eminim.

Bu uzun yazıyı okuma sabrını gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

Siz blogunuzda, kendinizi ifade ederken yazı dilinize ve yazım kurallarına dikkat ediyor musunuz?

Kaynak: Polat Büyükarslan